VIDEO// Trump ve Yeltsin arasındaki şaşırtan benzerlikler
Trump, Boris Yeltsin'in yeni versiyonu mu? Sadece saçları ya da genel fiziki görünüşleriyle ilgili bir soru değil bu. Pek çok maddede bu dikkat çekici benzerlikler konuşuluyor. Gazeta.ru’nun siyasi yorumcusu Vitaliy Ryumşin, Donald Trump ile Boris Yeltsin arasındaki şaşırtıcı paralellikleri ele aldığı makalesinde, sosyal medyada yayılan absürt bir memden hareketle iki liderin kriz dönemlerinde sergilediği davranışların neden aynı etkiyi yarattığını değerlendirdi.
Ryumşin, önce memde geçen hayali diyaloğu özetliyor. Trump’ın sorduğu “Neden herkes beni sen sanıyor?” sorusuna Yeltsin’in “Sen zaten biliyorsun” yanıtını verdiğini, ardından ikilinin “Biz aynı kişiyiz” sonucuna vardığını belirtiyor. Yazara göre bu mizah, aslında kamuoyunun iki lider arasında sezgisel bir benzerlik kurduğunu gösteriyor.
Ryumşin, Trump’ın Japonya’da askerlerin önünde Y.M.C.A eşliğinde yaptığı dans ile Yeltsin’in 1996 seçim kampanyasında ekonomik kriz ortasında sahneye çıkmasının hem koreografi hem de bağlam bakımından dikkat çekici bir benzerlik oluşturduğunu söylüyor. Makaleye göre Batılı uzmanlar da bu benzetmelere ilgi duymaya başladı. Yazar, The Independent’ta yer alan görüşleri aktararak her iki liderin “derin biçimde tartışmalı figürler olduklarını, radikal değişim vaadiyle iktidara gelip zamanla en zengin kesimlerin çıkarlarına hizmet eden bir çizgiye yöneldiklerini” hatırlatıyor. Ayrıca her iki liderin en yakın danışmanlarının kendi kızları olduğuna dikkat çekiyor.
Makale, Trump’ın ikinci başkanlık döneminde bu paralelliklerin kaybolmadığını, aksine yeni bir boyut kazandığını savunuyor. Ryumşin, Washington’da oluşan yeni güç çevresini “oligarşik ve kleptokratik bir klik” olarak tanımlayan değerlendirmelere işaret ediyor. Bazı Amerikan yorumcuların Elon Musk’ı ABD’nin “Berezovski benzeri” bir figürü olarak anmaya başlamasının da bu karşılaştırmaları güçlendirdiğini belirtiyor. Yazar, dış politika alanında da benzerlikler olduğunu vurguluyor. Trump’ın müttefikleri “ABD’nin sırtından geçinen ülkeler” olarak gördüğünü, bunun Yeltsin’in Sovyet sonrası dönemde “gereksiz yükleri kesme” anlayışıyla örtüştüğünü ifade ediyor.
Ryumşin, benzerliklerin en çarpıcı olanının iki liderin siyasi sahneye çıkış tarihlerinde saklı olduğunu anlatıyor. Yeltsin’in 1987 sonbaharında yaptığı çıkışın ertesi gününde Trump’ın New Hampshire’da ilk siyasi hamlesini gerçekleştirdiğini hatırlatan yazar, bu zamanlamayı “neredeyse mistik bir tesadüf” olarak nitelendiriyor. Ancak hemen ardından şu uyarıyı yapıyor: Tarihsel paralelliklere ihtiyatla yaklaşmak gerekir, çünkü Trump ile Yeltsin’in siyasi kişilikleri birbirinden oldukça farklıdır.
Ryumşin, yazısını bu benzerliklerin aslında iki ülkenin yaşadığı tarihsel bunalımların ürünü olduğunu söyleyerek sonlandırıyor. ABD’nin 2020’lerde, Sovyetler Birliği’nin ise 1980’lerin sonunda aşırı yüklenmiş bir süper güç sendromuyla karşı karşıya kaldığını belirten yazar, iki liderde görülen sert ve kaotik siyasi üslubun “hem sorunlara verilen bir tepki hem de bu sorunların kendisinin bir belirtisi” olduğunu ifade ediyor. Makale, Trump ve Yeltsin karşılaştırmasının basit bir benzetmeden ziyade büyük ölçekli siyasi dönüşümlerin nasıl benzer lider tipleri ürettiğini gösteren anlamlı bir örnek olduğunu vurgulayarak tamamlanıyor.
Diğer yandan Rus ve ABD basınında altı çizilen noktalarla iki lider arasındaki benzerlikler şöyle özetleniyor:
-
Kriz dönemlerinde sahneye çıkışları
Her iki lider de ülkelerinin ciddi ekonomik ve siyasi çalkantılar yaşadığı dönemlerde öne çıktı. Kitleleri “radikal değişim” vaadiyle mobilize ettiler.
-
Popülist ve kişisel karizma merkezli siyaset
Her ikisi de güçlü kişisel imaj, doğrudan hitap ve popülist söylemlerle geniş destek tabanı oluşturdu.
-
Şovmenlik ve performans siyaseti
İkisi de kamuoyu önünde beklenmedik davranışlar sergilemeleriyle bilinir. Trump’ın Y.M.C.A dansı ve Yeltsin’in 1996 kampanyasındaki neşeli performansları ikoniktir.
-
Kriz anında eğlence görüntüleriyle eleştirilmeleri
Hem Trump hem Yeltsin, ülkeleri zor durumdayken “eğleniyormuş” gibi görünmeleri nedeniyle tepki çekti.
-
Radikal değişim vaat ederken statükoyla uyumlanma
Her ikisi de “çürümüş sistemi yıkma” söylemiyle geldi ancak zamanla en zengin kesimlerin çıkarlarına hizmet ettiği yönünde eleştirildi.
-
Aile üyelerini üst düzey danışman olarak konumlandırma
Yeltsin için Tatyana Yumaşeva, Trump için Ivanka Trump kilit isimlerdi.
-
Oligarklarla yakın ilişki iddiaları
Yeltsin dönemi oligark etkisi tartışmalıydı. Trump döneminde de büyük iş insanları ve milyarderlerin iktidar çevresine ağırlık koyduğu öne sürüldü.
-
Sistem içi elitlerle çatışma
Yeltsin Parti elitine, Trump ise Washington’ın geleneksel kurumlarına meydan okuyan bir profil çizdi.
-
Merkezî otoriteyi zorlayan yönetim tarzı
Her iki lider de yönetimde kişisel kararları ve çevresinin dar bir danışman grubunu öne çıkarmasıyla bilindi.
-
Müttefikler ve yük paylaşımı konusunda agresif tutum
Yeltsin “Rusya’yı taşıyan gereksiz yüklerden kurtulma”, Trump ise “ABD’nin sırtından geçinen müttefikleri hizaya getirme” söylemlerini sık kullandı.
-
Siyasi sahneye çıkış zamanlamasında ilginç tesadüf
Yeltsin’in 21 Ekim 1987’deki çıkışı ile Trump’ın 22 Ekim 1987’de ilk siyasi hamlesini yapması analistlerce dikkat çekici bir benzerlik olarak not ediliyor.
-
Toplumu kutuplaştıran figür olmaları
Her ikisi de toplumda derin ayrışmalar yaratan politikacılar olarak tarihe geçti.

Реклама