Soğuk bir kış günü...
Bulunduğumuz yeri Türkiye'mizin o çok gururlandığımız Akdeniz sahil yöreleri ile mukayese ederken Taylandlıların doğaya ne kadar özen gösterdiklerine, gözü asla yormayan bir yapılaşmaşile beton yığını olmaktan kaçındıklarına ve halkının yabancılara karşı göstermiş olduğu sonsuz saygıya şahit olup kıskandık ...
Bu konuya başka bir seferde yine değineceğiz sanırım .. bu yazının konusu turizm değildir...
Yerel halk ile yaptığımız sohbetlerde iklimin şaşırtıcı sıcaklığından bahsederken bir Taylandlı, "Bizim buralarda senenin 9 ayı sıcak geçer, diğer 3 ayı ise çok çok sıcak geçer," demişti...
Rusya'nın Kuzeylerinde soğuk ve uzun kış günleri için söylenen bir söz cağrışım yaptı hemen, " Buralarda senenin 9 ayı kıştır, diğer 3 ayı da yazı bekleyerek geçer" diyorlardı...
Yıllar önce soğuk bir kış günü Moskova'da şahit olduğum bir olay Rusya'da Moskova'dan çok daha soğuk yörelerde bulunmama rağmen iliklerime isleyecek kadar titretmemişti.
Sizinle bugün o olayı paylaşmak istiyorum.
Moskova'da yasayanlar Taganka Meydanını iyi bilirler,
Burası, Tiyatrosu ve ünlü bir sanatçı olan fakat Sovyet devrimini eleştiren şarkılar söylediği için öldürüldüğü rivayet olunan Vsotskiy'nin bari ile meşhurdur.
Ama ayni Taganka meydanının yakınlarında her hafta sonu kurulan ve adına "Kuş Pazarı" denilen, her türlüu evcil hayvanin satıldığı bir de pazar yeri vardı. (şimid kaldırıldı). Kuş- kedi-köpek-tavuk-ördek-fare-tavsan-yılan v.s ne bulurlarsa insanların evlerinden getirip sattıkları bir pazar yeriydi.
Burada hayvanların yanı sıra onların yiyecekleri, onlar için tasma, kayış, kafes, yem v.s şeylerin de satıldığı dolayısıyla sadece hayvan almak isteyenlerin değil ama evindeki hayvan için de bir şeyler almaya gelenlerin buluştuğu bir pazar yeriydi. Üstelik hayvan satışlarında hayvani her turlu muayeneden geçiren bir de veteriner odası bulunuyor ve hayvani satan alan vatandaş hem muayenesini, hem de nüfus kaydını o binada yenileyebiliyordu...
Bir suru hayvanin bir arada bulunduğu bir pazar yerinde kotu bir koku veya pislikle karşılaşmıyor olmak da işin ayrı bir şaşırtıcı noktası idi.
Neyse efendim biz konumuza donelim.
Soğuk bir kış günüydü, sanırım hava eksi 7-8 derece gibiydi, Muzaffer adli bir arkadaşımla onunla evini paylaşacak bir kedi satın almasına yardımcı olmak amacıyla kus pazarına gittik.
Günü verimli kullanmak ve soğukta fazla dolaşmamak için de sabahın erken bir saatinde vardık pazar yerine.
Çoğunluğu kadın olan bir sürü insan yan yana dizilmiş, kucaklarındaki veya yani başlarında bulunan kafesteki veya bir masa üstüne koydukları akvaryumdaki hayvancıkları ile oyalanıyorlardı.
Biz de Muzaffer ile bu insancıkların önlerinden geçerek satmaya çalıştıkları hayvanlara bakıyorduk.
Orta yaşlı bir kadın, hemen yani başında soğuktan iyice büzüşüp kabanının içinde kaybolan 8-10 yaşlarında bir kız çocuğu ile duruyor ve soğuktan donmasın diye kendi mantosunun koynuna sakladığı kedi yavrusunu okşuyordu.
Kadıncağızın önünde durup hayvana baktık, bembeyaz bir kedi yavrusuydu,
Muzaffer biraz hayvani sevip okşadıktan sonra ben kadına koynundaki kedinin fiyatını sordum. Aldığım cevabi omur boyu unutamayacağım:
"Kedimiz yeni doğum yaptı, bizim de maddi durumumuz tüm yavrulara bakmaya müsait değil, Ama yine de Ben bu yavruyu satmıyorum, ona iyi bakabilecek güzel yüzlü bir insan arıyorum, vermek icin" dedi.
Hava soğuktu, herkes biraz üşüyordu.
Kediyi koynunda tutan kadın da.
Onun yanındaki küçük kız çocuğu da.
Ben ki Krasnoyarsk gibi, Novosibirsk gibi, Nizhnevartoks ve Arhangelsk gibi kış aylarında eksi 40 derecelerin yaşanmasının, mevsim normallerinden sayıldığı bölgelerde kış geçirmiştim ama oralarda bile hiç bu kadar ürpermemiştim...
Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen kadının o sözleri hala kulaklarımdan gitmiyor.
Kendi ülkemde böyle bir durumda kaç insanimiz o hayvani sokağa atmadan soğukta gidip saatlerce bekleyerek kedi yavrusunu teslim edebileceği iyi yüzlü birisini arardı...
Galiba ulusların büyüklüğü sadece ekonomilerinin büyüklüğü ile gerçekleşmiyor, onları büyük yapan başka değerler de var....
Реклама