"Putin dışarıda 'savaşçı', içeride 'şefkatli' hükümdar"
7 Ekim'de 72 yaşına basan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kamuya yansıyan imajının evrimi, "Minchenko Consulting" tarafından hazırlanan bir raporda detaylı şekilde analiz edildi. Rapora göre, Putin'in kamuoyundaki imajı son 25 yılda önemli bir dönüşüm geçirdi. Uzmanlar, Putin’in kariyerinde baskın olan imajının "savaşçı-hükümdar" olduğunu belirtiyor. Bu imaj, özellikle 1999’da başkanlık görevine başladığı dönemde, halkın ve devletin ihtiyacı olan lider tipiyle örtüşüyordu. Putin, Boris Yeltsin döneminin sonlarına doğru, zayıflayan ve halk desteğini kaybeden bir "hükümdar" yerine güçlü, kararlı ve tehditlere karşı vatandaşlarını koruyan bir lider olarak halkın karşısına çıktı.
Raporda, *Minchenko Consulting* başkanı Yevgeny Minchenko’nun metodolojisine göre, politikacılar Carl Jung’un arketiplerine benzer şekilde farklı gruplara ayrılıyor. Örneğin, Boris Yeltsin’in kariyerinin başında "isyancı" olarak tanımlandığı ve yerleşik düzenle mücadele ettiği belirtiliyor. Putin ise bu dönemde bir "savaşçı" olarak ortaya çıktı. Yeltsin'in aksine, Putin’in motivasyonu yıkım değil, koruma ve savunma üzerine kurulu. Halkın ve devletin ihtiyaç duyduğu güvenlik ve düzenin sağlanmasında Putin, halkın beklentilerini karşılayan bir lider olarak görüldü.
Ancak 2000’li yılların ortalarına gelindiğinde, Putin’in "savaşçı" imajı yavaş yavaş "şefkatli hükümdar" kimliğiyle birleşmeye başladı. Uzmanlar, Putin’in bu yeni imajının özellikle sosyal politikalar ve vatandaşlarla olan ilişkilerinde kendini gösterdiğini belirtiyor. Örneğin, "anne sermayesi" gibi sosyal girişimler, Putin’in halkın refahına verdiği önemi vurgulayan politikalar arasında yer aldı. Bu dönemde Putin, halka yakın, onların endişelerini anlayan ve dinleyen bir lider olarak kendini konumlandırdı, ancak aynı zamanda otoritesini de korudu.
Rapora göre, Putin’in dış dünyaya yönelik imajı ise farklı bir çizgide ilerledi. 2007 yılında Münih'te yaptığı konuşma, Batı’ya karşı sert bir eleştiri olarak kabul edildi ve Putin bu dönemde uluslararası arenada bir "isyancı" gibi algılandı. Ancak raporda, bu konuşmanın içerik olarak "isyancı" görünmesine rağmen, Putin’in temel imajının hâlâ "savaşçı" olarak kaldığı belirtiliyor. Batı’da "isyancı" olarak algılansa da, Putin’in amacı mevcut uluslararası sistemi yıkmak değil, onu yeniden şekillendirmek ve Rusya’nın çıkarlarını savunan daha adil bir düzene katkıda bulunmaktı.
Son yıllarda ise Putin’in imajında "yaratıcı hükümdar" unsuru daha fazla öne çıkmaya başladı. Bu imaj, hem iç hem de dış politikada Rusya’nın yeni bir düzen kurma çabasını temsil ediyor. Putin, ülkede yeni kurallar getiren, yerleşik düzeni modernize eden ve yeni bir elit sınıfı şekillendiren bir lider olarak tanımlanıyor. Raporda, Putin’in hem iç hem de dış politikada bu farklı imajları dengeleyerek hareket ettiği ve iç kamuoyunda "şefkatli hükümdar", dış dünyada ise "savaşçı" olarak kalmaya devam ettiği vurgulanıyor.
Uzmanlar, Putin’in bu çok katmanlı imajının özellikle Global Güney ve Doğu ülkelerinde daha olumlu karşılandığını belirtiyor. "İsyancı" imajının Batı’da daha fazla öne çıktığına dikkat çekerken, aslında Putin’in kendi halkı için her zaman bir "savaşçı-hükümdar" ve "yaratıcı lider" olarak hareket ettiğini savunuyorlar.
7.10.2024
Реклама