31. iktidar yılı: Lukaşenko 7. seçimde de zafer ilan etti
1994'den beri ülkeyi kesintisiz tek adam olarak yöneten 70 yaşındaki Aleksandr Lukaşenko, seçimleri tahmin edildiği gibi ilk turda kazandı. Lukaşenko, 26 Ocak'ta yapılan seçimlerde oyların %86,82’sini alarak yedinci kez başkan seçildi.
Seçimde Lukaşenko dışında dört aday daha yarıştı. Liberal Demokrat Parti lideri Oleg Gaydukoviç %2,02, iş insanı ve eski milletvekili Anna Kanopatskaya %1,86, Komünist Parti Genel Sekreteri Sergey Sırankov %3,21 ve Çalışma ve Adalet Partisi Başkanı Aleksandr Hijnyak %1,74 oy aldı. Seçmenlerin %3,6’sı ise tüm adaylara karşı oy kullanmayı tercih etti.
Geçmiş seçimlerde Lukaşenko, özellikle 2020 yılında yapılan seçimler sonrasında yoğun eleştiri ve protestolarla karşılaşmıştı. O yıl Lukaşenko, oyların %80,1’ini aldığını açıklamış, ancak seçim sonuçları muhalefet tarafından reddedilmişti. Seçimlerin ardından başlayan protestolarda birçok kişi tutuklanmış ve muhalefet liderleri ya hapse atılmış ya da yurtdışına kaçmak zorunda kalmıştı. Belarus’un yeni anayasa değişikliğiyle iki dönem sınırı getirilmesine rağmen, Lukaşenko’nun bu kuralın dışında tutulduğu ve görevine devam ettiği belirtiliyor. 2024’te yapılan seçimler ve anayasa değişiklikleriyle Belarus’un siyasi sistemi daha merkezi bir hale getirildi.
Aleksandr Lukaşenko, 1994 yılında Belarus'un ilk ve tek seçilmiş devlet başkanı olarak göreve başladı ve o tarihten itibaren ülkeyi kesintisiz bir şekilde yönetiyor. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Belarus’ta siyasi istikrarı sağlama vaadiyle iktidara gelen Lukaşenko, kısa sürede gücünü pekiştirdi. Göreve geldikten sonra, ekonomik krizle mücadele etmek ve sosyalist tarzda devlet kontrolünü sürdürmek için birçok reform gerçekleştirdi. Ancak bu reformlar, ülkenin piyasa ekonomisine geçişini yavaşlattı ve Belarus'u Rusya'ya ekonomik olarak daha bağımlı hale getirdi.
Lukaşenko'nun yönetimi, otoriter politikalarıyla tanınıyor. Muhalefet üzerinde yoğun baskılar uygulanması, bağımsız medyanın susturulması ve özgürlüklerin kısıtlanması uluslararası alanda sıkça eleştiriliyor. Özellikle 2020 seçimleri sonrası yaşanan kitlesel protestolar ve bu protestoların sert şekilde bastırılması, Lukaşenko'nun rejimine yönelik tepkileri artırdı. Batı ülkeleri, bu olayların ardından Belarus'a karşı çeşitli ekonomik ve siyasi yaptırımlar uygulamaya başladı. Bu süreçte Lukaşenko, ülkesini "Avrupa'nın en güçlü lideri" olarak tanımlasa da uluslararası yalnızlık daha da derinleşti.
Lukaşenko’nun iktidarı boyunca, Belarus’un dış politikası Rusya ile yakın ilişkiler kurmak üzerine şekillendi. Ekonomik yardımlar, enerji desteği ve askeri iş birliği, Belarus’un Moskova ile ittifakını pekiştirdi. Ancak, Belarus’un egemenliğini koruma arzusuyla, Lukaşenko zaman zaman Rusya'nın artan etkisine karşı temkinli bir duruş sergiledi. Buna rağmen, 2022'de Ukrayna’daki operasyon sırasında Belarus topraklarının Rus askeri operasyonlarında lojistik bir üs olarak kullanılması, Minsk'in Moskova'ya net bağlılığını bir kez daha ortaya koydu.
Bazı kesimler onun ekonomik istikrarı sağladığını savunsa da, genç nesiller arasında rejime karşı hoşnutsuzluk büyüyor. Göç oranlarının artması ve siyasi baskılar, ülkede toplumsal huzursuzluğu artıran unsurlar arasında yer alıyor. 2022 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle başkanlık yetkileri daha da güçlendirilmiş olsa da, Lukaşenko’nun halefi konusundaki belirsizlikler ve rejimin geleceği hakkında soru işaretleri devam ediyor.
26.1.2025
Реклама