Uzmanlar: "Rusya'nın adım atması beklenemezdi, atmadı"
Vladimir Putin ile Donald Trump’ın telefon görüşmesi uluslararası gündemin en önemli konusu olarak yankı yarattı. Görüşmenin ardından birçok analist, bu temasın sonuçlarını değerlendirdi. İşte önde gelen bazı Rus uzmanların ve politikacıların görüşleri:
Dış ve Savunma Politikası Konseyi Başkanlık Kurulu Başkanı ve "Russia in Global Affairs" dergisinin genel yayın yönetmeni Fedor Lukyanov, görüşmeyi BFM'e şöyle değerlendirdi:
"Kiev zaten pozisyonunu yeniden ayarlamış ve tam bir ateşkesi desteklediğini açıklamıştı. Ancak şu anda üzerinde anlaşılan ya da en azından uygulanmaya çalışılan şey, onların istediği değil. Kiev, cephedeki savaşın durmasını istiyor. Ancak benim anladığım kadarıyla bu konuda bir anlaşma yok ve bu, Rusya’nın sahip olduğu avantajı koruyacağı anlamına geliyor. Enerji altyapısına yönelik saldırıların durdurulması, daha önce zaten büyük ölçüde zarar görmüş olması nedeniyle, savaşın genel gidişatını temelden değiştirmeyecek. Çatışmalar devam edecek."
Lukyanov, görüşme sonrası ortaya çıkan spekülasyonlara da dikkat çekerek, "Bu görüşme etrafında büyük bir heyecan yaratıldı. Sanki hemen savaşın duracağına dair bir beklenti oluştu. Ancak bana göre, Rusya’nın bu yönde bir adım atması beklenemezdi ve zaten atmadı. Ancak Rusya, barış sürecini ilerletmeye istekli. Bu sürecin devam edeceğini düşünüyorum. ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımları durdurma ve zorunlu asker alımını sonlandırma taleplerine gelince, burada karmaşık bir durum var. Trump, ABD’nin böyle bir adım atabileceğini daha önce göstermişti, örneğin birkaç gün boyunca yardımları askıya almıştı. Ancak Avrupa’nın da aynı şeyi yapmasını sağlamak mümkün mü? Beyaz Saray bunu başarabilir mi? Bu noktada, sürecin uygulanabilirliği belirsizleşiyor" ifadelerini kullandı.
Lukyanov, görüşmede Orta Doğu'nun detaylı bir şekilde ele alınmasının da dikkat çekici olduğunu belirtti. "ABD’nin önceliği Orta Doğu, özellikle de Trump için. Ukrayna, onlar için ikincil bir mesele. Ancak Rusya için tam tersi geçerli. Bu, önümüzdeki dönemde ilginç gelişmelere yol açabilir" dedi.
Siyaset bilimci Georgiy Bovt, Vladimir Putin ve Donald Trump arasındaki telefon görüşmesinin sonuçlarını değerlendirerek, tarafların enerji altyapısına yönelik saldırılardan karşılıklı olarak vazgeçme anlaşmasının mevcut durum göz önüne alındığında ulaşılabilecek en iyi sonuç olabileceğini belirtti. “Daha fazlasını beklemek mümkün değildi. Durum oldukça karmaşık ve taraflardan hiçbiri köklü tavizler vermeye hazır değil. Bununla birlikte, enerji tesislerine yönelik saldırıların, hatta geçici olarak bile olsa, durdurulması daha geniş çaplı bir müzakere sürecinin başlamasına zemin hazırlayabilir” dedi. Ayrıca, bu anlaşmanın yaz aylarının yaklaşması göz önüne alındığında Ukrayna açısından kritik bir önem taşımadığını, ancak tarafların anlaşmalara uyma konusunda ne kadar istekli olduğunu test etmek için bir fırsat olabileceğini vurguladı.
Bovt’a göre, müzakerelerde ilerleme sağlanması, Rusya’nın öne sürdüğü ek şartların yerine getirilmesine bağlı olacak. Bu şartlar arasında Kiev’e yapılan askeri yardımların kesilmesi ve Ukrayna’daki seferberliğin durdurulması bulunuyor. Ancak siyaset bilimciye göre, bu maddeler Beyaz Saray’ın açıklamalarında yer almadı ve bu durum Moskova ile Washington arasında bu konular üzerinde henüz bir uzlaşma sağlanamadığını gösteriyor. “Sonuç olarak süreç uzayabilir ve geri adımlar atılabilir, çünkü temel anlaşmazlıklar ortadan kalkmış değil. Moskova, çatışmanın temel nedenlerinin ortadan kaldırılmasını talep ediyor. Bu da Ukrayna’nın siyasi yapısının değişmesini ve NATO üyeliğinden vazgeçmesini gerektiriyor. Ancak bu, Kiev ve Batı için kabul edilemez bir durum” dedi. Bovt ayrıca resmi açıklamalardaki farklılıklara dikkat çekerek, Kremlin’in Ukrayna’ya askeri yardımların durdurulmasını vurgularken, Washington’un aşamalı bir gerilimi azaltma sürecine ve diyaloğun sürdürülmesine odaklandığını belirtti.
