Riyad’da yapılan Ukrayna krizine dair barış müzakerelerinde, Rusya tarafı Avrupa Birliği’nin uyguladığı bazı yaptırımların kaldırılmasını bir önkoşul olarak öne sürdü. Özellikle Karadeniz'de tahıl koridorunun yeniden devreye alınması için, Rusya Tarım Bankası’nın SWIFT sistemine yeniden bağlanması, tarım ürünleri ihracatçılarına yönelik yaptırımların kaldırılması ve tarım makinelerinin ithalatına yönelik engellerin kalkması talep edildi. Rus uzmanlar, bu girişimi, Batı'nın yaptırımlarını esnetmesi için taktiksel bir hamle olarak yorumluyor.
Ancak Avrupa Birliği, Moskova’nın bu taleplerine sıcak yaklaşmıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer, yaptırımların kaldırılması için doğru zamanın henüz gelmediğini net bir şekilde ifade etti. Üstelik SWIFT’e dönüş gibi adımlar için yalnızca ABD’nin onayı yetmiyor; kararların Avrupa Parlamentosu ve Belçika makamlarınca da onaylanması gerekiyor. AB'de kararların oybirliğiyle alınması, yaptırımların kaldırılmasını daha da karmaşık hale getiriyor.
Rus ekonomisi açısından en hassas noktalar ise Avrupa ile olan ticari bağların kopması. 2021’de 250 milyar euroyu aşan AB-Rusya ticaret hacmi, 2023 itibarıyla 89 milyar euroya kadar geriledi. Gazprom’un Avrupa pazarından dışlanmasıyla enerji gelirleri önemli ölçüde düştü. Uzmanlar, SWIFT sistemine dönüş, Rus petrol filosuna yönelik yasakların kaldırılması ve tarım ürünlerinin taşınmasına dair kısıtlamaların son bulmasını Moskova’nın en öncelikli talepleri arasında gösteriyor.
Noviye İzvestiya'nın haber analizine göre Rusya, Avrupa’yı yalnızca siyasi değil ekonomik olarak da yeniden kazanmak istiyor. BRICS ülkeleriyle kurulan alternatif ödeme sistemleri beklendiği kadar sonuç vermedi. Çin pazarı ise kapasite olarak büyük olsa da pazarlık gücü sınırlı. Batılı şirketlerin Rusya'ya dönme isteği olsa da bu, ihracat sorununu tek başına çözmeye yetmiyor. Moskova açısından, kalıcı ekonomik toparlanmanın anahtarı hâlâ Avrupa pazarlarında yatıyor.