Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAZARLAR

PAZAR YAZISI/ 20 yıl önce, 20 yıl sonra: Mumla aranan rekabet...


Gitti, geldi... Bir tepsi daha götürdü. Bir daha... Her seferinde önümden geçerek... Ben barda oturan tek müşteriydim. Farkıma bile varmadı. Bir dahaki gelişinde ?Menü alabilir miyim?? diye mevzuya girdim. Bir kabahat işlemişim gibi bakıp gözleriyle dövdü. Önüme uyduruk bir menü bırakıp ortadan kayboldu.

Aradan beş dakika geçti. Siparişimi verecek oldum, ?Kahve yok? dedi, ?makina bozuk...? ?Çay?? diye şansımı zorladım, ?Yok... Makine bozuk dedim ya. Sıcak su yok!?

Bu suratsız kızı bir daha elimden kaçırırsam kitabımı kuru bir boğazla bitirmek zorunda kalacağımı anladım. ?O zaman bir bira? dedim. Uyduruk bir Rus birası söyledi, ?Bir de Alman var? dedi. İkincisini seçtim. Aynı ekşi suratla getirip şişeyi ve bardağı yanıma koydu. Ben ihtimal hesaplarını aklımdan geçirdim: ?Ya yalnız, ya sevgilisiyle kavgalı, ya göz koyduğu İtalyan çantaya para yetiştiremedi, ya özel gününe denk geldim...?

Şişenin kapağını açma zahmetine katlandı ama bardağa boşaltma lüzumu hissetmedi. Boğazımı ıslattığım için halime şükrettim. Gerçi hesabı da (belki kaçar giderim korkusuyla) hemen getirdiğinde keyfim kaçmadı değil. O izbe kafede 230 ruble, yani 8 dolar bira da, ?Yersen! Burası Moskova? restinin ifadesi olarak canımı sıktı.

Kitap o hızla bitti. Etrafı seyre daldım. Arada bir ya geciken servis, ya gelmeyen hesap için müşteriler garsona seslenip duruyor, benim suratsız kızla ona rahmet okutan bir başkası, barın bir köşesinde sigara içip huzursuca laflıyor, arada hışımla müşterilerin üstüne yürüyorlardı.,

Takvim 2010?u gösteriyordu ama nedense bana bu manzara tam 20 yıl önce, İzmailova Oteli?nin girişindeki berbat bir restoranda yemek yerken yaşadığım sahneleri hatırlattı. Bir de Ryazanov?un ?İki Kişilik İstasyon? (Vokzal dla Dvoyih) filmindeki bedbaht garson Vera?yı (Lyudmila Gurçenko)... Zamanın bazen ne kadar yavaş geçtiğini düşündüm.

Elbette benim tasvir ettiğim sahneler ?Moskova hayatında? azalıyor. Ama köküne kibrit suyu dökülemeyen sorunun özünde galiba aynı yaman çelişki var:

SSCB?nin çöküşünde, herşeyin devletin kontrolünde olup, ?rekabet?in esamesinin okunmamasının rolü büyüktü. Özel mülkiyetin bastırıldığı, suyu getirenle testiyi kıranın  devlet babadan aynı maaşı aldığı, rekabetçi olmayan bir düzende deniz bitti... Rekabetin, ideolojik sidik yarışıyla dayattığı uzay ya da silah teknolojisinde Batı?nın pek gerisinde kalınmadı. Ama gündelik hayata dair ihtiyaçlarda, ?demir perde?nin arkasında rekabetsiz bir yavan ekmeğe kuru soğan anlayışı ile yoksul, yoksun hayatlar, dertler birikip sonu getirdi...

Bugünün Rusyası?na bakıyorum da, bazen kafam karışyor.  Bir taraftan serbest pazar ekonomisi, rekabetçi ortam, harcama gücünün artması, müşterinin taleplerinin yükselmesi, servis kalitesine kafa yorulması, tüketicinin ?çoktan seçme? hakkının olması ... Ama diğer yandan, azalan nüfus ve artan kalifiye eleman açığı yüzünden rekabetçi ortamın yine oluşmaması! Ve bunun 20 yıl evvelinden farksız sonuçları...

Şimdinin küresel kriz ortamında, ABD ve Avrupa?dan tutun da Çin?e kadar, kim bir iş bulsa iki eli, iki ayağıyla ölesiye sarılıp ayakta kalma telaşında. Oysa Rusya?da tablo kriz öncesine kıyasla çok az değişti.
Hala azalan nüfus ve büyüyen ekonomi yüzünden ?özellikle de Moskova gibi büyük şehirlerde- kalifiye eleman açığı büyük sorun. Bu da ?şımarma ve  işe burun kıvırma?  katsayısını yükseltiyor. Rekabet olmayınca, iş çantada keklik sayılınca, çalışanın ?mentalitesi? Sovyet devrinin havasından kolay kurtulamıyor... Öyle ya:  O gün devlet maaşları veriyordu ve sıkı çalışmaya-rekabete gerek yoktu, bugün iş bulmak zor değil ve ?iyinin iyisi? olmak için fazla uğraşmaya, rekabetin çarklarında debelenmeye gerek yok... Ve ahali, bunun ?hayatin normalleri? olduğuna inanmakta ısrarlı...

Aslında bu sadece çalışanlar için değil, pek çok sektörde şirketler için de geçerli. Devletçi koruma şemsiyesinin altında rekabetsiz ?fanus? ortamında yaşayıp  kerameti kendinden bilen devasa şirketlerin, mantık olarak SSCB dönemindeki tekellerden ne farkı var?

İnsanın inananası gelmiyor ama 20 yıla geri dönüp bakınca,  bazı alanlarda bir arpa boyu  yol mu gittik diye sormamak elde değil... Gerçek rekabet olmayınca, menzil hep uzun, adımlar hep güdük oluyor...

20.11.2010

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Yıl biterken Rusya'daki işlerinizi geçen yıla kıyasla nasıl değerlendiriyorsunuz?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама