Vize kalktı da ne oldu?
İlk uçak inip de ilk yolcu elini kolunu sallayarak Rus gümrüğünü geçene kadar benim bile "Gözümle görmezsem hayatta inanmam; her an bir çapaonoğlu çıkabilir bu işten" dediğim "imkansız" şey gerçek oldu.
Ve yıllarca "hayatta olmaz" dediğimiz şeye, insanoğlunun o muazzam "her şeye alışma" refleksi sayesinde "hayatın normali" olarak bakmaya başladık bile...
Evet! Vize kalktı. Sınırlar açıldı. Türk ve Rus turistler, vize belasından azade, rahat rahat girip çıkmaya başladılar, birbirlerinin memleketlerine.
Bugünlerde Rusya ile Avrupa Birliği arasında yılan hikayesine dönen "vizesiz rejim" pazarlıklarını müstehzi bir tebessümle izlerken bunu düşünüyorum.
"Sınır" dediğimiz şeyin aslında bir muhayyileden ibaret olduğunu, sınırları insanların, yönetenlerin "kafalarının" yarattığını anlıyorum.
Daha birkaç yıl öncesine kadar Rusya Türk vatandaşlarının "ulusal güvenlik nedeniyle vize konusunda hassas davranılan ülkeler" listesine yazmışken...
Kafkasya'da sonu gelmeyen çatışmalarda zaman zaman asilerin cephesinde Türk pasaportluların ölü ele geçirildiği haberleri medyaya yansırken...
Sırf bu bile Moskova'nın kimi geleneksel kurumlarında "Türkiye'ye vize kolaylığı olacak iş değil" yorumlarını güçlendirirken...
Siyasi bir irade Demoklesi'in kıcılı gibi düğümü kesip attı ve vizeler kalktı.Peki geçen bunca zamanda pişmanlık yaratacak ne oldu? Koca bir hiç!
Belki "Rusya'nın taşı toprağı altın" sanıp denkleştirdiği üç kuruşla Moskova'ya kapağı atan, kazın ayağının öyle olmadığını anlayıp memlekete dönebilmek için Türk Büyükelçiliği'nin kapısını aşındıran üç-beş safdilin yarattığı sıkıntı vardı; o kadar.
Hal böyle iken, hem Türkiye hem de Rusya için "vize duvarı örmeye" devam eden AB'nin hali tam bir öngörüsüzlük. Daha da ötesi kendi ayağına kurşun sıkmak...
Dünyanın en fazla para harcayan turistleri Rusları bataktaki ekonomilerine merhem olsun diye ülkelerine çekmenin hesabını yapacaklarına, etraflarında duvar örmeye devam eden "o kafa" kendi sonunu hazırlıyor.
"AB'nin bugünkü hali, SSCB'nin son demlerini hatırlatıyor" diyenler haklı galiba. Sadece önüne bakan, karşıdaki duvara tosluyor sonunda. AB, o duvara doğru freni boşalmış bir araba gibi hızla yol alıyor. "Vize duvarını" kaldırararak işe başlamaları gerektiğinin farkında değiller...
25.7.2011
Реклама