Biten yılın verdiği dersler...
![]()
Özellikle Rusya’da yaşayan, iş yapanlar için alınacak ders, bu yıl birkaç yazıda, birkaç kere altını çizerek vurguladığımız, anonim bir cümle olmalı:
“ınsan en öldürücü darbeyi, kendini en güçlü hissettiği anda yer.”
Zaten bugünkü krizin bizi herşeye rağmen teselli eden tarafı, aklıselim sahiplerinin en az son bir yıldır “bekledikleri” bir kriz olması.
Yani dünyanın son 6-7 yıllık ekonomik gidişatı, piyasaları uçuran rüzgarlar, herkesin bir koyup üç almaya alıştığı ortam, hiç kaybedenin olmadığı garip düzen zaten tehlike çanlarını çalıyordu. Birçok kişi, “Bu fiyatlar, bu gidişat hayra alamet değil. Bir balon şişiyor, patlayacak” diyordu. Bunu iki yıl önce, Rusya’da ekonominin dümenini tutan, şimdiki Sberbank Başkanı German Gref de aynen “balon” ifadesini kullanarak söylemişti.
Velhasıl, bu sinyalleri önceden alan, ihtiyatı elden bırakmayanlar, bugün minimum kayıplarla fırtınanın dinmesini bekliyor. Krizin dibi görüldüğünde, tünelin ucunda ışık belirdiğinde onlar sağlam adımlar atmaya, korudukları varlıklarını katlamaya devam edecekler.
Bu kriz ortamı, “Aç doyar, açgözlü doymaz” atasözünü de bir kez daha hatırlatmalı. Hayatta sınırları, makul çizgileri bilmenin önemine atıf yapmalı. Ve hepimizin hayatında, “parayla satın alınamayacak şeyleri” çoğaltma çabalarımızı da arttırmalı.
Rusya devletinin de alacağı bazı önemli dersler olmalı. Kasaları dolduran paraların gazına gelip, çoğu zaman gereksiz yere dünyaya pençe göstermenin iç politikada hayli prim yazsa bile, dış politikada daha fazla düşman kazandırmaktan ve şimşeklere paratonerlik yaptırmaktan başka işe yaramadığı anlaşılmalı. Uuzun erimli hedeflere davul zurna çalarak değil, sessiz ve derinden gitmenin daha uygun strateji olduğu anlaşılmalı. Hatta bu kürsesel krizin dibinde, Rusya’yı da güçten düşürecek ve filizlenen güçlü kollarını budayacak art niyetler bile aranmalı. Ve Rusya, hammadde satışına bel bağlayan ekonomik kalkınma modelinin çıkmaz sokak olduğunu idrak etmeli.
Yılın Türk-Rus ilişkileri açısından muhasebesine gelince:
Siyasi açıdan sorunsuz bir yıl yaşandı. Hatta her ne kadar somut sonuçlar alınamasa da, Başbakan Erdoğan’ın “Kafkasya ıttifak” oluşumu teklifine Rusya’nın sıcak yaklaşımı umut verici oldu. Cumhurbaşkanı Gül’ün, Rusya’da Türk Kültür Yılı olarak kutlanan 2008’in son günlerinde Moskova’yua gelmesi, iyi giden siyasi ilişkileri taçlandırmak, sorunlar yaşayan ticari-ekonomik ilişkilere rötuş yapmak için iyi bir fırsat olacaktı ama sağlık nedenleriyle bu ziyaret seneye kaldı. Yılın en önemli sorunu, gümrüklerde Türk mallarına uygulanan ‘ayrıcalıklı zorluklar’ ve Türkiye’de bakanlardan ünlü işadamlarına kadar pek çok ismin karıştığı ‘Türk müteşebbis için sıkıntı yaratan bu durumdan yağlı-ballı ekmek çıkarma’ girişimleri oldu. O noktada “Bu memleket sahipsiz” diyenlere hak verdik...
Uzun lafın kısası:
Herkes dersini alırsa, 2009 zor geçse bile, herkesi iyice bileyecek. Öldürmeyen her darbe daha da güçlendirecek. Yeter ki Bakan Kudrin’in bile “2’nci Dünya Savaşı’ndan sonraki en zor dönem” dediği 2009’da ölmeden, suyun yüzünde kalabilelim. 2009’de terleyeceğiz. Ama zorluk, imkansızlık demek değil. Nazım’ın deyişine sığınalım ve “Ben sende imkansızlığı seviyorum, ama asla umutsuzluğu değil” diyelim.
TürkRus.Com olarak hepinize gönlünüze göre huzurlu, mutlu bir yıl diliyoruz.
31/12/2008
Реклама