Yürüyen merdivendeki Rusya...
Kızlara bir daha alıcı gözle bakıyorum. Birinin sırtı dönük, öbürü profil veriyor. Sanki bir moda dergisinin reklamından fırlamış gibiler. Körpe bedenleriyle temastaki, görebildiğim her şey “Ben çok pahalıyım” diyor. Etrafla, hayatla pek uyumlu değiller. Sanal gibi duruyorlar. “Mesela” diyorum, “şu an yolun yarısında bu yürüyen merdiven dursa ve kalan elli metreyi bu köhne basamaklardan yürüyerek çıkmak zorunda kalsak, sanki üçüncü basamakta tökezleyip düşerler...”
Artık sadece Moskova’da değil, Rusya’nın büyük taşra şehirlerinde de böyle sanal hayatlar yaşayanların sayısı pek çok.
Kazanarak ya da borçlanarak elde ettikleriyle uyumlu, ama ‘ürettikleriyle’ uyumsuz bir hayatın göbeğindeler.
Bir yıl çalışılınca Porsche Cayenne cip almanın, iki yılın sonunda milyon dolarlık bir ev almanın ‘hayatın normalleri’ olduğunu sanıyorlar. 500 dolardan ucuz ayakkabıya, beş yıldızdan aşağı tatile burun kıvırıyorlar.
Yükselen ekonomide su akarken kolayından testi dolduranlar için sorun yok; ama onlardan geri kalmak istemeyenler de fütursuzca borçlanarak bu ışıltılı hayatın trenine atlıyorlar.
Beni en çok korkutan, böylesi ‘dolçe vita’ düzenine fena alıştılar ve bir gün film koptuğunda eski hayatlara dönmek onlar için tek kelimeyle yıkım olacak.
Dünyanın her yerinde genel kural, “ıyi yaşamak için iyi kazanmak, iyi kazanmak için de çok çalışmak ve üretmek lazım” diyor, tabii sponsorunuz yoksa! Bu basit gerçek Rusya’nın son 10 yılında rafa kalktı.
Yüksek petrol gelirleri ekonomiyi uçurdu, milletin kulaklarından para fışkırmaya başladı. Kolay kazançla sonsuza kadar sürecek bir ‘devri saadet’ yanılsaması oldu. Oysa 1998’de 12 dolarlardan 2008’de 147 dolara, akla ziyan bir yolculuğa çıkan petrolün yükselişi bir istisnaydı.
Ve şimdi genel kural, keskin dişlerini gösteriyor: Her çıkışın bir inişi var.
ABD külliyen batmazsa, krizin Rusya’yı alaşağı etmesi mümkün değil. Parası da var Rusya’nın, kaynağı da. Ama küresel finans sisteminde artık herkes aynı gemide. Üstelik siyasi gerginlikler de ateşe körük. “Onlar batsa da bize hiçbir şey olmaz” demek safdillik.
Durum çok basit: Arzulanan ve alışılan bu ‘yüksek hayatları’ yaşamaya devam etmek için, sadece hammadde satarak yan gelip yatmak değil, artık her zaman ve her yerde para eden şeyleri ‘üretmek’ lazım.
Silahın yanına, nano teknolojiden sivil havacılığa, servise kadar, para getirecek ne koyabilecekse hızla koymalı Rusya. ‘Ekonomik diversifikasyon’ lafta kalmamalı. Başka çare yok. Devlet, yıllardır bunun için her umut vaad eden sektöre katır yüküyle kaynak aktarıyor, ama bunların kara deliklere mi gittiği, yoksa yakın zamanda meyvelerini mi vereceği tam bir muamma.
Yürüyen merdivenin üzerinde çene çalarak ilerliyoruz. Güzel ayaklarımızı hiç yormuyoruz. Alıştık bu devrana. Con Ahmet’in devr-i daim makinesini de, ‘Erke’yi de biz bulmuşuz gibi yaşıyoruz. şimdilik merdiveni çeviren, petrolden gelen paranın yarattığı enerji. Ama hazıra dağ dayanmaz. Ya ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız ya da yorganı büyüteceğiz. Merdiven tünelin içinde ışığa doğru ilerlerken bir kazaya kurban gitmemek için Rusya’nın bu gerçeğe odaklanması lazım.
21/9/2008
Реклама