Kremlin'den notlar: "Renksiz" ama "içerikli" zirveden çıkan sonuçlar...
Cumhurbaşkanlığı Türkiye’de bir “temsil” makamı, “icra makamı” değil. Bunu elbette Rus tarafı da çok iyi biliyor. O yüzden, Türkiye-Rusya arasındaki en önemli üst düzey zirve, pratikte Türkiye Cumhurbaşkanı ile Rusya Devlet Başkanı arasındaki zirve olmuyor; Türkiye’nin Başbakanı ile Rusya’nın Devlet Başkanı arasındaki buluşmalar oluyor.
ışte Kremlin’deki buluşma da, aslında “iki ülke arasında üstdüzey temasların sürmesi çok önemli, bu görüşmenin içeriğinden çok gerçekleşmesi önemli” tanımına girenlerdendi. Yani kimse herhangi bir anlaşmanın imzalanmasını, yeni ve büyük projelerin ilk adımının atılmasını elbette beklemiyordu. Bu pencereden bakıldığında dünkü zirve son derece başarılı ve yararlı oldu.
Bir kere, ilk kez bir Türk cumhurbaşkanı resmen Moskova’yı ziyaret etti. ıkincisi, 2003’ten beri Moskova-Ankara hattında süreklilik kazanan “üstdüzey ziyaretler zinciri”ne yeni bir halka eklendi. Yani bu öylesine bir “olağan durum” halini aldı ki, 500 küsür sene iki ülke arasında hiç üstdüzey temas olmamasına alışan bizler, bundan sonra her sene karşılıklı bir ziyaret olmazsa garipseyecek hale geldik! Bu noktaya gelişimiz bile çok büyük başarı.
ıtiraf etmeliyiz ki, Putin-Sezer zirvesi, basına yansıyan tarafıyla “renkli, hararetli, ilginç” gibi sıfatlarından uzak geçti. Kremlin’de günboyu görüşmeleri takip eden bir gazeteci olarak, son derece ciddi, bir tek esprinin bile duyulmadığı sahnelere tanık olduk. Özellikle Putin’in Batılı bazı liderlerle, hatta Erdoğan ile kurduğu samimi ilişki, haliyle Sezer ile yok. Ama buna takılmamak lazım. Önemli olan dünkü konuşmaların son derece dolgun içeriğiydi.
Sezer, “ışadamlarını heyetine almıyor, onlarla yakın ilişki kurmuyor” eleştirileri bir yana, dünkü konuşmalarının önemli kısmında ticari-ekonomik ilişkilere vurgu yaptı. ıkili ilişkilerdeki ticari dengesizlik halini gündeme getirip, “Ticareti arttıralım ama dengeli arttıralım, yoksa soun olur” mesajını verdi. Ayrıca Rusya’yı sadece bölgesel değil kürsel bir güç olarak önemsediğimizi, Türk dış politkasında Rusya’nın çok öncelikli bir yeri olduğunu vurgulayarak da Moskova’ya “dikkatle not edilen” mesajlar verdi.
Bu ziyaret “adet yerini bulsun” diye yapılan bir ziyaret olmadı, önemli mesajların verildiği, iki ülke arasında hemen her konuda “tam uyum” içinde olunduğunun vurgulandığı, dostluğun pekiştiği, işbirliği perspektifinin derinleştiği bir gezi olarak not edildi.
Sezer’in Karadeniz Ekonomik ışbirliği örgütünü yeniden canladırma arzusuyla yaptığı atıfları da Putin dikkatle dinledi. ıster misiniz, son yıllarda Çin seddinin ötesine kadar yeni ve ses getiren birlikler, uluslararaı örgütler kurma ustalığı sergileyen Rusya, KEı’de de inisiyatifi ele alsın? Karadeniz’i çevreleyen ülkelerin çoğuyla sorunlu olan Rusya’nın, bire bir halledemeği sorunları böyle bir bölgesel çatı altında yumuşatma şansı olamaz mı? Bu da aslında Rus-Türk işbirliğini daha da pekiştirmeye dönük bir koz olarak kullanılamaz mı? Üstünde düşünülmesinde sanırım fayda var.
Реклама