Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAZARLAR

İki kıyı, bir deniz, iki "emekçi" aydın...

SUAT TAŞPINAR yazıyor: Geçen yılın son günlerinde Türkiye'de sessiz sedasız bir kitap çıktı. Kitap demek hafif kalır; "Türkiye-Rusya ilişkileri açısından hazine değerinde bir eser" dersek belki hakkını verebiliriz. Şahsen tanıma şansı bulduğum iki aydının, iki değerli kalemin, Orhun Şemin ve Perihan Yücel'in elinden çıkma, hep başucumda tutacağım muazzam bir eser: "İki Kıyı Bir Deniz - Türk-Rus ortak tarihinden kesitler".

Satışa çıkmadığı için sadece özel dağıtımı yapılan kitaptan ben de bir şekilde edinmeyi başardım! Ve genellikle, başarılı insanların maalesef "öldükten sonra" haklarının teslim edildiği Türkiye'ye; övgünün insana sağlığında "gür sesle" söylenmesi kültürüyle yoğrulmuş Rusya'dan birkaç kelam etme cesaretini kendimde buldum...

 Bir bankanın başarısının kasasındaki mevduatlar, bilançosundaki karlardan ibaret olmadığını en iyi bilen; "bankacı" olduğu kadar "aydın" kimliği ile de saygıyı hak eden Denizbank'ın kaptanı Hakan Ateş, DenizKültür'ü kurduğundan beri üstüne titriyor. "İki Kıyı Bir Deniz" ile, DenizKültür 30'uncu yayınını çıkarmış oldu. Hepsi birbirinden değerli, emeği geçenleri "ölümsüz" kılan eserler bunlar. Özellikle DenizKültür'ün başındaki isme, "emektar annesi" Perihan Yücel'e ve ekibine, bu eserleri hayata geçirdikleri için binlerce teşekkürler...

Biz Rusya-Türkiye ilişkileri ile yatıp kalkanlar için değeri daha da büyük olan kitabın tanıtım yazısında deniyor ki:

"Karadeniz havzasının kıyısında yer alan, hem Asyalı hem Avrupalı iki coğrafya, Türkiye ile Rusya… Dünya sahnesinin en önemli ve güçlü figürleri arasında yer alan bu iki ülke, yüzyıllar içinde aynı toprakları paylaşmanın beraberinde getirdiği köklü kültürel, ekonomik ve sosyal paylaşımlar ile perçinledi ilişkilerini. Asırlar boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış Avrasya’da, 500 yıllık bir geçmişi, kader ortaklığını yaşadı.  (...)

Kökleri ortak geçmişlerinde yatan benzer bir yazgıyı; kimi zaman savaşlar, kimi zaman ise barış, ittifak, yardım ve dostluklar ile ilmek ilmek dokudu Rusya ile Türkiye. 12 büyük savaşı, olanca yoğunluğuyla yaşadı ancak koşullar gerektirdiğinde, “komşu komşunun külüne muhtaçtır” atasözümüze ilham verircesine, eşsiz bir dayanışma sergilemeyi de bildi; tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi.

İki Kıyı Bir Deniz kitabı, aynı coğrafyada şekillenmiş hayatlarımıza getirdiği tarihsel bakışla eşsiz bir rehber olmanın yanı sıra; kültür, edebiyat, sanat ve ekonomi gibi alanlarda kaydedilen gelişmeleri tarihin geniş yelpazesinde inceleme fırsatı sunuyor. Bir diğer deyişle, Türk-Rus ilişkilerinin Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine uzanan yolculuğuna eşlik ediyor."

30 x 22 cm ebadında, 276 sayfalık kitabın ilk bölümlerini keyifle okurken, bu muazzam içeriğin olabildiğince fazla insana ulaşmamasının büyük kayıp olacağını düşündüm. Ve değerli yazarlarından, dostluğundan büyük gurur duyduğum sevgili Perihan Yücel'e yazmaktan kendimi alıkoyamadım: 

"Bu muhteşem kitap hard cover olarak -maalesef maliyet ve lojistik unsurları nedeniyle-  istense de yeterince yaygınlaştırılmaz. Ama bence, Türkiye'ye tatile gelen 4 milyon turist dahil, herkes okumalı. Bunun da aslında masrafsız, kolay bir yolu var: Kitabı tabletler için application haline getirip Appstore'a, android mağazalarına ücretsiz  koyabilirsiniz. Böylece  milyonlara ulaşabilir."

Umarım "İki Kıyı Bir Deniz" kitabının büyük emekle hazırlanan ve her sayfasında bilgi, birikim, ışık saçan içeriği, hayatı Türkiye-Rusya hattında geçen herkese bir şekilde ulaşabilir. Ortak tarihimizdeki bu ilginç yaşam öyküleri, tarihi gerçekler, çarpıcı bilgiler daha geniş kitlelerle buluşur.   

DenizKültür'ün Türk-Rus ortak paydasında yeni eserler için hummalı çalışma içinde olduğunu biliyorum. Eminim, yeni projeler de en az bu son kitap kadar, önemli bir boşluğu dolduracak; hayatımıza zenginlik katacak.

Kitabın yazarları, emekçi aydınlar Orhun Şemin ve Perihan Yücel'e bir kez daha teşekkürler. Hayatın gittikçe daha fazla "sabun köpüğü"ne dönüştüğü memleket ortamında, hala "derinlik" kaygısıyla inatla üretmeye devam eden aydınların olması, güzel günlerden yana umutlarımızı canlı tutuyor.

Ve de son bir not: Bu eseri Rusça'ya kazandıran, bize rahmetli Vera Feonova'nın emaneti ve hediyesi, sevgili dostum Natalya Kızılkaya'yı da unutmayalım.

Feonova, 90'ların ortasında önce "Kara Kitap"ını çevirerek Orhan Pamuk'u Rusçaya kazandırmış, sonra "Benim Adım Kırmızı" ile Rusya Yazarlar Birliği'nin "Yılın Edebiyat Çevirisi" ödülünü kazanmıştı. O zaman daha upuzun yıllar omuz omuza çalışacağımızı umduğum Vera'ya, "Senden sonra Türkçe'nin bayrağını Rusya'da kim taşıyacak?" diye sormuştum bir gün. O hınzır gülüşüyle "Merak etme" demişti, "öğrencilerden bir kız geliyor ki, vallahi beni de geçecek!" 

O ufak tefek kız, şimdi "gelinimiz" olan Natalya, çoluk çocuğa karıştığı Ege kıyılarında Türkçe'ye Rusça’nın sesini, soluğunu üflemeye devam ediyor. Ve "İki Kıyı Bir Deniz" kitabıyla da kalfalıktan ustalığa geçti bile!

19.5.2014

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Yıl biterken Rusya'daki işlerinizi geçen yıla kıyasla nasıl değerlendiriyorsunuz?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама