İsmail Boy yazdı: "Moskova Veteranlar Grubu"
Turkrus.com yazarı İsmail Boy'un yazısı: Hayat bir rüzgar gibidir. Bazan çok sert eser, bir muson gibi önüne herşeyi kattığı gibi siler süpürür gider. Bazen de bir meltem gibidir, yüzünüzü okşar veya çapkınlık yapıp eteklerinizi uçurur.
İnsanlar da bu rüzgârlardan nasiplerine düşeni alırlar, kimisi çok sert savrulur, kimisi de sıcak yaz günlerinin rahatlatan hafif serinligini hisseder. Örnegin kader bazılarımızın hayatlarının bir dönemini Rusya'da geçirmelerini emretmiş ise, oradan dönusleri karşılarına çıkan bu rüzgarlar belirliyor.
İşte Moskova Veteranlar Grubu da bu rüzgarlara kapılıp dönen veya dönme hazırlığı yapan bazı işadamları ve yöneticilerin birkaç ayda bir toplanıp yemek yedikleri küçük bir gruptur. Bu eski Rusyacılar yılda birkaç kez toplanıp eski Moskova anılarını yad ederler.
Geçtiğimiz hafta yine bu eski grup bir araya gelip bir akşam yemeği yediler, eşler ile birlikta katılım 20 kişinin üzerindeydi. Yemekte ilk konuşmayı Ali ihsan Başkan yaptı, RTİB'in kurucusu ve ilk başkanı olduğu için mevcut RTİB başkanı başkası olsa bile Ali İhsan ömur boyu başkanlık sıfatını taşıyacak.
Ali ihsan konuşmasına o gece aramızda olmayan, bu grubun fikir babası ve organizatörü olan Mete Karaer'in şerefine kadeh kaldırarak başladı. Mete Rusya'ya ilk kez Ram dış ticaret yöneticisi olarak 199'lı yılların başında gelmişti. Şimdi kendisi Ukrayna'da Koç-Arçelik yöneticisi olarak görev yapıyor.
Yemeğe yeni katılan ama eski Rusyacı olanlar da vardı. Yapi Kredi'nin ilk temsilcisi ve Yapı-Togo Bank'ın ilk genel müdürü Ömer Kukner vardı, ki şu an aktif olarak ne Rusya ne de bankacılık ile uğraşıyor. Lüleburgaz'da küçük bir çiftlikte besicilik yapıyor. Gecenin espirisi Ömer'in yetiştirdiği hayvanlara taktığı isimler oldu. İneklere, benzettiği önemli şahsiyetlerin isimlerini veriyormuş. Sakıp Ağa , RTE, Kılıçdaroğlu gibi… Ömer Rusya'ya gelişini anlatırken, yemekte olan Uğur Buken'in orada tanıştığı ilk Türk olduğunu söyledi. Uğur ki üniversiteyi Rusya'da okumuş ve Anatoly Rubakov’un “Dety Arbat-Arbat Çocuklari” romanını Rusçadan Türkçeye tercüme etmiştir. Upur o dönemler Rusya'da Asist Dış ticarette yöneticiymiş.
Hemen yanı başında eski mesai arkadaşı ve kendisinden sonraki Rusya Yapı Kredi bankası genel müdürü olan ve Moskova Fenerbahçeliler derneğinin kurucusu Erhan Özçelik vardı, o da Ömer'i kızdırmak için Beşiktaşlı RTİB Başkanı Ali ihsan beyden Fenerbahçe derneği için TV satın alımı için 9 bin doları nasıl kopardıklarını ballandırarak anlatıyordu. Evet yanlış duymadınız, Rusya'nın o zor dönemlerinde iyi bir TV için 9 bin dolar bile ödeniyordu bir zamanlar.
