Bir kardelen çiçeği...
Gittiğimiz evde kapıyı, tekerlekli iskemlede oturan 50 yaşlarında bir bayan açtı, Yüzünün güzelliği beni bir anda büyüledi, içeri girip oturduk, Inna konuştukça, ruhumdan parçaların kopup bu eve yerleşmeğe başladığını hissediyordum, Gün boyu ağzıma alkol koymadığım halde sarhoş gibiydim, biraz sonra Inna'nın doğum günü şerefine kaldıracağımız ilk kadehlerde beni perişan edecek olan şeyin şampanya değil Inna'nın büyülü koyu yeşil gözlerinden okunan ifadeler olacaktı.
İçimdeki fırtına yüzümün sararmasına neden olmuştu, beni iyi tanıyan Viktor da bendeki bu değişikliğin sebebinin Inna olabileceğini tahmin ettiği için hemen Inna'yi bana anlatmağa başladi.
"Gençliğinde Uhta'nin en güzel kızıydı, öyle ki insanlar sokakta görürüm umuduyla gidecekleri yere hep onun evinin önünden geçerek giderlermiş. Moskova'da bile Uhtayı bilenler onun güzelliğini sorarlarmış.
Evlenmiş bir oğlu olmuş, ancak geçirdiği bir trafik kazası onu sadece tekerlekli iskemleye bağlamakla kalmamış, ayni zamanda kocasının alkolik olup, evini terk etmesine de sebep olmuş, daha sonra oğlu Moskova'ya yerleşmiş, Inna da uzun süre kendisi gibi yalnız olan annesi ile birlikte kalmış iki yıl önce de annesini kaybetmiş."
Asil can alici nokta, Inna sakat kaldıktan sonra farkına varmış ki Uhta şehrinde sakatların vakit geçirebilecekleri bir spor salonu yok. Hemen kolları sıvayıp şehre böyle bir yer kazandırmak için faaliyete başlamış. Önce yetkililerden harabe bir binanın bu ise tahsis edilmesi için izin kopartmış, daha sonra da şehrin ileri gelenlerini tek tek aramış ve onlardan aldığı yardımlarla, bu binayı onarıp, hizmete açmış.
Viktor da , binanın yapımı için maddi katkıda bulunanlardan birisiymiş, ifadesine göre Inna öyle güzel fayans döşemiş ki "bana misin" diyen usta işçi onun kadar düzgün fayans yerleştiremiyormuş.
Inna ısrarla bu spor kompleksini vakit bulup görmemi istedi, yüzme havuzu, kapalı jimlastik salonu, ile mükemmel, bir spor kompleksi olmuş.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Inna'dan biraz kendisinden bahsetmesini rica ettim.
Anlattı: Hayati cok seviyormuş, Kocası ve Oğlu yanından gittikten sonra Annesiyle yaşamağa başladığında, Annesinin kendisi için çok endişelendiğini, ileride bir gün O da ölürse, kızının dünyada çok yalnız kalacağının üzüntüsü varmış.
Oysa Inna hayata öylesine bağlıymış ki..., hayati öyle seviyormuş ki....
Annesi son dönemlerinde rahatsızlanıp hastaneye kaldırılınca, onu ölüm döşeğinde ziyarete etmeden önce bir güzellik salonuna gidip, saçlarını ve makyajını yaptırıp, en güzel elbiselerini giyinip öyle gitmiş.
-Ona su mesajı vermek istiyordum, Anneciğim sen rahat rahat son nefesini ver, gözün arkada kalmasın, Ben bu hayati çok seviyorum, bak senin yanına gelirken bile, hayata ne kadar bağlı olduğumu göresin diye kendimi güzelleştirmeğe çalışıyorum.
Hayata bağlanmanın tek yolu sevmektir, Önemli olan neyi, nasıl sevdiğin değil, sevmenin ta kendisidir.
Sev..., neyi, nasıl seversen sev,
ister bir insanı.... ister bir sanat eserini.... istersen parayı, pulu, malı, mülkü....
yeter ki sevmesini bil.
Gecemiz ne yazık ki her güzel şey gibi çabuk bitti.
Uhta kış mevsiminin çok soğuk ve karlı geçtiği bir bölgedir, yılın 8 ayı her yer karlarla kaplıdır.
Kardelen çiçekleri vardır, bilimisiniz? Kisin o en soğuk zamanlarında bile karların arasından başlarını çıkartıp acımasız soğuğa karşı güzelliklerini göstermeğe çalışırlar.
Inna, sen her zaman benim Kardelen çiçeğim olarak kalacaksın.
Hoşça kal.....
Реклама