Bir arpa tanesi ve katedilen yol...
![]()
Alev Alatlı’nın deyimiyle Türkiye biraz “nekrofiliya”, yani “ölüsevici” topluma dönüşmeye başladı. ınsanlara hak ettikleri değeri yaşarken veremiyoruz. Kör ölüyor badem gözlü oluyor, kel ölüyor sırma saçlı oluyor. Kurumlara da çoğu kez çekememezlikten, rekabetten ötürü aynı haksızlığı yapıyoruz, Sezar’ın hakkını Sezar’a vermiyoruz.
Oysa dün Moskova’da yapılan tören şunu kanıtladı ki, Türkiye’nin “dünya çapında” başarıya koşan, gerçek anlamda “marka” olan nadir başarı öykülerinden birinin altında Anadolu Grubu’nun, Efes’in imzası var.
Türk’e Türk propagandası yapmakla olmuyor bu işler... Rusya gibi en cevval pazarda ortaya çıkıp, krizlere rağmen gemiyi terk etmeyip, pazara tırnaklarını geçirip, her biri yüzlerce yıllık geleneğin üstüne kurulu devasa uluslararası şirketlerin arasında çatır çatır mücadele edip bayrağı zirveye dikmeye “başarı” deniyor.
Genç, dinamik Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu şey aslında önüne “iyi örnekler” konulması. Bu bireysel olarak da, kurumsal olarak da böyle. Mesela nasıl ki bir Tugay Kerimoğlu, Türk gençliği için “örnek portre” çiziyorsa, Efes gibi şirketler de Türk müteşebbisler için pırıl pırıl bir “örnek” teşkil ediyor. Hele de en büyük sorunlarımız kurumsallaşmak, uluslararası pazarlarda markalaşmak iken...
10 yıllık Efes Rusya’nın 40 yıllık Efes Türkiye’yi sollaması büyük başarı... Rusya pazarında yüzde 15’lik pazar payına doğru sağlam adımlarla yürünmesi de büyük başarı... Bu başarının neredeyse yaş ortalaması 35’i zor bulan bir ekiple gerçekleşmesi çok büyük başarı... Bu şirketin patronu, "prensi" sayılan isimleri bile yıllardır bu topraklarda en alt kademelerden, en zorlu görevlerden başlatıp çalıştırarak pişirmek ve olgunlaştırmak da kurumsal kültürün ifadesi olan, gıpta edilecek bir başka başarı..
Ama en büyük başarı, iş yapmaktan çok laf üreten ve umutsuzluğa kapıldıkları her an “Biz adam olmayız” diye yakınanlara, “Bir Türk şirketi yerel değil küresel düşünürse, kurumsallaşırsa, vizyona sahibi olursa, uluslararası pazarın koşullarına uyarsa, aile şirketi değil kurumsal bir şirket olarak yönetilirse ulaşamayacağı hedef yoktur” mesajını kafalarımıza kazımış olmasıdır.
Bu, bir arpa tanesiyle kat edilen fersah fersah yoldur...
Efes’in Türkiye’ye en büyük katkısı bu vizyonu ete kemiğe büründürmüş olmasıdır.
11.6.2009
Реклама