Masadaki diğer renkli kişi Semih Maviş, Efes Pilsen Rusya'nın genel müdürlüğünü yapmış ve 60 yaşına gelince emekli olup işten elini eteğini çekip, gezilere başlamış. Son gezisinden Brezilya-Arjantin ve Peru maceralarını anlattı.
Rusya'dan fiili olarak ayrılmamış olsa da zaman içinde eski yoğunlukta Rusya'ya girmeyen arkadaşlar da vardı. Türkiye'nin marka gururu ‘Collins’ firmasının genç ortaklarından Yavuz Eroğlu,. Guruptaki işlerin yoğunluğu nedeniyle başka ülkelere de gitmeye basladığı için Rusya'ya eskisi kadar fazla zaman ayıramadığından, zaten Rusya'da 205 mağazaya ulaşınca artık bazı şeylerin kurumsal olarak yürütülmesi gerektiğinden söz etti.
Rusya Şirket kuruluşu ve Vergi mevzuatı konusunda kitaplar yazacak kadar bilgi sahibi olan yeminli hesap Uuzmanı Cem Tezelman da oradaydı. Rusya'da iş yapmak isteyen herkesin ilk başvurduğu insan olan Tezelman, ne yazık ki kendisinden her türlü bilgiyi alanlardan müşavirlik ücretlerini tahsil etme konusundaki saflığını hala koruduğunu söylemese bile bizler farkındaydık.
Selçuk Ilgaz, son yıllarda Türk insanının global iş yapma yeteneğinin bir örneği olarak Taliati şehrindeki Lada fabrikasının Boya hatını kurarken hemen yanı başında oturan Mehmet Dagasan'ın uğraştığı lojistik işleri nedeniyle yollarda başından geçen maceralardan birini anlattı. Dağaşan bir yandan çok süratli araba kullanırken diğer yandan da başka işlerle meşgul olan hiperaktif bir arkadaşımızdır. Selçuk ile şehirlerarası yolculuk esnasında Mehmet altındaki lüks araba ile Allah ne verdiyse bastırmış ve tabii GAİ (Gasudartsvo Avtodorogo İnspector) kısaca trafik polisi elindeki radar ile kenara çekmesini işaret etmiş. Direksiyondaki Mehmet sağa çekip durmuş ama diğer taraftan o esnada yaptığı telefon konuşmasını da sonlandırma ihtiyacını hissetmeden konuşmaya devam etmiş ve Selcuk'a işaret ile “Polise 100 Ruble ver gitsin” demiş. Selçuk yanlarına gelip önce bir selam çakıp kendi sicil numarasını ve ismini söyledikten sonra kibar bir şekilde dökümanları isteyen polise çıkartıp bir 100 ruble verince polis şaşırmış, bir elinde tuttuğu hız ölçer aletindeki 190 km hıza bakmış, bir de 100 rubleye ve “Eta Nı Siriyozna” yani Türkçesi “Siz dalga mı geçiyorsunuz?” demeye getirmiş ama sonuçta ek bir bin ruble meselenin çözümüne yetmiş.
Gecenin sonuna doğru, bu defaki organizasyonundaki katkilarımdan ötürü benden de kalkıp birşeyler söylememi istediler. Rusya içki sofralarının geleneği olarak tost söyleminin ayakta yapılması gerekiyor. Ben de masadaki diğer erkekler de bana eşlik etsin diye, kadehimi dünyadaki tüm güzelliklerin kaynağı olan “kadınlar” için kaldırdım. Yine Rus içki sofrası geleneğinden kadınlar için kadeh kaldırıldığında masadaki tüm erkeklerin ayağa kalkıp içkilerini ayakta ve bardaklarının sonuna kadar içmeleri gerekir.
İşte değişik rüzgârların Rusya'dan gerisin geriye savurduğu bu insanlar hala o ülkenin geleneklerini ve yaşadıkları anıları unutmadan bir araya gelip bir kez daha hatırlayarak içlerini boşaltıp evlerine döndüler.
11.2.2013
Реклама