Dünyanın gidişatı: Çok kutuplu mu, çok kutuplaşmış mı?
Münih Güvenlik Konferansı’nın yıllık raporunda, dünyanın giderek daha karmaşık ve bölünmüş bir düzene doğru ilerlediği vurgulandı. Uzmanlar, bu yeni dönemi tanımlamak için “çok kutuplaşmış dünya” terimini kullanıyor. Kommersant gazetesinin haberleştirdiği rapora göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın politikaları, Washington’un küresel liderlik rolünü kademeli olarak terk etmesine yol açarken, dünya genelinde güç dengelerinin yeniden şekillendiği belirtiliyor. Rusya’nın yeni dünya düzenindeki yeri ise büyük ölçüde Ukrayna’daki çatışmaların nasıl sonuçlanacağına bağlı olacak.
Geleneksel olarak ABD’nin küresel düzenin garantörü olduğu görüşü, Trump yönetimiyle birlikte değişime uğradı. Raporda, Trump’ın mevcut uluslararası sistemi “kötü bir anlaşma” olarak gördüğü ve ABD’nin diğer ülkeleri zenginleştirirken kendi ekonomik gücünü kaybettiğini düşündüğü vurgulanıyor. Bunun sonucunda, Washington’un dış politikasında daha seçici davranarak, özellikle Çin ile olan rekabete odaklanacağı belirtiliyor.
ABD’nin Çin’e karşı ekonomik savaşını sürdürmesi, küresel ekonomide derin ayrışmalara yol açabilir. Rapora göre, Washington’un Avrupa müttefikleriyle koordinasyonu zayıflayabilir ve ABD, Avrupa’nın güvenliğini sağlama görevini müttefiklerine devredebilir. Bu durumun, Avrupa’nın savunma kabiliyetlerinin yetersizliği nedeniyle bir “güvenlik boşluğu” yaratabileceği belirtilirken, bu senaryonun Ukrayna için felaketle sonuçlanabileceği uyarısı yapılıyor.
Raporda, Çin’in ABD’ye küresel liderlik konusunda en büyük rakip olarak öne çıktığı vurgulandı. Çin’in “çok kutuplu bir dünya” söylemini yaygınlaştırarak, kendi çıkarlarını uluslararası sisteme entegre etmeye çalıştığı ifade ediliyor. Ancak uzmanlar, Pekin’in politikalarının, müttefiklerine değil, yalnızca kendi güçlenmesine hizmet ettiği görüşünde.
Rusya’nın da çok kutupluluk vizyonuna sahip olduğu ancak bu vizyonun Batı’nın anladığı şekilde değil, “medeni devletler” kavramı üzerinden şekillendiği de ifade edildi. Moskova’nın, Ukrayna ve diğer eski Sovyet ülkelerini kendi nüfuz alanında gördüğü ve bunun daha çok (Napolyon sonrası döneme atıfla) “yeni emperyalist Avrupa Ahengi” modeline benzediği belirtiliyor. Raporda, Rusya’nın Ukrayna’daki askeri başarısının ve ekonomik direncinin küresel imajını güçlendirdiği, ancak kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle uzun vadede zorlanabileceği görüşüne yer verildi.
Son olarak, Rusya’nın Ukrayna'daki çatışmayı kendi lehine bitirme ihtimali değerlendiriliyor. Raporda, Batı’nın çatışmayı sona erdirmeye yönelik baskısı nedeniyle Moskova’nın elinde avantaj olduğu, ancak ABD’nin beklenenden daha sert bir tutum alması durumunda Rusya’nın geleceğinin daha belirsiz hale gelebileceği ifade edildi. Gelecekteki uluslararası düzenin nasıl şekilleneceği, büyük ölçüde bu güç dengelerinin nasıl evrileceğine bağlı olacak.
13.2.2025
![Türkiye-Rusya haber sitesi](Source/Resim/638265753373885133.gif)
Реклама