Arşivden bir yazı: 'Face control'den geçemeyen o mekân sahibi
Aynı gün Akşam gazetesinde bir haber: ıstanbul'un Roxy namıyla maruf meşhur gece kulübünün kapısından bir Rus bayanı, aşağılayarak geri çevirmişler. Kadın, Rusya'daki bir giyim firmasının genel müdür yardımcısıymış. ıstanbul'a, mal aldığı Türk partnerleriyle görüşmeye gitmiş. Rus konuk muhtemelen "Beni şöyle güzel bir mekâna götürün, ıstanbul'un ahalisi nasıl eğleniyor bir göreyim" demiş, hay demez olaymış.
Kapı görevlileri, hiç polemiğe girmeden kestirip atmışlar: "Mekâna kesinlikle Rus bayan almıyoruz, yassah!" Yani kadının halini, görüntüsünü tartıya vurma zahmetine girmeden, 'Ruslar giremez' diye noktayı koymuşlar. Ortalık karışmış, Türk ev sahipleri yerin dibine girmiş, olup bitene mana veremeyen işkadınına neyi nasıl anlattıkları da meçhul.
Beni asıl dehşete düşüren, ıstanbul gece âleminin duayenlerinden sayılan ızzet Çapa'nın sözleri: "ınsanların huzuru kaçmasın diye ben de mekânıma Rus kadın almıyorum. Çünkü Türk insanının gözünde yılların 'Rus kadın' klişesi var."
Moskova'da birkaç ay önce bir mahalle kafesinde, yaşgünü kutlamak isteyen bir Rus aileye "Kafkas kökenlileri sokmuyoruz, çağıracağınız insanlara dikkat edin" denildiği medyaya yansımış ve skandal yaşanmıştı. Her ne kadar bu topraklarda 'kara kafalılar' pek sevilmese de, kimse kalkıp alenen 'Mekâna Kafkas sokmayız' deme cesaretini gösteremiyordu ve nitekim
o kafenin yetkilileri de apar topar olayı yalanladılar, olayın üstü kapatıldı. ABD'de de çoğu tutucu beyazın zencilerden hazzetmediği malum olsa da, yasalar öylesine ağır yaptırımlar uygular ki, kimse kalkıp zencileri rencide edecek tek söz edemez.
Bir milletin mensuplarına böyle bir damga vurulduğu herhalde bir Hitler Almanyası'nda, Klu Klux Klan'ın at koşturduğu yılların Amerika'sında veya 'apartheid' yıllarının Güney Afrika'sında görülebilirdi. Her gün pireyi deve yapıp manşetleri süsleyen münevver Türk basınında, bu sözleri ızzet Çapa söylediği için kimse gıkını çıkarmadı. Bu ayıp Çapa'ya ait olmakla birlikte, susup oturanlara da fazlasıyla yetmez mi?
'En kanlı katiller önyargılardır' diye bir söz hatırlıyorum bir yerlerden. 'Face kontrol' gece klüpleri için olmazsa olmaz bir kural ve öyle de olmak zorunda. Ama artık hayatın her alanında ve anında, o önyargılar ile onlardan beslenen 'face control' yaftaları sırıtıyor.
Nasıl ki Rusya'da çoğunluğun gözünde birinin en eğitimsiz işçi, öbürünün MBA'li profesyonel olmasına aldırılmaksızın pasaporta bakıp, 'Ne olacak, Türk bunlar' küçümsemesine denk geliniyorsa...
Türkiye'de de işte ismi manşetlerden inmeyen bir duayen bile, Laleli'de ayakkabısının arkasına basan cahil abazanın baktığı prizmadan Rus kadınlarına puan veriyor. Üstelik herkes susup oturuyor. Kendi deyişiyle, "Türk insanının gözündeki 'Rus kadın' klişesine" teslim oluyor. "Benim gözümde de bütün Ruslar Nataşa" demeye dili varmıyor, ama ne demek istediği anlaşılıyor. Rusya gibi 'vahşi Batı' özeti bir coğrafyada bile çok şükür kimse işyerinde 'Türkler giremez' kuralı koymuyor, koymaya cesaret edemiyor. Kategorik 'face control'de elenmiyor bizimkiler. Ama Türkiye'de birileri bunun tersini alenen yapabiliyor.
Burası sözün bittiği yer işte...
Реклама