Yeni büyükelçi, yeni dönem: Hüseyin Diriöz'ü deneyimli diplomasi muhabirleri anlattı
Ankara'dan, Anadolu Ajansı'nın eski Moskova temsilcisi, diplomasi muhabiri arkadaşımız Remzi Öner Özkan'ın, TürkRus.Com için ÖZEL HABERİ: Türkiye'nin yeni Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz. Kıdemli, deneyimli bir diplomat. Dışişleri'nin ağır toplarından. Diriöz, Türk-Rus ilişkilerinin yeniden toparlanabilmesi açısından bir fark yaratacak mı? Veya Moskova'ya fark yaratacağı bilindiği için, bilerek mi gönderildi? Diriöz'ün atanması, Ankara'nın ilişkileri onarma yönündeki çabasının bir işareti mi?
Bunu Ankara'daki deneyimli diplomasi muhabirlerine sorduk. Hemen hemen hepsi, Büyükelçi Diriöz'ü özellikle, Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü yaptığı dönemden iyi tanıyor. Ankaralı gazeteciler kendisini o dönemde iletişime oldukça açık, sıcakkanlı, donanımlı bir diplomat olarak tanımıştı.
Diplomatların tarihsel olayların akışına etkisi olabiliyor. Bunun çok fazla örneği var. Tarihteki önemli örneklerinden biri de şu:
İkinci Dünya Savaşının başlangıcında, 1939'da dünya kamuoyu, Stalin'in Batı ile Hitler karşıtı bir koalisyona girmesini bekliyordu. Oysa Stalin sürpriz bir biçimde, Hitler ile anlaştı. Ruslar bunun nedenini şöyle açıklamıştı:
Moskova, İngiltere ile bir anlaşma zemini oluşturmak için çok çaba gösterdi. Ama Londra hep oyaladı. İngilizler, görüşmeler için Moskova'ya bir heyet göndereceklerini söylediler fakat bu heyet, gereksiz biçimde, çok uzun yolları kullanarak, haftalar süren, uzun yolculuklar sonucunda Moskova'ya ulaştı. Gelenler de üçüncü dereceli (hatta bazı Rus tarihçilerin deyimiyle "üçüncü sınıf"), deneyimsiz diplomatlardı. Bundan, Batı'nın SSCB ile anlaşma çabası içinde olmadığı, oyalama peşinde olduğu, Hitler'in SSCB'ye saldırması için Moskova'ya zaman kaybettirmek istediği sonucuna varıldı. Sovyetler, gelen heyete bakarak karşı tarafın niyetini okudu. Hitler'in kendisine eninde sonunda saldıracağını bilen Moskova, bu saldırıyı birkaç yıl ertelemek, sanayisini, nüfusunu, ordusunu savaşa hazır hale getirmek için Hitler ile anlaştı.
Tarihin akışını değiştiren bu gelişmelerde, diplomatların rolüne ilişkin küçük bir örnek. Elbette bu örnekte anlatılan olayların, Moskova ve Batı açısından farklı yorumları mevcut.
Moskova'dan ayrılacak olan, bir başka "ağır top" Büyükelçi Ümit Yardım'ın, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı için ismi geçiyor.
MOSKOVA'YA YENİ BÜYÜKELÇİ HÜSEYİN DİRÖZ
Yeni büyükelçi ile neler değişecek? İlerleme sağlanabilecek mi? Gazetecilerin değerlendirmeleri şöyle:
Yusuf Kanlı (Turkish Daily News gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı. Halen Hürriyet Daily News gazetesi köşe yazarı)
Ankara'da yabancı diplomatik çevreler arasında iyi tanınan ve izlenen bir gazeteci. Sedat Ergin'e Deutche Welle'nin 13 haziranda vereceği Medya Özgürlüğü Ödülü için bulunduğu Almanya'dan, bizi kırmayarak katkı verdi:
"Hüseyin Diriöz’ü en kısa şekilde ifade etmek için herhalde, en zor zamanlarda bile soğuk kanlılığını kaybetmeyen, her şart altında nezaketini ve beyefendiliğini koruyan kaliteli bir diplomat, kendini ailesine adamış bir aile babası demek gerekir.
Diriöz ile yollarımız 2000-2004 yılları arasında Enformasyon Daire Başkanı ve Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü olduğu dönemde kesişti. Türkiye’nin korkunç bir depremden çıktığı, daha da korkunç bir siyasi depreme doğru ilerlediği 2000-2002 yıllarında, gerçekten ciddi sıkıntıların olduğu bir dönemde, cerrah titizliği ile görev yaptı Diriöz.
