Rusya'da stresin niteliği değişti: Düşük yoğunluklu ve sürekli
Son yıllarda Rusya’da çalışanların yaşadığı stres biçim değiştirdi: Keskin ve geçici dalgalanmalar yerini sürekli ve düşük yoğunluklu bir baskıya bıraktı. Alter psikoterapi servisi ile iş arama platformu hh.ru’nun ortak araştırmasına göre, kendini “çok stresli” hissedenlerin oranı 2023’teki yüzde 36’dan 2025’te yüzde 45’e çıktı. Her ne kadar günlük haberlerin yarattığı stres etkisi azalmış görünse de, çalışanların üçte biri iş yerindeki stresi sürekli yaşadığını belirtiyor. Artık krizlerden çok kalıcı iş yükü, yönetimle ilişkiler ve çalışma temposu gibi yapısal sorunlar öne çıkıyor.
Forbes dergisinin Rusça edisyonu tarafından aktarılan araştırma, özellikle insan kaynakları, sağlık, hukuk ve iletişim gibi yoğun tempolu meslek gruplarında stres seviyesinin daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin, insan kaynakları alanında çalışanların yüzde 54’ü sürekli stres altında olduklarını ifade ediyor. Personel eksikliği ve artan iş yükü, bireysel çalışanlara iki kişinin sorumluluğunu yüklemeye başladı. Bu da yalnızca bireysel değil, aynı zamanda kurumsal düzeyde tükenmişliği tetikliyor. Anketlere göre, çalışanların yüzde 62’si kronik stresi “normal” saymıyor, buna rağmen şirketlerin yalnızca yüzde 19’u psikolojik destek sunuyor.
Tükenmişliğin iş değiştirme eğilimini artırdığı da görülüyor. Çalışanların yüzde 47’si en az bir kez stres nedeniyle işten ayrıldığını belirtirken, işverenlerin yüzde 99’u da bu nedenle personel kaybı yaşadıklarını kabul ediyor. 2021’e kıyasla beş kat artan bu türden işten ayrılmalar en çok satış uzmanları arasında görülüyor. Stresle baş edemeyenler yalnızca ayrılmakla kalmıyor, aynı zamanda daha iyi maaş, daha az yük beklentisiyle aktif olarak iş aramaya başlıyor. Reel ücretlerdeki yüzde 9’luk artış, bu eğilimi daha da besliyor.
Stresle baş etme yöntemleri ise giderek sağlıksız hale gelmekte. Uyku ve dost sohbetleri hâlâ en çok başvurulan yöntemler arasında olsa da, stresle mücadelede spor gerilerken sigara ve abur cubura yönelim artıyor. Sigara kullanımı bir yılda yüzde 14’ten 21’e, stres yeme davranışı da yüzde 24’e yükselmiş durumda. Uzmanlar bu eğilimi “hızlı ama yüzeysel çözüm arayışı” olarak değerlendiriyor. Kurumsal düzeyde bakıldığında ise bu durumun daha fazla iş gücü kaybı, üretkenlik düşüşü ve uzun süreli izin taleplerine yol açacağı öngörülüyor.
Ancak şirketlerin önemli bir kısmı bu sorunla yüzleşmeye hâlâ hazır değil. Psikolojik destek sağlayan şirket oranı düşerken, işverenlerin yüzde 81’i böyle bir desteği ya gereksiz buluyor ya da maliyetli olduğu gerekçesiyle reddediyor. Çalışanların büyük kısmı da ruhsal sorunlarını yöneticileriyle paylaşmaktan kaçınıyor, çünkü ya anlaşılmayacaklarını ya da profesyonelliklerinin sorgulanacağını düşünüyorlar. Uzmanlara göre, bu kültürel bariyerler aşılamadığı sürece, iş yerindeki stres yalnızca bireysel bir sorun değil, ekonomik ve sosyal bir risk olmaya devam edecek.
29.3.2025

Реклама