Yurdum insanı ve Rus turistlerimiz...
Gelen grupların % 80’ini orta yaş üstü kadınlar teşkil ediyordu. Bizim tesiste ise çalışanların
% 80’i erkek idi. O dönemlerde Antalya’ya Rus turist akımı henüz başlamamıştı; tabii bizim çalışan erkeklerimiz de daha önce etrafta pek Rus turist görmedikleri için ilk başlarda gelen guruplara karşı son derece çekingen davranıyorlardı. Rus turistlerimiz ise etrafta bu kadar çok erkek bulunduğu için hallerinden memnun görünüyorlardı…
ılk grubun tesise gelmesinin üzerinden birkaç gün geçtikten sonra, bizimkiler ve Ruslar birbirlerini iyice tanımaya başladılar. Hatta gece yarıları tatil köyünün ara sokaklarında personel ile el ele ve sessizce dolaşan Rus turistlerle karşılaşabilir veya oda kapısı girişindeki basamaklara çökmüş bir otel personelimizin, elini de yanındaki Rus kadın arkadaşının omzuna atmış bir şekilde heceleye heceleye bazı Türkçe kelimeler öğretmeye çalıştığını ve yanındaki hatunun da bizim Türk personelimize konu ile hiç ilgisi olmayan bir şeyleri Rusça söyleyip kahkahalarla güldüğünü görebilirdiniz.
Doğal olarak birkaç hafta sonra ilk gelen gruplar memleketlerine geri döndükten sonra bizim tatil köyünün şöhreti kendi memleketlerinde iyice artmaya başladı ki, daha sonraki seferlerde tesise gelen kafilelerdeki orta yaş gurubu Rus kadınlar hınzırca gülerek etraftaki erkekleri kolaçan etmeye başlıyorlardı…
Ben sürekli tesiste kalmıyordum, arada sırada tesise uğruyor durumu kontrol etmeye çalışıyordum. ışveren temsilcisi ve organizasyon firmasının üst düzey yöneticilerinden birisi olduğum için beni tanıyanlar geceleri ara sokaklarda benimle karşılaşınca biraz toparlanıyorlardı. Ben de çoğu kez işimizin hatırına onları görmemezlikten geliyordum ama bu furyada bana da piyango çarpmadı desem yalan olur.
Olay şöyle gelişti:
Rusya’ya küçük bir koli paketi yollamam gerekiyordu ve o dönemler de kurye servisi pek gelişmiş olmadığı için aklıma Antalya’dan Rusya’ya dönen gruplar ile yollamak geldi.
Bir haftasonu akşamı, yanıma yollayacağım paketi de alıp ıstanbul’dan Antalya’ya uçtum.
Gece geç saatte tesise vardım. Odaya doğru giderken ara yollarda kimseyi rahatsız etmemeye özen gösterip, gerektiğinde yerdeki insanların üzerlerinden atlayıp geçmeğe çalışarak (şaka şaka) odama yerleştim.
Ertesi sabah tatil köyü havasına da uymak için üzerime basit bir şort, bir de tişört geçirip, elime de koliyi alıp resepsiyona doğru sabahın erken bir saatinde yürümeye başladım. Erken bir saat olduğu için tatil köyünün sokakları tenhaydı ama sahilden gelmekte olan 3 orta yaş Rus kadın gördüm. Sabah yüzmesinden geldikleri hallerinden belliydi. Bana yaklaşmak üzere iken yan sokakların birine saptılar. Ben gayet saf elimde paket ile yürürken ara sokakların birinden “Pist, Pist..” diye birilerinin seslendiğini duydum. Başımı çevirip baktım ki, az önce denizden çıkan hatunlar duvarın dibinden altın dişlerini gösteren gülücükler saçarak beni çağırıyorlardı: “Pist, pist, idi suda, idi suda…”,
“Galiba beni de personelden biri sandılar ve sabah kahvaltısı için çağırdılar” diye düşündüm. Biraz da gururum okşanmış bir halde gülerek yoluma devam ettim. (ınanmayabilirsiniz ama valla billa yoluma devam ettim….)
…………
Günler ilerliyordu...
Bir haftasonu tesis girişinde animatörler ile, yeni gelen gurubu karşılıyoruz... Animatörlerden birisi otobüsten inen kadınlardan birini görünce, “Aaa bu kadın geçen ay da buradaydı, yine mi geldi?” diye hayretle sorunca, ister istemez biz de kadını gözlerimizle takip etmeğe başladık.
Kadın valizini resepsiyonun önüne bırakır bırakmaz mutfağa doğru koştu. Öğle yemeği servisi yapılıyordu ve ızgaranın önü bir hayli kalabalıktı. Aşçı Hamza sıcak güneş yetmiyormuş gibi bir de ateşin önünde terden sırılsıklam olmuş bir halde etleri çevirmeğe çalışıyordu ki,
“Hamzaaaa” diye bir ses ile irkildi.
Az önce otobüsten inen Rus kadın koşarak Aşçı Hamza’nın boynuna sarıldı, öpmeğe başladı...
Hamza mahçup oldu, kuyrukta bekleyenler gülüştü...
Hamza sıcaktan mı, yoksa öpücüklerden mi kızardı anlayamadık….
Ama Rus misafirimiz Hamza’nın hasretine daha fazla dayanamamış ki, bir ay sonra tekrar ziyarete geldi.
……..
Sezonun son gurubunu yolcu edip, tesisteki eşyalarımızı toplayıp çalışanlarla vedalaşmak üzereyken, 8-10 tane personel etrafımızı çevirerek bir sonraki yıl yine bu tesise grup getirip getirmeyeceğimizi sordular.
“Belli değil, bakalım” falan gibi şeyler söyledik. “Niye soruyorsunuz?” diye sorduk…
Aralarından birisi atıldı,
“Bizde seneye tekrar burada çalışıp çalışmayacağımıza karar vereceğiz de” dedi.
“Eee biz gelirsek çalışacak mısınız?” diye sordum,
Hepsi birden güldü.
“Abi o zaman hiç para vermeseler bile çalışırız burada” dediler.
Ne yaparsın, Yurdum insanı işte…
Реклама