KREMLıN'DEN NOTLAR/ Tarihi odada ilk kez Rusça konuşulmadı...
40 yaşındaki Peskov, aileden diplomat. Babası şu an Rusya’nın Pakistan Büyükelçisi. Kayınbabası da yine Rusya’nın Makedonya Büyükelçisi. Onun hayatının çoğu Türkçe ile haşır neşir geçmiş. Türkoloji okumuş, sonra iki ayrı seferde toplam 8 yıl Ankara’da görev yapmış. 2000’de Kremlin’den, “Gel ve yabancı basın dairesini kur, başkanın sözcüsü ol” daveti gelene kadar Ankara’daymış.
Dmitri Peskov ile yaptığımız görüşmenin ayrıntıları, renkli yaşam öyküsü, Türkiye’de yaşadığı ilginç anekdotlar, Moskova’da Türkçe ve Rusça yayınlanan Kompas-Pusula dergisinin bu ay sonunda çıkacak sayısında yayınlanacak. Bugün size manşetimizde görüşmenin “siyasi” başlıklarını aktardık.
Kremlin’deki görüşmemizde bulunan “üçüncü şahıs”, aslında bu buluşmanın mimarı olarak “birinci şahıs” konumundaki bir isimdi: Georgi Tufar (solda). Onu 1980’lerden bugüne kadar, yani SSCB yıllarından Rusya’ya gelene dek, Türk-Rus ilişkilerine ve Türk işadamlarına yaptığı katkılarla pek çok kişi tanıyor, takdir ediyor, seviyor. Bir Gagavuz Türk’ü olarak SSCB yıllarında devlette yükselen Georgi Tufar, 1980’lerde Ankara’daki SSCB Ticaret Ataşeliği’nde görev yaparken, Başbakan Turgut Özal’ın aklına ilk doğalgaz boru hattını sokanlardan, dolayısıyla ilişkilerimizin bugüne gelmesinde katkısı inkar edilemeyecek bir isim. Türk şirketlerinin SSCB’ye ilk mal satım anlaşmaları da, büyük şirketlerimizin Rusya’ya ilk adımlarını atmaları da hep Georgi Tufar’ın, ya da Türkler arasındaki ismiyle “Tufar Bey”in çabalarıyla desteklenmiş. Deneyimli Türkolog olarak, Georgi Tufar’ın Dmitri Peskov’a ta öğrencilik yıllarında ağabeylik yapması da bir başka ilginç not.
ışte o günlerin öğrencisi, bugün Kremlin Sarayı’nın Basın Sekreter Yardımcısı olarak tüm medya ile ilişkilerdeki “2 numaralı”, yabancı medya ile ilişkilerde ise “1 numaralı” ismi Dmitri Peskov, mükemmel Türkçesi ile sorularımızı cevaplarken, o tarihi odada ilk kez üç kişinin Rusça’dan başka bir dil konuştuğunu düşünüyorum. Çay servisi yapan hanım kulak kabartıp anlamaya çalışıyor konuşulan dili.
Peskov’a son Burgaz-Dedeağaç petrol ve Karadeniz-Bulgaristan doğalgaz boru hatlarınının “Rusya’nın Türkiye’ye Nabucco’ya göz kırpıyor diye kırıldığı ve Ankara’yı planlarından çıkardığı anlamına mı geldiğini” ısrarla ve birkaç kez farklı şekillerde soruyorum. Henüz 40 yaşında olmasına rağmen, zaten aileden mükemmel bir diplomat olan Peskov, “Kesinlikle hayır” diyerek, “Her ülke önce kendi çıkarlarını korumakta haklıdır” vurgusu yaparak Ankara’ya sıcak mesajlar yollamaya devam ediyor.
Peskov’un ısrarla üzerinde durduğu bir başka nokta da, artık dünyanın yeni bir dönemden geçtiği; terörizm, radikal akımlar, bulaşıcı hastalıklar gibi “ortak düşmanlar” ile hiçbir ülkenin tek başına mücadele edemeyeceği, “stratejik ortak” kavramının da bu paralelde değiştiği gerçeği. Türk-Rus ilişkilerinin geleceği için “parlak” diyen Peskov, çok yoğun temposu içinde sık sık telefonlarla kesilen görüşmemizi, dilediğimiz tüm soruları sormaya zamanımız yetmeden tamamlarken, içindeki “Türkiye aşkı”nın hiç bitmediğini, daha birkaç hafta önce iki günlüğüne gittiği Ankara’dan yine güzel anılarla döndüğünü söylüyor.
Görüşmeden edindiğim izlenim ve mesaj, Türkiye’nin bir yandan enerji alanında işbirliğini yeni somut projelerle geliştirmek için yeterince kararlı ve hızlı davranmaması ve öbür yandan da Nabucco için uğraşması, Rusya’yı kendi çıkarlarını koruyacak alternatifleri yaratmaya itmiş, ama yine de Moskova Ankara’yı “anlayışla” karşılıyor ve “Herşeye rağmen işbirliği yolunda ilerlemeye devam edelim” diyor.
Ağzından çıkan her sözcük Batı basınında “Kremlin dedi ki...” diye aktarılan genç diplomatın; Türkiye’yi bu kadar yakından tanıyan, Türkçeyi bu kadar mükemmel konuşan ve Türkiye’yi bu kadar candan seven bir isim olarak, Başkan Putin’in en yakınındaki isimlerden biri olmasının Türk-Rus ilişkileri için büyük bir şans olduğunu düşünerek ayrılıyoruz saraydan ve Kızıl Meydan’a çıkıyoruz...
16 Temmuz 2007
Реклама