Kremlin'in dibinden Kandil'e bakınca...
![]()
Herkesin acı ve öfke içinde olduğu şu günlerde, belki tamamen dışarıdan meseleye nasıl bakıldığını ya da dışarıya nasıl bir fotoğraf verildiğini gösterecek örnekler sunmak, farklılık yaratabilir. Günlerdir Rus basınında yazılıp çizilenler içinde, birini paylaşmak istiyorum.
Çünkü bu yazıyı kaleme alan, ABD'de Kissinger neyse Rusya'da da o kalibrede olan önemli bir isim: Yevgeni Primakov.
KGB Başkanı, Dışişleri Bakanı, Başbakan olarak ömrü politikada geçen bir devlet adamı. 1998'de terör örgütünün başı Moskova'ya kaçtığında, onu barındırmanın ne anlama geleceğini iyi bilip ıtalya'ya yollatan ve belayı savuşturan adam.
Primakov dikkatle bazı 'tehlikeli' sorular soruyor, kurnazca kaçıp gidiyor. Eleştirelim, ama uzman bir gözün gelişmelere nasıl baktığını anlayabilmek adına sakin kafayla okuyalım.
ılk olarak, "Acaba terörist eylem yapan güçlere karşı Türkiye'nin kendi toprakları dışında güç kullanma hakkı tanınmalı mı?" diye soruyor.
Sonra sözü 'Kürtlere özerklik' konusuna getiriyor ve "Böyle çelişkili durumlarda Ankara Kürt meselesinde desteklenmeli mi, desteklenmemeli mi? Türkiye'nin toprak bütünlüğü konusunda kesin tutum almak mı gerekir?" diyor.
Üçüncü olarak "Kürt devletinin kurulması artık ağırlık kazanmaya başladı. Irak'ın toprak bütünlüğü ne kadar önemliyse de, çok milyon nüfuslu Kürt halkının kendi devletini kurma emeli inkâr edilmeli mi?" diye soruyor.
Sonra sözü, ABD Kongresi'nin Ermeni tasarısına getiriyor ve bunun Amerikan iç siyasetinde seçim hesaplarına dönük bir tasarı olduğunu teslim ettikten sonra, 'Genellikle, parlamentoların ne şimdiki zamanda, ne gelecekte halkların barışmasını amaçlayan, sadece geçmiş tarihi olayları değerlendiren kararlarına nasıl yaklaşmak gerekir' sorusunu gündeme getiriyor.
Son olarak da diyor ki: "ışgalci Amerikan güçleri için yakıtın yüzde 30'u ve diğer malzemenin yüzde 70'i Irak'a Türk toprakları üzerinden taşınıyor. Belki bu gelişmeler (Türkiye ile ilişkileri bozulup lojisitik desteği zayıflayan) Washington'ı Irak'tan çekilme takvimini açıklamaya teşvik eder. Ancak yalnız buna dayanarak Türkiye'nin tavrını desteklemek doğru olur mu?" Ve kurt politikacı, yazısını şöyle bitiriyor: "Dürüstçe söylemek gerekirse, benim bu sorulara cevap verebilmem zor."
En başa dönelim:
şu an bölgede sorun, en temel şekliyle Türkiye açısından 'terörün kökünü kazımak'. Ama dünyadaki yansıması, daha çok Kürt devleti tartışmaları.
Peki sahiden de, ABD'nin birçok şeye göz yummaktan maksadı Kürt devletinin kurulması için süreci hızlandırmaksa? Irak'ı üçe bölme projesinin eli kulağındaysa?
Iraklı Kürtlere 'PKK'yı kovun, bağımsız olun' denilip, Türkiye'ye de 'Onlar sözünde durdu, sizi terörden kurtardı, şimdi de onların bağımsız, dost bir komşu devlet olmasını kabul edin' denecekse?
Yani biz gözle görülür verilere bakarak sonuç çıkarmaya çalışırken, Washington'da birileri 'Türkiye'yi artık kaybettik. Ortadoğu'da ısrail'in yanına acilen bir yedek güç, müttefik koymamız lazım. Bu bir Arap ülkesi olamayacağına göre, Ermenistan ve Azerbaycan da Rusya'yla ilişkileri yüzünden uygun aday değillerse, o zaman olmayan ülkeyi yaratmak lazım' stratejisi için uğraşıyorsa...
Ve bu stratejinin taktik adımlarından biri olarak, Türkiye'yi de batağa çekmenin yolları aranıyorsa... Yani ABD, enerji savaşları her yeri sarmadan, Rusya ve hatta Çin kendinde harita çizdirecek gücü bulmadan, ekonomisi tahrip olmadan evvel can havliyle 'kaostan çıkacak düzen' hamleleri yapıyorsa?
Yani sorun Kandil Dağı'ndaki 3 bin 500 teröristten mi ibaret? Bu sorun henüz net olmayan bazı pazarlıkların kozu olarak mı beslenip büyütüldü? ABD'nin Irak'ta her zaman istediğini yaptırma gücü olmasa bile, hele de Kuzey Irak'ta 'istemediğini yaptırmama' gücü olduğundan kuşkulanacak kadar saf mıyız?
28/10/2007
Реклама