Türk okulu mu, "karma" okul mu?
?Türk okulu istiyoruz? diye Facebook?ta 330 öğrencilik ?potansiyel liste? hazırlayan velilerin temsilcileri... İş adamları derneklerinden Türk kadınlar organizasyonuna, özel okullara kadar farklı kesimden, fikirleri önemsenen temsilciler... Herkes eteğindeki taşları döktü, fikirlerini açıkça ifade etti. Büyükelçimiz, Müsteşarımız, Eğitim Müşavirimiz hem talepleri dinlediler, hem bilgi verdiler, hem görüşlerini açıkladılar.
Bir kere Sezgin?in tavrı net: ?Türk okulu konusunu bir hedef olarak önümüze koyuyoruz. Ama kısa vadede hemen gerçekleşebileceğini beklememek lazım. Bazı güvenceleri görmek gerekiyor.?
Sezgin?in verdiği bilgiye göre, yurtdışında Milli Eğitim?in öncülüğünde devlet okulu açılması teorik olarak mümkün. Libya, Suudi Arabistan gibi ülkelerde örnekleri var. Avrupa?da hiç yok. Orada sadece yerel okullara, ek Türkçe, Türk dili, tarihi dersleri verilsin diye bakanlık öğretmen yolluyor. Ama devlet, bir okul kurulacak olsa bile, genel kural olarak sadece öğretmen ve okulun eğitim araç-gereçlerini sağlıyor. Binanın temini, diğer genel giderlerin karşılanması, bu okulu talep eden vatandaşların çabasına, katkısına bağlıymış. Büyükelçi, ?Bu noktada en önemlisi sürdürülebilirlik. Bir kez projeye başlandığında devamlılığı güvence altında olmalı? diyor.
Aslında okul isteyen Türk toplumu temsilcilerinin de kafası karışık. Herkes ?Güzel bir eser ortaya çıksın, Moskova?da bir Türk okulu olsun, çocuklarımız dilimizi, kültürümüzü, tarihimiz öğrensin. Türkiye?ye dönmek durumunda kalınca ortada kalmayalım? diyor. Bunlara katılmamak mümkün değil. Ama sorunu çözecek ?doğru yöntemin? ne olduğu konusunda ?muğlaklık? sözkonusu.
Ortada aslında iki somut olasılık var.
Ya Türk Milli Eğtim Bakanlığı?nın müfredatıyla eğitim veren, devletin kontrolünde, öğretmenleri Türkiye?den gelen, sadece Türk müfredatını takip eden, Rusya?da bir denkliği olmayan, masraflarının çok büyük bölümü buradaki vatandaşlar tarafından karşılanmak zorunda olan bir ?Türk Okulu? diye yola çıkılacak...
Ya da Rusya?da pek çok örneği olan, ?etnik okul? diye adlandırılan örneğe odaklanılacak. Bunu biraz açalım:
Mesela Moskova?da ?İspanyol Okulu? var. Rusya Milli Eğitim Bakanlığı?nın okullarından biri. Tamamen Rus müfredatına bağlı. Okulun sahibi Rusya, ağırlıklı olarak öğretmenleri de Rus vatandaşı. Ama örneğin haftada 8-10 saat İspanyolca eğitim veriyor. İleri sınıflarda değişim programları uyguluyor. İspanyol öğretmenler de var. Yani ?İspanyolca dili, kültürü ağırlıklı, ama Rusya müfredatına bağlı ilköğretim okulu?.
Ben bir ?veli? olarak ikinci seçeneğin daha ?makul? olduğunu düşünenlerdenim. Neden? Çünkü tüm imkanlar seferber edilse de, sonuçta Moskova?da sadece ?bir tane? Türk okulu açılabilir. Korkunç trafik yüzünden bir ucundan öbür ucuna 3 saatte gidilemeyen Moskova?da bu okula çocukları farklı semtlerden getirmenin zorluğunu düşünün... Avrupa?daki gibi ?gettolaşma? olmadığı için, 50 kilometrelik bir çemberin her yerinde yaşayan Türkler var... Rusya?ya kısa süreliğine gelen anne-baba Türk ailelerin çocukları için böylesi bir okul elbette önemli; çünkü kısa süre sonra Türkiye?ye dönülecekse adaptasyon sorunu çok önemli... Ama Türkiye?de en pahalı özel okullara devam eden öğrenciler bile feci sınav sistemi içinden iyi bir koleje, üniversiteye kapağı atabilmek için ekstra dershanelere giderken, Moskova?da izole, mütevazı bir Türk okulunun eğitim düzeyinin ?ortalama bir Anadolu şehri devlet ilköğretim okulunun? kalitesinden çok daha yüksek olacağını kim söyleyebilir?
