Değiştiniz mi?
Spor yapmaz ama her hafta komşu esnaf ile maclar hakkında tartışmalara girerdi,
Müzikte; herhangi bir enstruman çalmak şöyle dursun bir şarkıyı bile baştan sona kadar ezberden zor söyleyemezdi ama mırıldanabilirdi,
Tiyatro ve kitap okumak ise geçmişte, yani okul yıllarında kalmıştı artık,
Para kazanmasını iyi biliyordu ama yemesini değil, öyle bir kültürden yoksundu,
Arada sırada mağazasına gelen Rus kadın müşterileri ile bazı geceler kaçamak yapıp Yenikapıdaki müzikli restoranlara takılırdı
yani Hödüğün teki...
Bir gün kader onu Moskova'ya iş açmağa zorladı, o da bir müşterisiyle ortak bir işyeri açtı
Artık sık sık Moskova'ya gidiyordu,
Madem ki ekmeğini buradan yiyecekti o halde bu insanları biraz daha yakından tanımalıyım diye karar verdi....
Önce kitap okumaya başladı Aklına okul dönemlerinde duyduğu Dostayevsky geldi ve o sayede "Raskolnikov" ile tanıştı ve ondan vicdan muhasebesini öğrendi,
Sonra da Tolstoy yüzünden "Anna Karanina'ya" aşık oldu.
Başka şeyler de yapmalıydı bu insanları tanımak için,
Ofisteki sekreterin tavsiyesine uyarak "Tretiyakovski Galeriye" gitti, orada Ilya Repin'in, Ayvazovskinin, Ivanovun, Shiskinin eserlerini seyretti,
Hele o Repinin ikinci katta duran tablosu yok muydu, hani şu bir babanın oğlunu öldürdükten sonraki gözlerinde okunan pişmanlık temalı tablosu, onun karşısında dili tutuldu, büyülendi saatlerce hiçbir yere kıpırdayamaz oldu ...
Soluğu Gorki parkın karşısındaki nehir kıyısında her sabah kurulan açık hava Resim galerisinde aldı, önceleri fiyatları ucuz resimleri topladı ama bir süre sonra artık sadece hoşuna giden Peysajları toplamağa başladı.
.
Ortağının israrı ile iki kez Bolshoy Tiyatroya gitti ilkinde "Anyuta" vardı, ikincide
"Çarın gelini"
Operadan bir şey anlamadıysa da sonuna kadar sabırla dinledi ve bir daha operaya değil ama baleye gidebileceğine karar verip daha sonra "Gizelle" "Kuğu Golu" "Don Kişot" u seyretti. Bu Klasik müzik hiç de fena değilmiş diye söylendi kendi kendine ve Tchaikovsky, Shostokovich, Rahmaninovun disklerini bulmak için Garboshka'nın yolunu tuttu.
Birgün şiddetli bel ağrılarından ötürü gittiği doktor ona düzenli Yüzme tavsiye edince Moskova'da oturduğu evin yakınlarındaki Yüzme havuzuna kaydoldu ama önce "herhangi bulaşıcı bir hastalığı yoktur" diye bir hastanede kontrolden geçip sağlık raporu götürmek zorunda kaldı, ...
Havuza mayosunu alıp gittiğinde suya girmeden önce Başına plastik bir bere takması gerektiği konusunda da uyarıldı,
Havuzda Kadın Erkek herkesin disiplin içinde spor yaptıklarına şahit oldu, bu ülkeye bir kez daha şaşırarak baktı...
Evliydi ve eşi onun bu Rusya gidişlerine önceleri için için kızsa da paranın hatırına sesini çıkartmıyordu, onun içinde esen fırtınaları bir türlü yorumlayamıyordu çünkü eskiden kendisine hiç sevgisini belirtmeyen kocası Rusya'ya gidip gelmeğe başladıktan daha bir yumuşayıp, "Canımlı, Hayatımlı, Sevgilimli" konuşur olmuştu, içine bir bityeniği düşmüyor değildi ama bu yeni durum hoşuna da gidiyordu,
Artık kocası ıstanbul'da olduğu sürece haftada bir keç kez, bazen baş başa, bazen da çocuklarla birlikte dışarıya yemeğe çıkıyor, sinemaya tiyatroya ve konserlere gider olmuşlardı.
Kocasının yeni edindiği kitap okuma alışkanlığına o da ayak uydurdu,
Birbirlerinin ve dostlarının şimdiye kadar hiç hatırlamadıkları Doğum ve Evlilik yıldönümlerini kutlayıp hediyeler vermeğe başladılar..
Ancak; Ne yazık ki eski arkadaş çevreleri yavaş yavaş değişir olmuştu, çünkü artık konuştukları konular o eski arkadaşlarını açmıyordu, Mecburen onlar da yeni yeni insanlarla birlikte olup, ortak tatil programları yapmaya başladılar.
Bir sabah Bizim esnaf aynada kendine baktı ve Kendisini Masonlardaki ham taşın yontularak küp taş haline gelmesine benzetti.
bu ülke onu da her gün biraz daha yontuyordu,
Müzik, Tiyatro, Resim, spor derken ıstanbuldaki eski esnafin yerinde artık yeller esmeğe başlamıştı,
Bu memleket böyleydi işte,
ınsanı hiç farkına varmadan değiştiriveriyordu....
Реклама