Rusya'dan Türkiye'ye: Üniversite şart değil, "meslek eğitimi" de var...
MESLEK EğıTıMı...
Temmuz 2009 Türkiyesi’nin gündeminde meslek lislerine üniveriste giriş sınavlarında uygulanan katsayının kaldırılması vardı. Konunun politik demogojisine girmek istemiyorum ama bilinen bir gerçek var ki o da Türkiye’deki işletmelerin en büyük sıkıntılarından birisi de eğitimli ara eleman bulunamamasıdır. ış hayatında öyle bazı işler vardır ki üniversite mezunlarını o işler için istihdam etme lüksü yoktur. Örneğin hazır giyim konfeksiyon işinde makinacı veya overlokcunun üniversite mezunu olmasını bekleyemezsiniz ama bu işler için alınacak elemanın biraz eğitimli olmalarını istersiniz. O nedenle az çok bu konularda eğitim almiş gençler yani meslek liseleri mezunları bu tür işler için tercih edilmektedir.
Geçtiğimiz yıl Koç Grubu “Meslek Lisesi-Memleket Meselesi “ diye bir projeye imza attı. Günümüz bilinçli tüketicisi artik sadece satın alacağı ürünün kalitesi ile veya fiyatı ile ilgilenmiyor, o ürünü yapan firmanın ne tür sosyal sorumluluklar aldığına da bakıyor. Firmalar da ürünlerin homojenleştiği bir dünyada farklılıklarını yer aldıkları sosyal sorumluluk projeleri ile ortaya koymaya çalışıyorlar. Tekfen-Tema işbirliği, Borusan ve bazı bankaların bünyelerinde finanse ettikleri senfoni gurupları, Efes Pilsen’in her yıl düzenlediği gençlik festivalleri, Türkcell’in etkinlikleri v.s bu projelerin güzel örneklerinden bazılarıdır. Koç Grubu da sosyal sorumluluk projeleri kapsamında çok güzel bir çalışma başlatmış oldu.
Birkaç yıl önce gönüllü olarak görev aldığım bir meslek kuruluşunda , yönetimdeki arkadaşlarımla birlikte sektörümüze eğitimli işçiler yetiştirmek üzere biz de bir meslek lisesi açma girişiminde bulunmuştuk. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliğine girerek onların elinde bulunan eski döküntü binalardan birini alıp, okul olması için gerekli tadilatları yapmış, içini de bakanlığın tek tip projelerine uygun olarak tefriş ettikten sonra mesleğimizle ilgili küçük ama modern bir de atölye kurarak 4 yıllık meslek lisesini devreye koymuştuk. Milli Eğitimin atadığı öğretmenlere gerekli oryantasyon için sektörde eğitim vermiş, ayrıca meslekten emekli olmuş bir arkadaşımızı da tam zamanlı olarak okulda pratik eğitimden sorumlu hoca olarak istihdam etmiştik.
Milli eğitim bakanliği ile birlikte hazırladığımız ders programlarında - ilk yıl; düz liseler gibi genel eğitim, -ikinci yıl; teorik mesleki eğitimi, -üçüncü yıl; atölye çalışmaları eğitimi verildikten sonra -son yılı da sektördeki firmalarda staj yaparak tamamliyorlar. Okulumuz mezunlarının büyük bir çoğunluğu staj yaptıkları fabrikalarda çalışmaya devam ettiler...
Bütün bunları niçin yazdım biliyor musunuz?
Rusya’da bizim işyerimizin bulunduğu 40 bin nüfuslu Bagarodsk şehrinde bir deri teknik okulu varmış. Geçen ay randevu alıp gidip okul müdürü ile tanıştım. Okul yaklaşık 120 yıl önce, 1890 yılında Çar II. Nikolay zamanında yüksek okul olarak kurulmuş. Bütün Rusya’ya deri teknisyeni yetiştirip yolluyorlarmış. Büyük devrimden sonra 1923 yılında Bagarodsk şehir ünvanını alınca deri okulu da Hafif sanayi Bakanliğına bağlı teknik eğitim veren bir okul haline gelmiş. 9.ncu sınftan itibaren öğrenci kabulüne başlamış, bu kez de SSCB deki tüm deri fabrikalari için teknik eleman yetiştirmişler, ikinci devrimde yani SSCB yıkılınca da Nijni Novogorad hükümeti okulu kendisine bağlayıp yaşatmaya çalışmış.