Ayrıca aileleri iş-güç vesilesiyle Moskova?ya gelmişken, çocuklarına Rusça gibi önemli bir dili ?gerçek manada? öğreterek hayatlarına zenginlik katma şansını ellerinin tersiyle itebilirler mi?
Bunlardan vazgeçtik, binasından genel giderlerine kadar, devletin ana masraflarının altına girmediği, sadece öğretmen ve eğitim araç-gereci sağladığı beyan edilmişken, sözkonusu masraflar da (Moskova gibi bir yerde bina kirası, devletin verdiği maaşın 1800 doları geçmediği öğretmenlere Moskova?da barınma ve ek gelir sağlama zorunluluğu gibi) ortadayken, bunun altına ?sürdürülebilir? bir şekilde girmek kolay mı?
Peki alternatif ne? Türk Okulu projesinden vaz mı geçilsin! Tabii ki hayır. Benim şahsi düşüncem, öncelikle okul olmasa bile, Türkiye?den birkaç çğretmen getirilip baı Rus oullarında hafta sonu ya da bazı hafta içi zamanlarda ?ek ders? olarak Türk dili, kültürü, tarihi öğretilsin. Bu, ?en olabilir? çözüm.
Ama devamında, Rus eğitim sistemi içinde zaten başarılı örnekleri olan ?etnik okullar? statüsüne Türkçe?nin de katılması için girişim başlatılabilir. İki ülke ilişkileri bu kadar gelişmişken, Türk devletinin hamisi olacağı böylesi makul bir talebi Rus tarafı reddetmez. Düşünün, Moskova?da bir ya da birkaç devlet okulu ?Türk Okulu? statüsüne çevrilebilir. Burada normal Rus müfredatıyla Rusça öğrenecek Türk çocukları, aynı zamanda haftada 8-10 saati bulacak Türkçe derslerle de eksikleri kapatabilir. Biz veliler de illa maddi katlı sağlayacaksak, bu okulların ?örnek? hale gelmesi için uğraşabiliriz. Üstelik Türkiye?yi yazları ?ikinci adres? yapan, ev-bark alan, iş kuran ama aslında sürekli Moskova?da yaşayan Ruslardan da bu okula öğrenci verecekler çıkar. Bugün İspanyol, Çin, Kore okulları bu açıdan popülerleşiyor.
Bir de tabii, yıllardır Moskova?ya ?birkaç yıl? niyetiyle gelip 10-15 yılı dolduran o kadar çok insan var ki, onların çocuklarının burada yüzde 100 Türk müfredatında olan bir okulda okumasının olası sonuçlarını da düşünün: Rusça?yı ve Rus müfredatını yeterince bilmediği için burada üniversite hayatı zor; Türkiye?deki dersane destekli ağır sınav koşullarına adapte olamayacakları için orada da iyi ünversitelere girme şansları düşük... Kırk katır, kırk satır durumu...
Son tahlilde şunu söylemek istiyorum: ?Yüzde 100 Türk okulu? dersek, Moskova?da çocukları çok da içimize sinecek kaliteye çıkamayacak, ?izole? bir eğitim mahkum etme riski yüksek. ?Türk-Rus karma okulu? dersek, ?asimile olmadan adapte olma? şansı yüksek. Yanılıyor olabilirim, ama benim penceremden manzara böyle görünüyor.
Aslına bakarsanız buradaki Türk toplumunun istediği, güvenli, angaje olmayan bir ?çatı altı? bulabilmek. Etkinliklerde buluşabileceği, kaynaşabileceği, siyasi görüşlerden arınmış, devletin himayesinde ?ortak payda? yaratacak bir ortam... Bugün öne ?okul? tartışmaları çıkıyor ama, bunun adını ?Nazım Hikmet Kültür Merkezi? diye koymak da mümkün. Elbette biri ötekine engel değil. İkisi kendi mevrasında yürüyecek ayrı projeler. Ama Türk Kültür Merkezi kurulabilse, beklentilerin pek çoğu bu çatının altında karşılanabilir.
Konunun önemine binaen yazı uzadıkça uzuyor. Yazmak istediklerimizin tamamını da henüz yazamadık. Bu konuyu tartışmaya, yazmaya devam edeceğiz. TürkRus.Com olarak, okurlarının bu konuya, bu tartışmaya katkılarını bekliyoruz. bilgi@turkrus.com adresine görüşlerinizi yazın, tartışalım, ?ortak aklı? harekete geçirelim... Çünkü en uzun yol da tek bir adımla başlar...
6.4.2011
Реклама