şeremetyevo 2 ayrılıkları...
Oysa Havaalanından gözleri nemli şehre gerisin geri dönmek zorunda kalan genç kadınların kalpleri daha ne kadar bu ağır işçiliğe devam edecektir bilinmez. Bugün Sheremtyevo 2 havaalanında çok sık karşılaşılan bir sahneye sizinle paylaşacağım...
Nijni’den gece bindiğim tren Kazan istasyonuna yanaştığında saat 08.00’i gösteriyordu. THY ıstanbul 13.40 uçağının kalkmasına daha çok vakit vardı ama sabah ayazında elimde valizle Moskova caddelerinde aylak aylak dolaşmamak için kendimi hemen Komsomolskaya metrosuna atıp Soviyelovsky istasyonuna hareket ettim. Oradan da hızlı tren ile şeremetyevo 2 havaalanına geçtiğimde önümde daha harcayacak 4 saate yakın vaktim vardı.
ıstasyondan Havaalanına giden geçitte yer alan tenha kafelerden birinde oturup sıcak bir kahve ile midemi biraz ısıttıktan sonra bir koltuğa oturup kitap okuyarak kontuarın açılmasını beklerim diye düşündüm .
Birbirine sarılmış vaziyette hareketsiz duran bir çiftin hemen yanında boş duran bir koltuğa geçip oturdum ve kitabımı açıp okumaya başladım. Birkaç sayfa okuduktan sonra bir ara başımı kaldırdığımda aynı çiftin hala kıpırdamadan birbirlerine sarılmış olarak durduklarını gördüm. Kimbilir ben gelmeden daha ne kadar zaman önce de bu vaziyette duruyorlardı. Oturduğum yerden 2-3 metre ötedeydiler, şeytan dürttü defterimi çıkartıp onların davranışlarını not almaya başladım, bu arada saatime bakmayı da ihmal etmedim. ....
Kız, hafif kumral, uzun boylu, dalgalı saçlı ve 20’li yaşlarda. Erkek ise yabancı olduğu her halinden belli, kısa boylu, 40’lı yaşlarda, şakakları hafif kırlaşmış, gözlüklü biriydi. Erkeğin üzerinde siyah Kaşmir ceket, altında pahalı bir jean pantalon, ve siyah bir triko kazak, kızda ise gri bermuda kumaş pantalon, beyaz bluz, kendinden kemerli gri ceket ile kahverengi yüksek ökçeli cizmesi ve ayaklarının hemen yanında duran aynı renk çantası vardı. Dalgali saçlarının altından kulaklarındaki iri halka küpeler sallanıyordu. Kız çizmelerini çıkartsa boyu erkekle eşit olacaktı oysa şimdi bu durumda erkek kızın yanında kısacık kalıyordu.
Hareketsiz olarak birbirlerinin boyunlarına sarılı bir vaziyette dururken, erkek elindeki paltosunu yerde yanında duran valizinin üzerine koymak için kızdan ayrıldı, sonra tekrar birbirlerine sarıldılar, öpüşmeye başladılar. Kızın yüzündeki hüzün ve öpüşürken gözlerini sıkı sıkı kapatması yabancı adamı çok sevdiğini gösteriyordu. Adam kızın ayaklarını yerden keserek kucaklayıp kaldırdı, birşeyler söyledi. Kızı güldürmeğe çalışıyordu belli ki, kız adamın söylediklerini hafif bir tebessümle geçiştirip tekrar eski hüzünlü haline büründü.
Kız ellerini erkeğin ceketinin içinden onun beline doladı. Erkek ise kızın kollarının dışından onu sımsıkı sardı, galiba ayrılık vakti yaklaşmıştı. Erkek kızdan ayrıldı, hafifçe eğilip kontuarın açılıp açılmadığını kontrol etti, ellerini pantalonunun ceplerine sokup ileri geri sallanmaya başladı. Kızın suratı iyice asılmaya başladı, gözleri buğulandı, Erkek tekrar kızı öpmeğe başladı, elleriyle kızın gözyaşlarını silerken kulağına birşeyler söyledi, Kız ellerini erkeğin omuzuna koyup, başını eğerek alınlarını birleştirdi. Erkek yine birşeyler söyledi, kız gülmeğe başladı. Erkek bir eliyle çenesindeki mafisto sakalı ile oynamağa başladı, Galiba bu melankolik durumdan biraz sıkılmıştı, gözlüğünü çıkartıp kazağının eteği ile silmeğe çalışırken kız onun başını okşamaya başladı, tekrar gözlüğünü takıp kızın yüzüne düşen saçlarını düzeltti ve boynuna sarılıp yanağından uzun uzun öptü, sonra her iki eller birleşti, birbirlerine gülerek baktılar. Kız kollarını kendi göğsünde birleştirdi, Erkek bir eli kendi cebinde öteki eliyle kızın beline sarılıp takrar öptü, bir süre bakıştılar. Kızın ağzında dökülen “ Ladna Payedu” (peki gidiyorum) sözü ile bir kez daha uzun uzun öpüştüler.Genç kız Ya uykusuzluktan ya da çok ağlamaktan şişip kızarmış gözlerini kapattı, Erkeğin boynuna sarıldı öylece kaldı.....
Kız bir adım geri atıp, parmağını erkeğin yüzüne sallayarak tehditkar ve gülümseyerek birşeyler söyledi, “Sakın oralarda yaramazlık yapıp beni üzme” der gibiydi, bir türlü birbirlerinde ayrılamıyorlardı, her iki eller tekrar kenetlenmiş vaziyette birbirlerinin gözlerinin içine uzun uzun baktılar.
Ben sıkılmaya başlamıştım. “THY kontuarı açılacak ve bu ayrılık sahnesinin sonunu görmeden oturduğum yerden kalkmak zorunda kalacağım” diye endişelenirken kız eğilip yerdeki çantasını aldı, erkek de valizinin üzerindeki paltosunu, tekrar öpüştüler. Aklıma Macit Bey’in küçük oğlu Erim’in geçen yaz Moskova ziyaretinde söyledikleri geldi. Erim Moskova sokaklarında ve metrolarda öpüşen Rusları görünce çok garipsemiş ve babasına “Ya Baba bu Ruslar çok öpüşken bir millet galiba” demişti, Evet özellikle Rus kadınları çok öpüşken galiba...
Yerde bir valiz ve yanında siyah bir naylon poşet duruyordu, Kız parmaklarının ucuyla erkeğin dudaklarına hafifçe dokundu buğulu gözlerle birşeyler söyledi, yerdeki naylon poşeti aldı, bir kez daha öpüştüler, sarıldılar. Kolları birbirlerinin boynunda öylece kaldılar. Erkek ani bir hareketle valize yöneldi, bir elinde paltosu, diğerinde çek çek valizi ile ayrıldılar. Kız arkasına bakmadan terminalin kapısına doğru yürümeğe başladı. Artık o Yüreğinde ağır bir yük ile anılarının geçtiği sokaklara dönüyordu... Erkek Yesil Gümrük kapısına doğru giderken, ben de bu satırları yazmayı bırakıp saatime baktım, Not tutmaya başlayalı tam 40 dakika olmuştu.
5.5.2009
Реклама