Kızım bakire evlensin de, ya oğlum?
Durumu daha iyi anlatan bir laf duymamıştım. Duyacağımı da sanmam. Bu lafı hatırlatan, apartmanın sahanlığında tanığı olduğum sahne. Gece yarısına yakın bir saat. Asansörden çıktım. Dairenin kapısına varana kadar derinden manalı sesler kulağımı yokladı. Birileri mutlu olmakta. Ama nereden geliyor bu ses? Komşu kapıları kapalı. Sesin duvarlardan sızmadığı kesin. Tek ihtimal aklıma geldi. Usul adımlarla geri döndüm. Asansörün yanından uzanan koridorumuz, bir sahanlığa açılır. ışte orada manzarayla selamlaştık: Pencere kenarına dayanmış, kendinden geçmiş bir çift, yarı çıplak aşk halinde. Mekan çok uygun olmasa da, eylemin kendisinde bir kötülük yok; aksine güzellik var. Ama sorun şu ki, hazzın doruğuna dört nala koşan çiftin yaşı taş çatlasa 15! "Al sana bir kaya" halleri. Ama söyleyecek lafım yok. Bir koşu evden yastık getirip, "Orası serttir, bunu poponuzun altına koyun" diyecek halim de yok! Alemin namus bekçisi hiç değilim. Hele Rusya'da. Sadece geri dönerken zoraki öksürtüyorum kendimi. "Yalnız değilsiniz, acele edin, ayağınızı denk alın" babında.
Novıye ızvestiya gazetesinde uzun bir yazı vardı. Moskova metrolarında gece vakti alenen seks yapanların sayısının arttığını, Avrupa metropollerinde seksin her türünün artık 'vakayı adiye' haline geldiğini, kısa süre evvel Amsterdam Belediyesi'nin çoluk çocuğu ve yaşlıları rahatsız etmemek kaydıyla parklarda, açık havada akşamları seks yapmaya göz yuman karar aldığını anlatıyordu. Bilmem duydunuz mu? Geçen ay Moskova'da bir müzeye bilet alıp, ziyaretçi gibi giren birkaç genç içeride grup seks yapmakla kalmayıp bir de marifetlerini fotoğraflayıp aleme duyurmuştu. Kendilerini 'avangart sanatçı' sayan bu kerataların bir okullarından atılmadığı kaldı. Cinselliği başbaşa yenecek tatlı bir meyve değil, bir 'happening' gösterisine dönüştürmeye meyyal gençlerin Moskova'da artık bini bir para etmiyor.
ıstatistikler de 'Gidişat parlak değil' diyor. Avrupa'da ortalama ilk cinsel deneyim yaşı 17 imiş, hatta Paris'te 13.5'a düşmüş. Moskova'yı bilmiyorum, ama hiç sormayın. Seks erken başlayınca evlilikler gecikiyormuş. Mesela ABD'de 1960'ta kadınlar 20, erkekler 23 yaşında evlenirken, bugün kadınlarda 26, erkeklerde 27 yaşa kadar çıkmış. Ve her zamanki gibi çocuk yaşta başlayan cinselliğin olumsuz etkileri, başımıza taş yağma ihtimali vs. ile sürüp gidiyor haber.
Zıvanadan çıkan dünyada gençlerin de, cinsellik anlayışının da farklılaşmasında şaşılacak bir şey yok. Ama herşeyin, herkesin aynı hızla kirlendiği bir dünyada, onlar 'en beyaz' oldukları için en kolay fark edilenleri. Bir de 'döngü' meselesi var tabii: Çiçeği burnunda bir gençken farklı bakıyoruz cinselliğe, çoluk çocuk sahibi olunca bambaşka. 'Genç ve bekar'ken Moskova'da olmak belki tanrının nimeti, ama 'baba' kontenjanından muamele görmeye başlayınca durum değişiyor. Eskiden 'Buradan başka şehirde hiç yaşanır mı' derken, çocuklarımız olunca 'Bu şehirde çocuk büyütmek akıl karı değil' der olduk. Hatta içimizden terk-i diyar edenler çıkmaya başladı. Ama alternatifin 'Oğlum herkesi becersin, kızım bakire evlensin' zihniyeti olma ihtimali de afakanları topluyor çoğumuzun başına.
Aslında ne eksik, ne fazla. Doğanın kanunu o malum 'döngü'nün içinde biz de kıvranıp duruyoruz: Dedelerimizin anne-babamız için duyduğu kaygıları, onlar bizim için yaşadı; biz çocuklarımız için aynen yaşıyoruz. ışi espriye vurup, "Benim oğlum var; kızı olan düşünsün" demek de kurtarmıyor!..
30.3.2008
Реклама