Rusya'nın yolu, aklın sağı-solu...
Siyaset tarzında bu ‘özel’ duruma lafımız yok. Evet, Rusya’nın
‘kendi yolu’ var ve Batılıların anladığı manada demokrasi bu
topraklarda kolay yetişecek çiçek değil. Halkın ezici çoğunluğunun
sadece ‘ekmek ve düzen’ istediği, ifade özgürlüğünü önemsemediği, “Bize
demir yumruk lazım” dediği bir ülkede bu normal.
Yeni yetme Kremlin
ideologlarının imalatı olan ‘yönetilen demokrasi’ kavramı Rusya’da
zaten egemen. Pek çatlak ses çıkmıyor. şimdi de yeni kalkınma modeli
olarak ‘muhafazakar modernite’ diye bir kavram icat edildi:
“Biz
Rusya’yız, bizim yolumuz herkesten ayrı. Halkın sıkıntılarını aşması
için devletin ekonomideki güçlü rolünü sürdüreceği, modernleşmenin de
devletin öncülüğünde gerçekleşeceği bir kalkınma modeli izlenecek”
dendi, iktidar partisi Birleşik Rusya’nın son kongresinde alınan
kararla...
Buraya kadar hava hoş. Alan memnun, satan memnunsa; yöneten ile
yönetilen arasında ‘milli mutabakat’ varsa itiraz anlamsız.
Ama iş
gündelik hayata gelir de, “Bizim kendi yolumuz var” plağı hala çalarsa,
iş değişiyor.
Beğensek de beğenmesek de, dünyanın mühim bir bölümü için
‘küreselleşme’ güncel bir gerçek. Siyasi farklılıklar bir yana, artık
sınırlar, bayraklar ne olursa olsun, ‘gündelik hayata dair’ pek çok
uluslararası kriter kemikleşiyor, ‘olmazsa olmaz’ hale geliyor.
Bu,
hayatın hemen her alanında ‘standartlaşma’ olarak kendini gösteriyor.
Ama Rusya kara trene rahmet okutuyor; islim arkadan da gelmiyor.
Bu kadar geveleyip durduğum şeyi örneklerle açıklayayım:
Mesela iş
yaparken bürokrasi 32 dişi çelik gibi karşınıza çıktığı zaman...
Mesela
çek-senetin hala olmadığı, 100 dolarlık bir ödeme için hala 100
muhasebe belgesinin doldurulduğu bir kara düzen hüküm sürdüğü zaman...
Mesela AB standartlarına uyup sınırı geçen domates Rusya’da geri
çevrildiğinde “Bizim kendi standardımız var, başkalarınınki bizi
bağlamaz” dendiği zaman...
Mesela domuz gribine savaş açan Hıfzısıhha
Kurumu’nun başındaki zat kimseye danışmadan “Rus öğrencilerin
yurtdışına çıkışını yasaklıyorum” diyebildiği zaman...
Mesela birkaç
akılevvelin restoranda ateşlediği hava fişek 140’a yakın masum insanın
hayatını söndürünce kimi yetkililer “Rusya’da havai fişek gösterilerini
tümüyle yasaklıyoruz” dediği zaman...
Mesela New Yok’un alameti
farikası sokak ‘hot dog’cuları dahil, adabıyla satılan ‘ayaküstü
yemekler’de hijyenden yana şikayet yokken, Rusya’da pis bir dönercide
bir kişi zehirlendiğinde hemen “Bütün dönerciler kapatılacak” kararı
alındığı zaman...
Mesela alfabeniz dünyaya hiyerografi gelirken
metronuzda hala tek kelime ıngilizce tabela olmadığı zaman...
Mesela
e-devlet Türkiye’de bile dağları aşmışken, burada bir arpa boyu yol
gidilemediği zaman...
ışte hayatın bu ‘ufak’ arızalarını çözmek için ‘Rusya’nın yolu’nu
aramak, gelişmenin önünde ‘Rusya duvarı’ oluyor.
‘Aklın yolu’ zaten bu
soruların cevabını vermiş. Standart dediğiniz şey, onun yanında ‘herkes
için olabildiğince eşit uygulanan kurallar’, meseleyi büyük ölçüde
hallediyor.
Yangın çıkışının da, havai fişek ateşlemenin de, gıda
ürünlerinin de, otoyol yapmanın da, uluslararası muhasebenin de
kuralı-standardı var. Mühim olan onları önce koymak, sonra uygulamak.
Siz, bu kör düzenin sürmesinden beslenenlerin “Bizim yolumuz ayrı”
yalanının belini kıramıyorsanız, “Neden bizde olmuyor?” dediğinizde
“Olmuyor, çünkü biz farklıyız” diye laf yetiştirenlerin çanına ot
tıkayamıyorsanız, ‘yaşam kalitesi’ endekslerinde insan hayatının en
değersiz olduğu ülkelerle aynı sıraya mahkum oluyorsunuz işte...
Biz, “Kardeşim neden yangın çıkışı bile olmayan bodrum katındaki
barlar, restoralar hala açık?” diyoruz; siz “Rusya akılla anlaşılmaz”
diyorsunuz...
Biz, “Neden caddelere parkometre koymuyorsunuz?” diye
soruyoruz; siz “Arşınla da ölçülmez” diyorsunuz...
Biz, “Alman’ın,
Fransız’ın afiyetle yediği üzümü neden sokmuyorsunuz?” diyoruz; siz
“Rusya’nın hali bambaşkadır” diyorsunuz...
Biz “Neden bir şirket
‘registrasyonu’ için eksi bilmem kaç derece soğukta sokakta, kuyrukta
sabahlanılıyor? Neden iki günlüğüne yurtdışına çıkılıp girilse bile her
seferinde sıfırdan polis ‘registrasyonu’ işkencesi var?” diye sual
ediyorsunuz; siz “Rusya’ya sadece iman edilir” diyorsunuz...
“Ama insanın
imanı bu kadar da gevretilmez ki!” diyecek olsak, “Bu yol Rusya’nın
yolu” diyorsunuz.
Pes edip oturuyoruz...
13.12.2009
Реклама