ısmail Boy: "Rusya'da yanlış yapma lüksümüz yok, hızlı koşan kazanır"
![]()
“Giden gider kalan sağlar bizimdir” söyleminden yola çıkarak burada kalan arkadaşlar için söyleyecek bir çift sözümüz olacaktır.
Sevgili editörüm “Rusya’da Başarısız Olmanın Yolları” diye bir kitap çıkartmıştı, o kitabında “Hep başarı öyküleri ön plandadır, oysa madalyonun bir de arka tarafı var” diyordu, yani Rusya’ya gelip de başarısız olanları hiçbirimiz göremiyoruz diye bir uyarıda bulunmuştu.
Günümüzde başarı modelleri üzerine birçok kitaplar yaziliyor, başarili olduğu söylenen birçok insan “guru” diye ortaya çıkıp konuşmalar yapıp, binlerce dolara seminerler vermektedir.
Aslında başarılı olmanın belli kalıplari olduğunu hiç sanmıyorum, şayet öyle olsaydı, bugün Koc, Sabancı veya Bill Gates gibi başarılı, iş adamlarının gittiği yoldan giderek aynı serveti ve basarıyı elde etmenin imkanına kavuşurdu insanlar.
Galiba işin püf noktası da burada yatıyor.
Başarılı olan farklıdır, ya da farkli bir şey yapıyordur. Günümüz modern pazarlamacılığındaki ağır rekabet koşullarından sıyrılmanın yollarından biri olarak da bu “motto” kullanılmaktadır, “ Ya rakiplerinden farklı bir şey üret ve pazara çıkart , ya da rakiplerinle aynı şeyi üret ama farklı yollardan pazara çıkart.”
Yani kısaca farklı ol, fark yarat.
Günümüzde teknolojinin getirdigi üretim kolaylığı artık her ürünü homojen hale getirmektedir, bu da pazarda acımasız bir rekabeti beraberinde getiriyor.
Rusya artık bizim 10-15 yıl önce gelip pazarına yerleştiğimiz o saf ve bakir Rusya değil, teknolojiyi sonuna kadar kullanabilen, dünyada artan enerji fiyatlarının ve düşük değerdeki doların getirdiği imkanlarla tam anlamıyla bir cazibe merkezi haline gelen bir pazardır. Bu ülkeye her gün bir sürü yabancı firma akın akın gelmektedir, gelemeyenler bile teknolojinin yardımıyla bu pazarda yerlerini alma çabası içindedirler.
Yani artik rakibimiz hemen yanıbaşımızda dükkan açan insan değildir, rakibimiz bütün dünyadir, evinde bir bilgisayar ve internet bağlantısı ile cebinde bir kredi kartı olan her Rus vatandaiı dünyanin istediği köşesinden istediği malı satın alabilmektedir. şimdi bir düşünün bakalım rakibiniz kim ve onu nasıl engelleyebileceksiniz bu pazarda?
Biz Türkler olarak şimdiye kadar bu pazarda kalmayı başarabilmiş birkaç insanımızın bundan sonra da bu pazarda payını büyütmesi veya muhafaza edebilmesi için çok daha zor şartlarda ve acımasız rekabet ile mücadele etmek zorunda kalacağımızı bilmesi gerekiyor.
Rekabet hakkında da söylenebilecek sayfalar dolusu sözler vardır ama özetle söylemek gerekirse üç ana başlıkta rekabet ederek pazar payınızı büyütebilir veya koruyabilirsiniz.
1-Düşük fiyat politikasi ile; ki bunun için ciddi bir üretim ölceğine ihtiyaç vardır...
2-Farklı ürün ve servis ile pazarda yer almak: bunun da en büyük tehlikesi çok çabuk taklit edilebilir olmasıdır. Zaten günümüzde taklit edilemeyen özellikleri olan servis ve üretim yapanlar ayakta kalabiliyor örnegin: Microsoft, Zara, Dell, v.s.
3-Niche (Niş) ürün veya hizmetler: bu alanda pazarda çok fazla büyüme imkanı bulunmaz ama büyük firmalar da bu işlere bulaşmayacakları için pazarda kendinize sağlam bir yer edinebilirsiniz.
Bu sayılanların dışında kalanlar icin Amerikalıların güzel bir deyimi vardir “Stuck in the middle” arada sıkışıp kalmışlar anlamında bir şeydir ve cok uygun bir terimdir ki bu arada kalanlar da ne yazik ki zamanla kan kaybından pazardan uzaklaşmak zorunda kalıyorlar.
Hepimiz ülkemizden, doğup büyüdüğümüz yerlerden, eşimizden dostumuzdan ayrılıp buralara gelip para kazanma mücadelesi veriyoruz, bu çabalarımızın karşılıksız kalmamaı gerekir, bunun için de yanlış yapma lüksümüz yok.
Hani geyik ve aslan ile ilgili bir söylem var ya:
“Bu ormanda her sabah bir geyik uyanır ve o gün en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa aslana yem olacaktır.
Bu ormanda her sabah bir aslan uyanır ve o gün en hızlı geyikten daha hızlı koşması gerektiğini bilir yoksa o gun aç kalacaktır.....”
07.08.2008
Реклама