ısmail Boy'dan yol hikayeleri: Moskova trenindeki kaçak yolcu
TRENDEKı KAÇAK YOLCU…
Moskova-Galiç arası 500 km’dir. Rusya’nın uçak ile gidilmeyen ender köşelerinden birisidir, zira en yakın havaalanı 300 km uzaktadır. ınsanlar genellikle Moskova’dan gece 23.00 trenine binip, ertesi sabah 07.35 de Galiç’e gelir ve dönüş için de gece 20.35 trenine binip bir sonraki sabah 06.00’da Moskova’ya varır.
Yani Galiç’te bir saatlik işiniz dahi olsa, iki gece Moskova’dan uzaklaşmak ve trende geçirmek zorundasınız,
Moskova’dan hareket esnasında pek sorun yoktur ama Galiç’ten Moskova’ya dönüşte eğer Abakan’dan gelen trene düşmüşseniz vay halinize! Zira 4 günden beri yolda olan bu trene bindiğinizde kompartımana sinen ağır kokudan burnunuzun direği kırılmazsa gidip bir KGB (Kulak Burun Boğaz) uzmanına kendinizi muayene ettirmenizde yarar vardır.
Konumuz; Galiç’e iki saatlik bir iş için gittiğimizde, Moskova’ya en az zaman kaybı ile nasıl döneriz idi.
Ortak akıl olarak çıkan sonuç, Moskova’dan gece trenle hareket edip, gündüz Galiç’te işleri bitirip, bir araba ile 220 km uzaktaki Yaroslav şehrine varıp saat 16.30 da hareket eden Moskova hızlı treni ile akşam saat 20.30 da tekrar Moskova’ya vasıl olmak idi.
Bu program bizim için çok uygun idi zira Galiç’te bütün öğleden sonramızı boşa harcayacağımıza, o zamanı yolda değerlendirip Moskova’ya bir an önce varmayı kararlaştırdık.
Büyük bir yanılgı ile, birlikte çalıştığımız Azeri arkadaşımıza ”Yaroslav-Moskova tren biletini önceden ayarlayalım mı?” diye bir soruyu yönelttik.
Halit (Azeri arkadaşımız) hızlı tren Moskova dönüş bileti konusunda öyle kesin konuştu ki, “Zaten trenler boş dönüyor, hele de hafta ortası olunca neredeyse treni komple siz kaldırmış gibi olursunuz, önceden bilet almanıza hiç gerek yok” diye bizi rahatlattı…
Hani insanın basireti bağlanır derler ya, işte öyle oldu ve biz boş bulunup onun sözüne inanıp bilet işini garantiye almadan yola koyulduk.
Birlikte yola çıktığım Macit Bey’in acemilikten bu sözlere inanması doğaldı ama benim kanımda da biraz Azerilik var, benim bu hatayı yapmayıp, Halit ne derse desin yine de biletimizi önceden ayarlayıp öyle hareket etmemiz gerekirdi diye düşünüyorum!
Neyse biz Galiç’te işlerimizi bitirip saat 16.00 gibi Yaroslav tren istasyonuna geldik, binadaki 5 adet bilet gişesinden 4 tanesinin önü ana baba günüydü, boş gişeye yanaşıp neden boş olduğunu sorduk.
“Bu gişede biletler 80 Ruble daha pahalı” dediler.
Ben de paraya kıyıp hiç o kalabalığa karışmadan biletleri almak için pasaportları uzattım. Ancak gişedeki kadın Moskova hızlı treni için kendisine ayrılan biletlerin bittiğini, sadece önü kalabalık diğer gişelerden bilet alınabileceğini söyledi.
Kalabalığa baktığımızda Halit’in kulaklarını da hafifçe çınlatmaya başladık…
Gişenin önündeki kuyruğa girdik ama o sadece göstermelik bir kuyrukmuş meğer. Zira herkes öne tarafa yanlardan kaynak yapıp gişeden biletini alıp gidiyordu. Sonunda uyanık bir Azeri-Türk çocuğu olarak sırayı bırakıp kuyruğun önüne geçtim, önümdeki adam Moskova hızlı trenine iki bilet alıp ayrıldıktan sonra ben de iki bilet istedim. Gişedeki şişman kadın yüzüme bile bakmadan, “Sadece bir tane bilet kaldı” dedi. Ben hiç umursamadan “Öyleyse birinci mevki, 2.ci mevki veya hangi mevkide varsa diğerini ondan verin” dedim. Kadın kızdı “Anlamıyor musun, bu bir taneden başka hiç yer yok, çabuk söyle alıyor musun almıyor musun?” Başka çare var mıydı ki? Hemen benim pasaportu uzatıp parayı da ödeyip bileti aldım ve hiçbir şeyden habersiz beni bekleyen Macit Bey’e durumu anlatmaya çalıştım:
“Merak etme, arada falan idare eder, gideriz” diye de teselli ettim.
