İki içki, iki kültür: "Avrupalı haz, Rus ayakta kalma peşinde"
Rus ve Avrupalıların içki kültürleri, birbirlerine iki gezegen kadar uzak. Bir yanda Paris'te bir kafede acele etmeden küçük yudumlarla kırmızı şarabının tadını çıkaran bir Avrupalı, diğer yanda votkayı tek dikişte (zalpom) içip hemen ardından turşuya, balığa ya da sıcak patatese uzanan bir Rus. Uzmanlar, bu derin farklılığın köklerinin sadece kültürel değil, aynı zamanda tarihi, fizyolojik ve iklimsel faktörlere dayandığı görüşünde.
Dzen.ru'da yayınlanan makaleye göre Avrupa'da, özellikle Fransa ve İtalya gibi Akdeniz ülkelerinde, alkollü içecekler bir sanat olmanın yanı sıra, yemek kültürünün ayrılmaz bir parçası. İtalyanlar için şarap, sofranın tuzu veya zeytinyağı kadar doğal bir tamamlayıcısı. Bu yüzden tadına vara vara, aheste aheste tüketilir. Fransızlar ise şarabı yemeğin lezzetini yüceltmek için kullanır ve sarhoş olmayı kabul edilemez bir davranış olarak görür. Kuzey Amerika ve İngiltere'de de viski, bira veya kokteyller genellikle en fazla bir avuç kuruyemiş veya kraker gibi hafif atıştırmalıklarla tüketilir. Bu kültürlerdeki temel prensip, alkolün sarhoşluk için değil, haz ve keyif için içilmesidir.
Rusya'daki zengin "zakuska" (meze) kültürünün ortaya çıkışında ise tarihsel bir zorunluluk yatar. Bu geleneğin temeli, 1552'de alkol üretimini devlet tekeline alıp ilk "çar meyhanesini" kuran Korkunç İvan'a dayanır. Savaşlar ve yönetim giderleri için gelir yaratmayı hedefleyen çar, bu meyhanelerde yiyecek satışını yasaklamıştı. Halkın evde içki yapması da yasaklandığından, meyhaneye gidenler votkayı ayakta ve mezesiz içmek zorunda kalıyorlardı. Bu da bugünkü hızlı tüketim geleneğini başlatan temel etken oldu.
Ancak Rus halkı çözümü ev sofralarında buldu. Evde içki tüketimi serbestleşince, votkanın yakıcı ve sert etkisini dengelemek amacıyla zengin bir meze kültürü doğdu. Rus mutfağının sıcak ve ağır yiyecekleri (borş, şaşlık) veya güçlü tuzlu/ekşi gıdaları (turşu, salamura, marine mantar) bu ihtiyaca cevap verdi. Mezesiz içmek hızlı sarhoşluğa neden olduğu için, sofrada ayakta kalmak ve "içip ayık kalmak" bir cesaret gösterisi olarak görülmeye başlandı. Dolayısıyla zakuska, Rus içki kültüründe sadece bir eşlikçi değil, dayanıklılığın ve sohbetin anahtarı haline geldi.
Kültürel farklılığın bir diğer önemli nedeni içki derecesi ve iklim şartları. Votka gibi yüzde 40 alkol içeren içkiler, yiyecek olmadığında hızla emilerek ani bir sarhoşluğa yol açar. Oysa yüzde 10-14 arası şarap veya yüzde 4-6 arası biralar, yavaş yudumlarla tüketilebilir ve sarhoşluk etkisi daha yumuşaktır. Ayrıca Rusya'nın sert kışları, vücudun borş, pelmeni ve tuzlu etler gibi yüksek kalorili ve yağlı yiyeceklere olan ihtiyacını artırır; bu yiyecekler de sert alkolle mükemmel bir denge oluşturur. Ilıman iklime sahip Akdeniz'de ise hafif mutfak, içkinin sertliğini "yumuşatmak" yerine, onu doğal olarak tamamlar.
Sonuç olarak, Avrupa'daki gelenek alkolü yemeğin ve keyfin bir unsuru olarak konumlandırırken, Rus geleneğinde bu, sosyal bir buluşmanın merkezi ve akşamın sonuna kadar ayakta kalma mücadelesinin bir aracıdır. Fransızlar "tadı ve hazzı" öncelerken, Ruslar "dayanıklılığı ve sohbeti" merkeze alır. Her iki yaklaşım da kendi tarihini, iklimini ve ulusal karakterini yansıtır.
5.11.2025

Реклама