"Günümüzün Bakü'sü: Arabesk mimarili kentte gençlik hala Rusya hayranı"
Geçtiğimiz ay, 20 yıl aradan sonra tekrar Bakü?ye gittim, Azerbaycan?ı üçüncü kez ziyaret ediyordum, ilki 1989'da SSCB zamanıydı. O dönemler yabancıların ender ziyaret ettiği bir bölgeydi. Bakü Neft'i ve Gence?de yeni kurulmaya başlanan dev bir otomobil fabrikasına resmi ziyarette bulunmuştuk. Gence, o zamanki adıyla Kirovabad, 300 bin nüfuslu küçük bir şehirdi. Yatırımı hiçbir şekilde rasyonel olmayan bu tesis niçin böyle bir bölgede kurulur aklımız almadı. Ne pazara yakınlığı vardı, ne ham madde kaynağına yakındı, ne teknolojik bir altyapı vardı, ne de bu bölgede bol ve ucuz işçilik vardı. Bütün bu olumsuzluklara karşın bu bölgede böylesine dev bir tesisin kurulmasında kimlerin çıkarları olurdu onu iyice irdelemek gerekirdi.
Gence?de yaşadığım ve dönemin Komünist Partisi yöneticilerine güzel bir örnek teşkil edecek küçük bir anımı sizlerle paylaşayım. Mihail Gorbaçov?un Perestroyka ve Glastnost politikası nedeniyle SSCB?deki pek çok yatırım gibi bu tesis ve makine montajı da yarım kalmıştı. Merkezi bütçeden bir şey gelmeyeceğini anlayan Azeri yöneticiler bizim heyete bu tesisi gezdirip görüşlerimizi almak istediler. Temsilcisi olduğum şirket uluslararası dev bir otomotiv gurubuna bağlı ve petrol işi de yapan bir finans kuruluşuydu. Heyette bulunanlardan biri de otomotiv kökenliydi. Ziyaretimiz yarı resmi bir havada olduğu için Gence?de verilen öğle yemeğine bölgedeki Komünist Parti başkanı da katıldı. Yemek esnasında SSCB içki sofralarının bir geleneği olan Tamada görevi parti başkanına verildi. O da ilk kadehini kaldırdı ve yaptığı konuşmada önce bu yatırımın, bölgesi için çok önemli olduğunu vurguladı, peşine de bu yatırıma kendisinin de çok inandığını ve bu nedenle kalkıp ?bizimle dahi bu yemeğe katıldığını" söyledi.
Bakü?ye ikinci gidişim 1992 yılındaydı ve ilk Türk ihraç ürünleri sergisine katılmak içindi. O zamanlar da Ermenistan-Azerbaycan arasında Karabağ meselesi vardı ve Rus Tankları Bakü?de ağır bir katliam yapmıştı. Orada tanıdığım Azerilerin tamamı haklı olarak Ruslardan nefret ediyordu. Bölgede yaşayan Ermeni ve Ruslar ülkeyi bir an önce terk etme telaşındaydılar. O dönemde gördüğüm Bakü, Eski Şehir ile Stalin dönemi yapılarına sahip taş binalardan oluşuyordu. Şehir özellikle de Hükümet Konağının bulunduğu Azadlık Meydanı ile geniş bir açık alana sahipti.
Gelelim bu kez gördüğüm Bakü?ye! Haziranda Dubai?deydim. İlk kez gitmiştim ve şimdiye kadar gördüğüm en kimliksiz ve suni şehirdi diyebilirim. Belki zenginlik ve para ile pek çok şey yapılabilir ama bir şehre ruh ve kimlik kazandırılamıyor. Şehirler kimliklerini zaman içinde, kültürleri ile oluşturuyor. 20 yıl sonra gördüğüm Bakü de, az da olsa Dubai havası ve özentisi var gibiydi. Oysa Bakü kendi kimliğine sahip olabilecek bir şehirdi. Eski Şehir -Old Town- Bakü?nün gerçek kimliğinin temellerini taşıyordu. Onun devamını sağlamak Bakü?ye belki de turizm anlamında da yeni bir zenginlik kazandırabilirdi.
Şehirlerin büyümeleri kaçınılmaz olduğu zamanlar vardır ama bu büyümeyi düzenleyecek gerçek şehir planlamacılarınız yoksa ortaya Bakü gibi Arabesk karışık bir şehir yapısı çıkar. Oysa Amerika?yı yeniden keşfetmenin anlamı yok ki. Ya İtalya?nın birçok şehrinde olduğu gibi tarih ile modernliği birbirine uydurur yeni yapılarda projelerin çevreye uygun olmasını sağlarsınız ya da Paris?teki "La Défense" gibi, bir bölgeyi ayırır yeni modern binalarınızı oraya kurarsınız. Görünen o ki Bakü bu fırsatı kaçırmak üzere.
Dikkatimi çeken bir diğer konu da Azeri gençlerin Rusçaya olan aşırı ilgileriydi. Daha üzerinden 20 yıl geçmeden, Rusların kendilerinden nefret eden bir millete dillerini tekrar sevdirebilmeleri ve tekrar burada yerleşebilmeleri gerçekten takdir edilecek bir durum. SSCB zamanında yaygın olarak uyguladıkları kültür emperyalizminin tecrübeleri burada işe yaramış gibi gözüküyor. Boş vaktimizin olduğu bir gece Azerice film seyretmek için gittiğimiz bir Hollywood filmi Rusça seslendirilmişti üstelik Azerice altyazı olmadan gösteriliyordu. Sinemalar gençlerin çok rağbet ettikleri eğlence noktalarından biridir. Koca Bakü?de Azeri dilinde bir film seyredememek de düşündürücü. Bakü?ye gidip de Hazar kıyılarını görmeden ve büyük usta Nazım?ı hatırlamadan dönmek olur mu hiç. Biz de öyle yaptık, Hazar?da denize girip Nazım Hikmet?i andık?
BAHRİ HAZER
Ufuklardan ufuklara ordu ordu köpüklü mor dalgalar koşuyordu;
Hazer rüzgârların dilini konuşuyor balam, konuşup coşuyordu!
Kim demiş 'çört vazmi!'
Hazer ölü bir göle benzer!
Uçsuz bucaksız başı boş tuzlu bir sudur Hazer!
Hazerde dost gezer, e.....y!.. düşman gezer!
?????..
?????..
Ne çıkar kudurtsun karayel suları,
Hazerde doğanın Hazerdir mezarı!
(1928)
Реклама