Vagonun girişinde bekleyen kondüktöre yaklaşıp bir bilet ile iki kişi gitmemiz gerektiğini, ama masrafı neyse onu da ödeyeceğimizi söylediğimde ilk tepki olumsuz oldu. Ama yılmadım ve mutlaka bu trene binmemiz gerektiğini ısrar edince ,
“Hele şimdilik kenarda bekleyin” deyip yeşil ışığı yaktı.
Trenin kalkış anonsuyla biz de işareti alıp önden ikinci vagondaki yerimize gittik. Pulman vagonda iki tane boş yer bulup iliştik.
Yaroslav-Moskova treni yol boyunca Rostov, Alexander ve Sergey Posad duraklarında ikişer dakika kalıyordu.
Rostov’a kadar yarım saat hiç sorunsuz gittik, ben bir ara borcumuzu ödemek için kadına yöneldim ama o işaret edince mecburen yerime dönüp beklemeye başladım
Tren Rostov istasyonuna girince kondüktör kadın yanımıza yaklaşıp bilet kontrolü yapılacağını ve çok hızlı bir şekilde en arkadaki 10. vagona gitmemizi söyledi. Hemen koşarak ve vagonların içinden geçerek 10.vagona vardık. Bizi orada bekleyen başka bir kondüktör “Biletsiz yolcu hanginiz?” diye sorduktan sonra Macit Bey’i apar topar vagonun en arkasındaki bir kapıdan içeri soktu.
Macit Bey’in girdiği yer elektrikli trenlerin en ön ve en arka vagonlarında bulunan makinistlerin kumanda odasıydı. Dönüş yolunda olduğumuz için bu bölüm yani en arka tarafın içinde görevli kimse bulunmuyordu.
Lakin trenin o bölümünde Macit Bey’in dışında en az 15 kişi daha kaçak yolcu olarak bulunuyordu! Birkaç babuşka (babaanne), birkaç orta yaş kesiminden insan, genç kız ve erkekler vardı ama hepsi Rus, yabancı olarak tek Türk bizim Macit Bey idi.
Size biraz Macit Bey’i tanıtayım:
Coca Cola ve Efes Pilsen’in Rusya’daki yatırımlarının ilk kurucu yöneticisi ve genel müdürü idi. Halen Urban inşaatın yatırım koordinatörlüğünü ve bazı şirketlerinin yönetim kurulu üyeliğini yürütüyor. Yani bu trende kaçak yolcu diye yakalanırsa afişe olacak şahıs öyle sıradan biri değil demek istiyorum! Ama Osmanlı’da bir söz var hani “Böbürlenme padişahım, senden büyük Allah var” diye. Burası da Rusya işte, bir kondüktöre muhtaç kalırsın!…
……
Ben en arka vagonda makinist kabininin dışında elimde biletimle gayet rahat duruyorum nasıl olsa iki dakika sonra tren hareket eder Macit Bey de dışarı çıkar diye bekliyorum ama nafile. Tren hareket etmek bilmiyor. Tarifede gösterilen zamanı 30 dakika daha aştık ama tren kıpırdamıyor bile. Dışarı çıkıp pencereden Macit Bey’e bakayım diyorum ama perdeler sıkı sıkıya kapanmış, içerisi görünmüyor..
Haziran sonunda da Yeroslav çok sıcak oluyormuş. Daracık yerde Macit Bey ve 15 Rus ter kokuları içinde kaderlerini bekliyorlar. Korkudan pencereleri sıkı sıkı kapatıp içerisi görünmesin diye perdeleri de çekmişler. Gariplerim öylesine hiç seslerini çıkarmadan kurbanlık koyunlar gibi bekliyorlar.. Sanırım Macit Bey içeride kaldığı sürece, Halit'in şahsında bütün Azerilerin hatırını sormuştur…(Benim kulaklarım da bu arada çınlayıp durdu ne hikmetse!)
45 dakika sonra tren hareket etti, gecikmenin nedeni ise kaçak yolcu araştırmak falan değil karşı istikametten beklenen başka bir tren imiş meğer, ama bana sanki bu saklanma da tezgahın bir parçasıymış gibi geldi…
Hareket ettik ama kabindeki yolcuları Sergey Posad istasyonuna kadar dışarı bırakmadılar,
nihayet o istasyonda görevli kadınlardan biri girip içeridekilerden normal tarife bilet fiyatlarının % 10 eksiği ile tahsilat yapıp yolcuları çıkarttılar.
Adamlar yine insaflıymış, Parayı öderken aklıma Ali ıhsan başkanın SSCB zamanında Tiflis’den Moskova’ya yine bir Azeri’nin aklına uyarak SSCB vatandaşlarına tanınan haktan yaralanıp ucuz bilet ile yaptığı uçak seyahati geldi, onu da bir başka seferde anlatırım artık.
Macit Bey daracık kabinden çıktığında, biraz terlemiş ve kızgındı ama “Bu Rusya’da Afgan mültecileri gibi kaçak yolculuk yapmak da varmış demek” diyerek unutamayacağı bir yolculuk macerasını daha hatıraları arasına kattı…
Реклама