Siyaset uzmanı Malek Dudakov, Putin-Trump görüşmesini tarihi bir dönüm noktası olarak nitelendirerek şunları söyledi:
"Rusya ve ABD liderleri arasındaki görüşmeler her zaman önemlidir. Ancak bu kez özellikle önemliydi. Çünkü son üç yıldır iki ülke arasında üst düzeyde neredeyse hiçbir doğrudan temas gerçekleşmemişti. Şimdi ise iki buçuk saat süren oldukça yapıcı bir görüşme yapıldı. Bu kadar uzun süren bir görüşme, liderler arasında nadiren gerçekleşir. Bu, ABD ile Rusya arasındaki gerilimlerin birikmiş olduğunu ve artık doğrudan müzakere edilmesi gerektiğini gösteriyor."
Dudakov, ABD tarafının hızlı bir şekilde bir anlaşmaya varma çabası içinde olduğunu vurguladı: "Trump yönetimi, bizimle mümkün olan en kısa sürede bir uzlaşı sağlamak istiyor. Bunun temel sebebi, diğer dış politika meselelerinde daha fazla hareket alanı kazanmak istemeleri. Trump için Orta Doğu, Husiler, İran ve Çin ile rekabet gibi konular Ukrayna’dan daha öncelikli. Ayrıca, ABD’de yapılan kamuoyu yoklamaları, halkın yüzde 70-80’inin Rusya ile barış sürecini desteklediğini gösteriyor. Trump, bu durumu kendi lehine çevirmek ve dış politika alanında önemli kazanımlar elde ettiğini göstermek istiyor."
Uzman, görüşmede taraflar arasındaki farklılıkların hala belirgin olduğunu belirtti: "Bu yüzden görüşme sonrası ortak çalışma gruplarının oluşturulmasına karar verildi. Şu an için temel konu, Ukrayna’da ateşkesin ilan edilmesi olasılığı. Ancak bu süreç, aşamalara ayrılmış durumda. İlk aşamada enerji altyapısına yönelik saldırıların durdurulması planlanıyor. Ancak Rusya’nın taleplerinin karşılanması da kritik bir konu. Öncelikle Ukrayna’da zorunlu asker alımının durdurulması ve ABD’nin yeni askeri yardımları kesmesi gerekiyor. Eğer bunlar gerçekleşmezse, barış sürecini ilerletmek çok zor olacak."
Dudakov ayrıca ekonomik işbirliği ve yaptırımlar konusunun da gündeme gelebileceğini belirtti: "Görüşmede ekonomik işbirliği de konuşulmuş olabilir. Önümüzdeki dönemde bazı yaptırımlarda gevşeme görebiliriz, özellikle enerji ve finans sektörlerinde. Aynı zamanda Orta Doğu konusu da önemli bir başlıktı. Trump yönetimi, İran ve bölgedeki diğer aktörlerle müzakere yürütmek için Rusya’nın desteğini almayı umuyor. Burada Rusya’nın rolü kritik olabilir."
İvan Timofeyev, Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Direktörü:
"Putin ve Trump arasındaki görüşme ve resmi açıklamalar, ılımlı pozitif bir dinamiğin sürdüğünü gösteriyor. Birkaç ay önce böyle bir tonlamayı hayal etmek bile imkânsızdı. Buna inanmak zor olsa da yine de gelişmeler olumlu yönde ilerliyor.
Elbette en önemli mesele Ukrayna’nın durumu. Barışın çerçevesi giderek netleşiyor. Görünüşe göre süreç aşamalı olacak: Önce belirli eylemler sonlandırılacak, ardından bazı cephelerde ateşkes ilan edilecek, en sonunda genel bir ateşkes ve barış sağlanacak. Böyle bir şema mantıklı görünüyor çünkü doğrudan kapsamlı bir anlaşmaya varmak neredeyse imkânsız. Çatışmalar nadiren tek bir anlaşmayla sona erer.
