Rus ekonomisinin 25 yılı: İstikrar ve kaçırılan fırsatlar
Son çeyrek yüzyıl, Rusya ekonomisi için köklü dönüşümlerin, sert krizlerin ve uzun süreli arayışların iç içe geçtiği bir dönem oldu. 2000’li yılların başında yaşanan makroekonomik istikrar ve piyasa ekonomisine geçiş, birçok uzmana göre bu dönemin en önemli kazanımıydı. Özel sektörün güçlenmesi, bankacılık sisteminin modernleşmesi ve mali disiplinin sağlanması, Rusya’nın 1990’ların kronik kriz ortamından çıkmasını sağladı.
Forbes dergisinin Rusça edisyonuna konuşan ekonomistler, özellikle finansal altyapının güçlenmesini ve bankacılık sektörünün hizmet kalitesini öne çıkardı. Enflasyon hedeflemesine geçilmesi, bütçe kuralları ve rezerv fonlarının oluşturulması, ekonominin dış şoklara karşı dayanıklılığını artırdı. Aynı dönemde gelirler ve yaşam standartları yükseldi, büyük şehirler, özellikle Moskova, küresel ölçekte rekabet edebilir bir yaşam kalitesine ulaştı. Tarım ve bilişim teknolojileri gibi bazı sektörlerde de dikkat çekici başarı hikâyeleri ortaya çıktı.
Ancak bu kazanımların yanında yapısal sorunlar büyük ölçüde çözülemedi. Uzmanlara göre en temel sorun, zayıf kurumlar ve hukukun üstünlüğü alanındaki eksiklikler. Mülkiyet haklarının yeterince korunamaması, yargı sistemine duyulan sınırlı güven ve yaygın devlet müdahalesi, uzun vadeli yatırımların önünde engel oluşturdu. Buna ek olarak, sanayide teknolojik dönüşüm sağlanamadı ve ekonomi büyük ölçüde hammadde ihracatına bağımlı kalmaya devam etti.
Demografik tablo da ekonominin önündeki önemli risklerden biri olarak öne çıkıyor. Nüfus artışının durması, genç nüfus oranının azalması ve nitelikli iş gücünün yurt dışına göçü, büyüme potansiyelini sınırlıyor. Uzmanlar, bu sürecin yalnızca sosyal değil, aynı zamanda doğrudan ekonomik bir tehdit haline geldiği fikrinde.
2014 sonrası yaptırımlar, pandemi ve 2022’de yaşanan kırılma, Rusya ekonomisini yeni bir yapısal dönüşüme zorladı. Ancak birçok ekonomiste göre bu dönüşüm, sürdürülebilir ve yüksek verimlilik sağlayan yeni büyüme motorları yaratmakta yetersiz kalıyor. Son yıllarda büyüme büyük ölçüde tüketim ve kamu harcamalarına dayandı, bu modelin ise uzun süre devam edemeyeceği görüşü hakim.
2026’ya yaklaşırken en büyük riskler arasında yüksek faiz ortamı, artan borç yükü ve yatırım iştahındaki zayıflama var. İş dünyası için belirsizlik, büyümeden çok “ayakta kalma” stratejilerini öne çıkarıyor. Uzmanlar, ekonominin ya durgunluk ya da çok düşük büyüme patikasına girebileceği, bunun da iflasları ve yeniden yapılanmaları beraberinde getirebileceği kanısında.
Genel tabloya bakıldığında, Rusya ekonomisi son 25 yılda krizlerle baş etmeyi öğrendi ancak gelişmiş bir ekonomi olma hedefini yakalayamadı. Önümüzdeki dönemin temel sorusu ise net: Daha fazla devlet müdahalesi ve seferberlik mi, yoksa kurallara dayalı, yenilikçi ve verimlilik odaklı bir büyüme modeli mi? 2026 yılı, bu soruya verilecek yanıt açısından kritik bir eşik olacak.
31.12.2025

Реклама