PAZAR YAZISI/ Rus usulü kapitalizmin köftehor beslemesi
Açlıktan bitap düştüğümüz sırada Moskova’nın ıstiklal Caddesi sayılan
Tverskaya’daydık. O yılların Moskovası’nda bugün olduğu gibi adım başı
kafe, restoran yoktu; hatta neredeyse hiç yoktu. şehrin en ana
caddesini, kafayı sokacak bir yer buluruz umuduyla arşınlamış ama boş
midemize bir de yorgun ayaklar eklemekle kalmıştık.
Aklımıza, bir ay
kadar önce dünya medyasına manşet olan “SSCB’nin başkenti Moskova’da
ilk Mc Donald’s açıldı” haberi geldi. Yoldan geçen birini durdurup
sihirli kelimeyi söyledik. Derdimizi anladı. Anlamadığımız bir dilde
bir sürü şey anlattıktan sonra, anladığımız vücut diline dönüp eliyle
caddenin köşesini gösterdi. Son gücümüzle Puşkin Meydanı’na vardık.
Köşeyi dönünce, soğuktan yamulan yüzümüze çölde vaha gören Bedevi’nin
gülücüğü yerleşti. ışte o kutsal işaret, işte o medeniyet emaresi, işte
o yüce Mc Donald’s tam karşımızda duruyordu! ıçerisi ana baba günüydü.
Hemen kapıya hamle yaptık.
O an serap yok oldu; izbandut gibi iki
Kızılordu askeri Kalaşnikof tüfekleriyle önümüzü kesti. Neye
uğradığımızı şaşırdık. Ve acı gerçeği o açlıktan bulanan mide ve
beyinle bile hemen anladık: Biz ‘çıkış’ kapısına yüklenmiştik.
Askerlerin bizi kışkışladığı öbür köşeye bakınca ölmek istedim: ‘Giriş’
kapısının önünde, birkaç yüz metrelik kuyruk uzayıp gidiyordu. O günün
şartlarında, orada bir hamburger yemek için birkaç gün ayakta beklemeye
hazır yüzlerce insan olduğuna tireyen kalıbımı basabilirdim.
Neyse uzatmayalım. Ölmek üzereyken Tanrı bize ilk inşaat kafilesiyle
Rusya’ya gelen Türkler’den biri kılığında Hızır Reis’i yolladı. Türkçe
konuştuğumuzu duyup hal hatır soran Hızır, bizi kuytuda kalmış bir
Azeri kafesine götürdü ve hayatımızın en lezzetli yemeğini orada
ayaküstü yedik.
20 yıllık anıyı tozlu sandıktan çıkarmamın nedeni, bir haber. Mc
Donald’s Rusya’da 20’nci yaşını kutlayacamış. Puşkin Meydanı’nda bizim
kapısından neredeyse ağlayarak döndüğümüz o restoran 30 Ocak 1990’da
açılmış meğerse. Bugün 200’den fazla restoranıyla, kapitalizmin
bayrağını Rusya’nın her köşesinde sallıyormuş adamlar. Ve o ilk
restoran, bugün de Avrupa’nın –belki de dünyanın, emin değilim- en
fazla ciro yapan Mc Donald’s’ıymış.
Ben aslında Mc Donald’s’ın Rusya’daki halini hep bir “başarı öyküsü”
olarak düşünmüştüm. Rekor cirolar, mantar gibi türeyen yeni
restoranlar, servis sektörünün ilallah ettirdiği bir ülkede yüzleri hep
gülen personel, halka restoranların önünde-içinde hatıra fotoğrafı
çektirtecek kadar özenilir bir simge haline geliş, serbest piyasa
ekonomisinde imrenilecek bir başarıya imza atış vs vs...
Ama Cuma günü bir habere denk gelip anladım ki, kazın ayağı hiç de öyle
değilmiş meğer. Habere göre Moskova Belediyesi, mülkü kendisine ait iki
büyük restoranın kirası yüzünden Mc Donald’s’ı mahkemeye vermiş ve
kazanmış.Neredeyse 20 yıldır Moskova’nın bu en değerli mülklerinde
hamburgerciler bedava oturuyormuş! 1 metrekare için yılda 1 ruble kira
ödüyorlarmış. Yani eğer 500 metrekareyse, 500 ruble, bugünkü kurdan 17
dolar, yani 25 lira (yirmişbeş!) yıllık kira ödemişler. Mahkeme “Yok
artık deve!” demiş ve hiç değilse metrekareye 1400 ruble (47 dolar)
minimum rayiç üzerinden kira ödenmesine hükmetmiş.
Böylece anladım ki, meğerse ‘Rus usulü kapitalizm’ sayesinde
ayrıcalıklar, kıyaklar, hatırlı aracı ortaklar sayesinde Mc Donald’s
deveyi hamuduyla götürmüş. Yıllarca ödemediği kiralarla kendine 200
restoran açmış. Minare kılıf uydurulmuş. Serbest piyasa ekonomisi
burada yeni mana kazanmış.
“Rusya’da suyun üstünde yürüyebilirsin; yeter ki taşların nereye döşeli
olduğunu bil” diyenlerin ellerinden öperim. Sahiden de Mc Donald’s
gibisi yok!
27/12/2009

Реклама