Ancak en büyük risk, bu sürecin kesintiye uğramasıdır. Bu yolu tamamlamak hiç kolay olmayacak ve ciddi bir siyasi irade gerekecek. Avantajlardan biri ise müzakerelerin doğrudan iki ülke arasında yürütülmesi. Üçüncü tarafların süreci sabote etmesi daha zor olacak, tıpkı İstanbul’da olduğu gibi. Ayrıca, ABD’nin Kiev ve Avrupa müttefiklerini yönlendirme konusunda gerçek yeteneklere sahip olması bir diğer önemli nokta. ABD, Avrupa Birliği gibi karmaşık bir yapı değil, hızlı karar alabilen ulus-devleti temsil ediyor. Bu da Moskova açısından daha doğrudan bir muhatapla konuşmayı kolaylaştırıyor.
Görüşmelerde sadece Ukrayna’nın değil, Orta Doğu ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi gibi diğer konuların da ele alınması dikkat çekici. Bu, ABD-Rusya ilişkilerinin yalnızca Ukrayna ile sınırlı olmadığını gösteriyor.
Genel olarak sürecin devam ettiğini söyleyebiliriz. Aşırı aceleci adımlar atılmıyor, ancak olumlu yönde ilerleyen bir dinamik mevcut. Bunun ne kadar süreceği henüz belirsiz, çünkü hâlâ birçok engel var. Yıllar içinde biriken sorunlar büyük ve ancak ilişkilerin temel prensipleri değiştiğinde bu yük hafifletilebilir. Görünen o ki, Trump tam da bunu yapmaya çalışıyor. Moskova ise uzun süredir karşılıklı anlaşmalara dayalı klasik diplomasi modelini savunuyor. Bu yüzden sürecin genel ruhu Rusya’nın yaklaşımına uygun görünüyor."
Vadim Kozyulin, Rusya Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi, Askeri-Politik Araştırmalar Merkezi Kıdemli Araştırmacısı:
"En önemli gelişme, görüşmenin yapıcı bir diyalogla sonuçlanması. Bazıları konuşmanın bir skandalla sonuçlanabileceğini düşünüyordu, ancak bunun tam tersi oldu.
Esir takası ve Ukrayna’ya ağır yaralı askerlerin teslim edilmesi, gelecekteki temaslar için olumlu bir zemin oluşturuyor. Ayrıca, müzakereleri sürdürebilmek için uzman gruplarının kurulması çok mantıklı bir adım. Bu, taraflar için gerekli bir ara vermeyi sağlarken aynı zamanda müzakere sürecinde bir tampon mekanizması oluşturuyor.
Kremlin’in dile getirdiği ‘krizin temel nedenlerinin ortadan kaldırılması ve Rusya’nın güvenlik çıkarlarının dikkate alınması’ konusunun Trump tarafından duyulduğu ve herhangi bir itirazda bulunulmadığı önemli bir detay. Aynı durum, Rusya açısından kritik olan ateşkes şartları için de geçerli. Putin bu şartları net bir şekilde dile getirdi.
Beyaz Saray’ın açıklaması, Ukrayna’daki çatışmayı ABD ve Rusya arasında daha büyük bir iş birliğine engel olan bir sorun olarak sundu. Zelenskiy’in Trump ile Oval Ofis’te yaptığı başarısız görüşmenin ardından Putin’in Trump ile yaptığı görüşme adeta bir diplomatik zafer olarak değerlendirildi.
Genel olarak, iki lider arasındaki telefon görüşmesi büyük sürprizler getirmedi ve tarafların tutumlarında köklü bir değişiklik yaratmadı. Ancak bu, mevcut koşullarda en önemli sonuçlardan biri olarak görülebilir."
İlya Kramnik, Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IMEMO) Stratejik Planlama Araştırma Merkezi Uzmanı:
"Bu görüşmeden hemen şimdi tam bir ateşkes beklemek gerçekçi olmazdı, ancak enerji altyapısına yönelik saldırıları durdurma ve Karadeniz’deki saldırıları sonlandırma fikri, gelecekteki müzakereler için sağlam bir temel oluşturabilir.
Ana meseleler ise hâlâ masada: Ukrayna’nın askerden arındırılması, mevcut hükümetin ve devlet ideolojisinin geleceği, Rusya-NATO güvenlik ilişkileri gibi konular ayrı ayrı ele alınmak zorunda. Ancak bu konularda ilerleme sağlamak hızlı olmayacak, hatta bazıları hiç ilerlemeyebilir. Ancak ABD’nin pozisyonu göz önüne alındığında, Avrupa Birliği ve NATO üyelerinin ‘sonuna kadar savaş’ söylemini sürdürmesi zorlaşacaktır."
Öte yandan Devlet Duması milletvekili Sergey Kolunov, "Bu telefon görüşmesi, Avrupa’daki sözde barış yanlılarına önemli bir mesaj vermelidir" dedi. Kolunov, RIA Novosti'ye yaptığı açıklamada, "Bugünkü görüşmenin, Ukrayna’daki çatışmanın devamını isteyen Avrupa’daki sözde barış yanlıları için önemli bir gösterge olduğunu düşünüyorum. Onlar artık anlamalı ki barış olacak ve bu barış, Rusya’nın çıkarları doğrultusunda şekillenecek" dedi.
