Putin'in Türkiye gezisinden çıkan "erken sonuç": Bizim sırtımız yere gelmez!
SUAT TAŞPINAR yazıyor: Siz kayıkçı kavgalarını, kifayetsiz muhterislerin felaket tellallığını bir yana bırakın, pür dikkat beni dinleyin: Çok değil, belki çeyrek asır sonra sonra, Rusya’nın devlet başkanlığı koltuğunda oturacak “gospadin” evde ailesiyle eski albümlere bakarken, “İşte burası Kemer. Şurası da Alanya… Ne muhteşem tatiller geçirmiştik o kıyılarda!.. Ah keşke o günlere geri dönebilseydim…” diye tebessüm edecek…
Aşağı yukarı aynı tarihlerde, Rusya’nın en büyük bankasının CEO’su, diyelim Deniz Batubayoviç Atılgan, babasını Moskova’dan İstanbul’a uğurlarken, “Baba, İsmail dedeme söyle, bu sene Galatasaray hayatta şampiyon olmaz, en büyük Beşiktaş!” diye takılacak… “Bir dahaki gelişinde Leonid dedeme zeytin ve sucuk almayı da unutma!” diye seslenecek…
Aynı günlerde, Bolşoy’un “Kuğu Gölü” balesinde Odette rolünü oynayan Aylin Hayriyevna Coşkun, Kremlin Sarayı’nda düzenlenen törende “Türkiye-Rusya Kültür Elçisi” şiltini alırken ayakta alkışlanacak…
Çok değil 30-40 yıl sonra, başka bir iklimde, boğazına düşkünlüğü ile nam salan Antalya Belediye Başkanı Boris Türkyılmaz “Rusya Yemekleri Haftası”nda, annesi Marina Hanım’ın kendi elleriyle yaptığı havyarlı blinileri fazla kaçırmaktan fenalaşacak ve müshil hapı veren doktora “Şimdi bu hapı aç karnına mı atacağım, yoksa önden iki lokma atıştırabilir miyim?” deyip ortalığı yıkacak…
Daha yakın bir tarihte, çok değil 15 yıl kadar sonra ilk kez, bir Türk-Rus evliliği ürünü olan genç kızımız, diyelim Melisa Onurevna Çalışkan “Miss Russia” seçilip tacını giyecek…
Türkiye’nin turizm bakanı Natalya Korkmaz, annesinin şehri Rostov ile baba memleketi Bingöl’ü kardeş şehir yaptığı için, muhalefetin “görevini kötüye kullandı” eleştirisine hedef olacak! Türk basınında 50 yıldır koltuğundan kalkmayanların, “Benzer durum Avrupa’da, Amerika’da olsa bakan hemen istifa ederdi” yaygarası aynen devam edecek!
Espri bir yana, çok değil yarım asır sonra öylesine “halvet” olacağız ki, Rusların meşhur sözü değişecek, “Rus’u kazısan altından Türk çıkar” denmeye başlayacak…
Velhasılı kelam aziz okurum, Esad’ın savaşına, Patriotlar’ın belasına, Arap baharının domino etkisine, enerjideki hassas dengelere, siyasetçilerin hırsına, masadaki stratejik kartlara, jeopolitik dengelerin değişmesine falan filan… Kimileri “büyük meselelere” kafa yorsun!..
Hatta kimileriniz, kime hizmet ettiğiniz bizce malum olsa da, gizliden gizliye Türk-Rus ilişkilerini dinamitlemeye çalışın… Derinden dalga dalga yükselen dostluğun önünü kesmek isteyenlerin bentlerine taş taşıyın…
Bence son tahlilde yapacağınız her şey, hepsi nafiledir… Olmayacak duaya amin demektir… Kifayetsiz muhterislerin faydasız çırpınışıdır…
Çünkü altyapı, üst yapıyı eninde sonunda yener, dönüştürür…
Buna ne “eşkıya dünyaya hükümdar olmak” isteyenler engel olabilir, ne önündeki ağaca bakarken karşıdaki ormanı ıskalayanlar…
Füzeyle, tehditle, zorla, gündelik küçük hesapla, uçuk-kaçık stratejilerle ve bilumum “iri puntolu” saçmalıklarla kurulan hiçbir bina; sevginin, aşkın, ailenin üstüne kurulandan daha sağlam ve uzun ömürlü olmaz…
Siz “günü” kurtarmaya bakın; biz “geleceği” kurtardık bile…
Ama sevgi sözleri yavan geliyorsa, illa sizin hırçın “söyleminizle” anlatmak lazımsa onu da söyleyelim: Siz belki bu yolda ufak tefek “çatışmalar” kazanabilirsiniz ama “savaşı” asla kazanamazsınız!
Gümbür gümbür gelen Türkiye aşığı Rus çocuklarıyla, evliliklerimizin ürünü Türk-Rus çocuklarımızla, sizin “hasım” yapmak istediğiniz Türkiye ve Rusya’yı “hısım” yaptık bile!
Siz ne kadar çomak sokarsanız sokun; bizim sırtımız Rusya'da artık yere gelmez...
2.12.2012
Реклама