Sen çok yaşarsın Stalin...
Evet, memleketin gündeminde birkaç haftadır yine Stalin var.
Üstünden bunca sene geçtikten sonra, yine halk nezdinde günahlarıyla
sevapları bitip bilmeyen tartışmaların ortasına sürülen diktatör
duruyor.
9 Mayıs yaklaşırken, eski defterler yeniden açıldı. Bu tarih,
Rusya ve bir kısım eski Sovyet cumhuriyetinde, Nazi Almanyası’na karşı
kazanılan ıkinci Dünya Savaşı zaferinin yıldönümü olarak ‘en büyük
bayram’ sayılıyor. Kremlin, bu yıl 65’inci yıldönümü ‘dosta güven,
düşmana korku salacak’ uluslararası bir şova dönüştürmekte kararlı. Ve haftalarca, Moskova sokaklarına Stalin’in posterleri asılsın mı,
asılmasın mı tartışmaları alevlendi.
Medvedev’in daha ilk günden beri,
Putin’in ise son zamanlarda artık açıkça mahkum ettiği Stalin’e,
‘birileri’ yine sahip çıkıp ‘iade-i itibar’ sağlamak için her yolu
zorladı. Kendi gönüllerinden geçeni, “Gazilerimiz ısrar ediyor, ne
olursa olsun Stalin Nazilere karşı zafer kazanan ordunun başkomutanıydı,
hiç anmamak haksızlık olur diyorlar” diye geveleyenler Moskova’da
umdukları kadar prim yapamadı.
Gerçi, sokaklara Stalin resimlerinin
asılmamasını Moskova Belediye Başkan Yardımcısı, “Kanlı diktatörün
posterlerinin ne işi var?” filan diye açıklamadı; sadece “Vandallar
saldırır, gerginliğe gerek yok” diyerek izah etti! Ve ‘sokağa çıkma
yasağı’ konsa da, bazı müze ve salonlarda Stalin’li bayram posterlerinin
asılacağı gizlenmedi.
Moskova’da mecburen bastırılan Stalin aşkı,
taşranın kimi şehirlerinde sokağa taştı ve ‘muzaffer komutan’ Stalin
posterleri sağduyuya nanik yaptı...
ışte bu tartışmaların ortasında, Medvedev’in emriyle Rus gizli arşivleri
açıldı. 1940’da, Rusya’nın Katın ormanlarında esir kamplarında tutulan
22 bin Polonyalı subay ve aydının nasıl katledildiğine dair ‘malumu ilam
eden’ belgelerdi bunlar.
Stalin, sağ kolu Beria’ya ‘akıl’ danışmış,
kanlı diktatörün kanlı maşası “Hepsinin yok edilmesi yerinde olur” diye
yazmış, üstüne Stalin imzasını atmış ve 22 bin kişinin tamamı
katledilmişti.
Ve yıllarca dünyaya “Biz değil Naziler yaptı” yalanı
söylenmişti. Yeltsin döneminde ilk kez utangaçca itiraf edilen bu
korkunç kıyım, Medvedev’in açıklattığı resmi belgelerle Stalin’in kanlı
ellerini bir kez daha gözümüze soktu.
ışte bu bile, Stalin’i Rusya’da halkın, yönetenlerin tamamının
yüreğinde, beyninde, vicdanında ‘kayıtsız şartsız’ mahkum ettirmeye
yetmiyor. “Ama...” diye başlayan cümleler yürek dağlıyor. Bu ülkede,
ailesinin bir ferdini ya da bir tanıdığını Stalin terörüne kurban
etmeyen yok neredeyse.
Sadece gulag’larda 1.7 milyon kişinin
katledildiğini bilmeyen yok. Bir infaz listesini imzalarken, “On ya da
yirmi yıl sonra kim hatırlayacak bunların adını? Korkunç ıvan’ın
öldürdüğü soyluların adlarını kim hatırlıyor ki?” dediğini bilmeyen de
yok.
Ama insan hayatı hala önemsiz, kanlı diktatörün suçları için
‘hafifletici neden’ bulmaya yüzü olanlar dimdik ayakta ve demir yumruğa
tapan hastalıklı ruh hali hala canlı.
Rusya Stalin’in tabutunu topyekun
çivileyemedikçe, o ruh kara bir bulut olarak tepemizde dolaşacak.
Maktülün yakınları katile yataklık ettiği müddetçe...
2.5.2010
Реклама