Diplomasi muhabirleri için hayati değeri olan arka plan bilgilendirme toplantılarını, siyasi iklimdeki gelişmelere aldırmaksızın sürdürdü. Tabii ki o dönemde görev yapan ve vizyonunu herkesin takdirle yad ettiği rahmetli İsmail Cem ve sonra da 2002-2004 döneminde Yaşar Yakış ve Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanlığı dönemlerinde muhteşem bir performans gösterdi ve Ürdün büyükelçisi olarak atanmasıyla, Enformasyon Dairesi ve bakanlık sözcülüğüne veda etti.
Daha sonra 2008’de Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Genel Müdürlüğü, 2009-2010 yıllarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dışişleri başdanışmanı, ardından NATO Genel Sekreter Yardımcılığı ve Brezilya büyükelçiliği görevlerini yaptıktan sonra, şimdi de Moskova Büyükelçiliği gibi, Türk diplomasisi için en önemli görevlerden birisine getirildi.
Diriöz'ün Türk-Rus ilişkilerinin onarılmasına kesinlikle çok iyi bir katkı vereceğini düşünüyorum."
Deniz Zeyrek (Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi. Diplomasi muhabiri kökenli. Diriöz'ü de çok yakından tanıyan bir isim)
"Diriöz'ün herşeyden önce bir NATO Genel Sekreter Yardımcılığı geçmişi var. Moskova'ya daha kıdemli birinin gönderilmesi başlı başına bir mesaj. Diğer taraftan Diriöz'ün en önemli özelliği ikili ilişkiler kurabilmesi... NATO deneyimi sayesinde Rusya'yı da iyi bilen bir isim. Bir başka önemli boyutu da kan değişimi.. Büyükelçi değiştirmek siyaseti değiştirmek için de önemli bir mesajdır..
Yeni dönemde Ankara, Rusya ile normalleşmeyi zorlayacak gibi görünüyor."
Nihat Dağdelen (Ankara'nın deneyimli diplomasi muhabirlerinden. AA Moskova eski temsilcisi. Diriöz'ü yakından tanıyan bir gazeteci)
"Eğer konu iki ülke ilişkilerinin düzeltilmesi ise, bunu yapacak sadece iki kişi var: Putin ve Erdoğan. Nasıl bu iki lider, 2004 yılından itibaren şahsi çabalarıyla ilişkileri çok üst düzeylere taşıdılarsa, 2004 öncesine göre fark yarattılarsa, uçak olayı sonrası kopuşun onarılması da öncelikle bu iki lidere bağlı. Rusya, Türkiye'den öncelikle özür ve zararın tazmini adımlarının atılmasını beklediği için bu konuda ketum davranıyor. Adım atmıyor. Büyükelçi Ümit Yardım, Moskova'dan başarısız diye alınmadı. İsmi Dışişleri Müsteşarlığı için geçiyor, ki Moskova'daki görev süresi de dolmuştu. Diplomatların, bu tür bir yoğun krizde, çok belirleyici olacaklarını düşünmüyorum. Ama liderler bir yol açarlarsa, Hüseyin Diriöz, girilecek bir müzakere sürecini en iyi şekilde geliştirecek, çok deneyimli bir isim. Evet bir fark yaratır, ama liderler yolu açarsa. Dışişleri'nde, bu öneme sahip olası müzakereleri yürütebilecek, kalan birkaç isimden, ağır toplardan biri."
Burak Coşkun (Anadolu Ajansı eski diplomasi muhabirlerinden. Uluslararası medyada muhabir)
"Hüseyin Diriöz özellikle getirilmiş gibi. Artık Dışişleri Bakanlığı'nda, içeridekilerin de görüşlerinin tekrar dikkate alınmaya başlandığının işareti. Silkinme var. Bu sadece Dışişleri'nde değil, Başbakanlıkta, başka bürokratik kadrolarda da gözleniyor. Nitelikli devlet adamları dışlanarak işlerin yürümediği artık anlaşılıyor. Belki bakan Mevlüt Çavuşoğlu bile, 'bu iş böyle yürümüyor' demiştir. Liyakatlık dönemi geri geliyor. Liyakat, eskisi gibi değer kazanıyor."
13.6.2016
Реклама