Okul deyip geçmeyin, küçük bir fabrika sayılır. Kullanılan malzemeler makinalar, deriler ve kimyasal malzemeler oldukca yüklü bir bütçeyi gerektiriyor. Başımızdan geçtiği için biliyorum bizim açmış olduğumuz okula Milli Eğitim Bakanlığından araç, gereç ve malzeme için mali destek gelmediği için her yıl malzeme alımı ve makinaların tamir bakımı için ciddi bir bütçe ayırıyoruz.
Deri Teknik okulu SSCB zamanında hafif sanayi bakanlığı bütçesinden geçinirken, şimdi Nijni Novogorad hükümet bütçesinden finanse edilmekteymiş.
Okula öğrenci kabulu sınav ile oluyor, önce Rusça dil sınavı, peşine matematik ve kimya sınavlarından başarılı olanlar okula kayıt olabiliyormuş. Okul öğretmenleri de buradan mezun olduktan sonra yüksek eğitimlerini tamamlayan kişilerden oluşuyor.
Rusya’nın değişik bölgelerindeki deri fabrikalarında çalışan işçileri işyerinde eğitme işini de üstlenen Bogorodsk deri teknik okulu öğretmenlerini zaman zaman başka şehirlere de eğitim için yolluyormuş. Ayrıca yakın bölgelerdeki deri işleme fabrikaları için siparış üzerine üretim yaparak okul bütcesine gelir sağlıyorlarmış. (Yıllardır Türkiye’de üniversite-sanayi işbirliğinden bahsedilir ama hiçbir yüksek okul ile meslek kuruluşunun bir araya gelip de bir projeyi ortak yürüttüklerine şahit olmadık)
Okul yaklaşık 2 dönüm bir arazide yer alıyor. Bahçesinde, idari binası, derslikleri, labaratuarı, fabrika binası ve uzak bölgelerden okumaya gelenler için hizmet vermek üzere yurt olarak da 4 katli bir bina yer alıyor.
Halen okulda 400 civarında öğrenci var ama bir zamanlar 800 öğrenci varmış. Bogorodsk Deri teknik okulu Rusya’nın bu konuda eğitim veren tek okulu. şimdilerde biraz tedirgin, zira son yıllarda deri işlemeye olan talep azalmış. Bölge hükümeti 25 kişiden az öğrencinin bulunduğu bölümleri finanse etmeyeceğini beyan edince Bagarodsk’daki deri teknik okulu yakın bir gelecekte deri eğitiminden tamamen kopup 120 yıllık geleneğin son bulacağı endişesini taşıyor. Okul idaresi çareyi ek bölümler açmakta bulmuş ve deri teknik işlemenin yanı sıra, modelcilik, muhasebe, finansman ve bilgisayar eğitimleri de vermeğe başlamışlar. Deri teknik eğitimi için başvuran öğrenci sayısı azalsa bile diğer bölümlere özellikle de finans ve modelcilik bölümleri için her geçen gün talebin de arttığını belirtiyorlar.
Umarız Türkiye’deki katsayı kararı ile sanayinin ihtiyaci olan eğitimli ara eleman istihdaminin kaynağı kurumaz. Aslında ülkemizde gençlerin hepsinin üniversite bitirerek meslek sahibi olmaları gerekmiyor. ış hayatında üniversite eğitimi olmayanlara da çok ihtiyaç vardır. Türkiyemizde ara eğitim dediğimiz düz orta eğitimden mezun olanlar ne yazık ki ellerinde hiçbir meslek bilgisi olmadığı için iş bulmakta zorlanıyorlar. Onlar da iş bulmanın yollarından biri olarak üniversite eğitimini çare olarak görüp şanslarını üniversite kapılarında deniyorlar. Sonuçta üniversite için başvuru sayısının ancak ¼’ü üniversiteye kabul ediliyor, girebilenlerin de çoğunluğu istemedikleri bölümleri seçmek zorunda kalıyorlar ve okulu bittirdiklerinde ya iş bulamıyorlar , bulsalar da sevmediği bir işte ömür çürütüp iş hayatında verimsiz oluyorlar...
12.8.2009
Реклама