BBC’nin ABD Dışişleri Bakanlığı muhabiri Tom Bateman’a göre, Beyaz Saray’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapılan telefon görüşmesine ilişkin açıklamaları, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Rusya’ya yönelik tutumunun yumuşadığına işaret ediyor. Bateman, geçen hafta ABD heyetinin Cidde'de Ukraynalı yetkililerle yaptığı toplantıda, Washington'un Kiev'e 30 günlük tam ve "derhal" ateşkes ilan edilmesi yönünde baskı yaptığını hatırlattı. O günlerde ABD'nin söylemi "artık top Rusya'nın sahasında" şeklindeydi. Ancak bu sert söylemin son görüşmelerin ardından Beyaz Saray’ın açıklamalarında yer almaması, Trump yönetiminin Rusya ile müzakerelerde yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor.
Bateman, Beyaz Saray’ın artık “barışa doğru ilerlemenin” öncelikle enerji ve altyapı tesislerine yönelik saldırıların durdurulmasıyla başlayacağını ve ardından gerilimin azaltılması için müzakereler yapılacağını duyurduğuna dikkat çekti. Bu yeni yaklaşım, Trump yönetimi tarafından önemli bir ilerleme olarak sunulsa da Bateman'a göre Ukrayna bu değişimi, Putin’in zaman kazanarak müzakerelere daha fazla şart eklemek ve Washington’u taviz vermeye zorlamak için bir hamle olarak değerlendirebilir. Bu nedenle, Beyaz Saray’ın son açıklamaları, yalnızca ABD-Rusya ilişkilerinde değil, Ukrayna’nın gelecekteki stratejisinde de yeni bir dönemin habercisi olabilir.
Batı basınından ilk yorumlar
Politico (ABD)
Telefon görüşmesinin ana amacı, üç yıldır süren savaşta Putin’i 30 günlük bir ateşkese ikna etmekti… Ancak Trump, şimdilik Putin üzerinde kamuoyu önünde bir baskı oluşturmadı; oysa ki daha önce Zelenskiy’e baskı yapmıştı… Putin’in sunduğu sert şartlar – ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımı durdurması, Kiev’in NATO üyeliğinin gelecekte tamamen devre dışı bırakılması ve Ukrayna’da başkanlık seçimlerinin düzenlenmesi – Zelenskiy için kabul edilemez olabilir.
Sky News (İngiltere)
Askeri uzman Michael Clarke, görüşmenin hava saldırılarının ve Karadeniz’deki çatışmaların durdurulmasını kapsayan “sınırlı bir ateşkes” gibi göründüğünü söylüyor. Bu durum, Zelenskiy’nin daha önce sunduğu ve hava saldırılarının durdurulmasını içeren aşamalı barış planına oldukça benziyor. Clarke’a göre, Trump’ın Kiev’i dinlemeye başladığının bir işareti olabilir ancak Zelenskiy’nin bugünkü görüşmelerde yer almaması oldukça dikkat çekici. “Diplomaside eski bir söz vardır: Eğer masada değilsen, menüdesindir. Ve bana inanın, Ukrayna şu an menüde.”
Le Figaro (Fransa)
Putin, stratejik olarak konumunun ABD’deki yeni başkanın seçilmesiyle güçlendiğini biliyor. Şimdiden önemli tavizler elde etti: ABD ile ilişkilerin normalleşmesi, Rusya’ya uygulanan yaptırımların kaldırılması, Ukrayna’da ele geçirilen toprakların korunması ve Kiev’in NATO üyeliği perspektifinin sona erdirilmesi. Daha önce savaş alanında üstünlük sağlamaya odaklanan Putin, bu kez ABD Başkanı’nın baskısıyla kısmi bir ateşkese razı oldu ancak Kiev’den daha fazla taviz koparmaya çalışıyor.
Bloomberg (ABD)
Rusya’nın tutumu, Trump yönetiminin talep ettiği 30 günlük tam ateşkesten oldukça uzak. Moskova’nın önerisi, bu ayın başlarında Ukrayna tarafından sunulan ve ABD’nin yetersiz bularak reddettiği “hava ve denizde ateşkes” teklifinin bile gerisinde. Putin’in bu tutumu Trump’ı zor bir tercihle karşı karşıya bırakıyor: Ukrayna’ya silah sevkiyatına devam edip Zelenskiy’nin karşı direnişini desteklemeli mi, yoksa bu desteği keserek Kremlin’in isteklerine mi boyun eğmeli?
18.3.2025

Реклама