Mütevazı bir seçim propagandası yazısı: Her şeye rağmen bir teselli var...
![]()
Mütevazı bir seçim propagandası yazısı
22/07/2007
Suat Taşpınar
Siz oy sandığının yolunu tutarken, yaradana sığınıp bir 'propaganda' yazısı yazacağım. Umarım bunun için Radikal toplatılmaz. Malum, Türkiye'de kanunların ruhuna değil 'lafzına' bakılarak sık sık fatura kesildiği için, her şey olabilir. Bu yazıyı sayfaya koyacak editör arkadaşım, aman iyi oku! Başımıza iş açmayalım.
Bugün ahali sandığa gidiyor. Her ne kadar ortada anketler uçuşsa da, nasıl bir sonuç çıkacağından hiç kimse emin değil. Yani 'sonucu önceden belli' bir seçim değil Türkiye'de yaşanan. Ne kadar güzel değil mi? Yerden yere vurduğumuz memlekette, hiç değilse 'özgür seçim' yapıldığını bilmek bile insanı mutlu ediyor. Dostlar, kıymetini bilin. Türkiye'de çok partili seçim dönemleri boyunca, halkın itilmek istenen tarafa değil, kendi sağduyusuyla gitmek istediği tarafa gittiğinin defalarca örneği yaşandı. Defalarca masa başında iktidar kuranlar, toplum mühendisleri ters köşeye yattı. Evet halk belki cahil bırakıldı, yoksul bırakıldı, âlim olamadı, ama hep 'arif' kaldı. Kendi inandığı gibi oy verdi, kendi kaderini beğensek de beğenmesek de kendisi çizdi. Türkiye'de huzurun ve umudun 'emniyet supabı' olacak bir tek şey kalırsa o da bu 'halk sağduyusu' olacak galiba. ınanın.
Seçim güzel şey. ınsanın, her bir oyun değer taşıdığını, memleketin kaderini tayin ettiğini bilerek sandık başına gitmesi çok ama çok güzel bir şey. Günlerdir Moskova'da şu konuşmalara tanık oluyorum. "Tatili seçime göre ayarladık, gidip oyumuzu da kullanacağız" diyor birisi. Öbürü randevu verirken, "Hafta sonu oy kullanmaya Türkiye'ye gideceğim ama pazartesi hemen dönüyorum" diyor. Bir başkası, "Sabah uçağıyla gidip oy vereceğim, akşam uçağıyla döneceğim" diye anlatıyor. Bir başka işiniz, gerekçeniz yoksa, sırf oy kullanıp gelmek için harcamanız gereken para, ne tarafından baksanız minimum 300-400 dolar. Ve birçok insan heyecanla sandığa uçuyor!
Bu memleketin ayıbı, Afrika ülkeleri bile artık seçimlerde yurtdışındaki elçiliklerine sandık koyup dışarıdaki vatandaşına oy kullandırırken bizim bu haktan mahrum bırakılmamız. Bu memleketin ayıbı, Rusya'da bile seçim barajı yüzde 7 iken ve kıyametler koparken, yüzde 10'luk barajla seçim yapılması. Bu memleketin ayıbı, 'adil seçim sisitemi yaratmama kararlığı'nın, yıllardır tüm partilerin tek 'ortak paydası' olması.
Ama tüm bu sakatlıklara rağmen bir teselli var işte: Türkiye'de halk özgürce seçim sandığına gidiyor, istediği partiye oyunu veriyor, sandıklar açılana kadar kimse sonucu bilmiyor, uyduruk seçim yasaları ne kadar zorlarsa zorlasın bıçak kemiğe dayandığında halk tüm tabloyu baştan aşağı değiştiriyor. Buna da şükür. Bunu bulamayan çok ülke var. Umudu beslemek için bu da azımsanacak bir 'artı' değil.
Bize gelince. Rusya'da son anketlerin birinde halka sorulmuş: "Aralık ayında yapılacak olan Duma, yani parlamento seçimlerinde oy kullanacak mısınız?". Yüzde 80'lik kitle "Hayır" cevabını vermiş. "Neden?" demişler. Çoğunluk, "Vereceğim oyun sonucu etkileyebileceğine inanmıyorum, seçimin sonucu önceden belli" demiş.
Demokrasi yolunda ne kat ettiğimiz yolu küçümseyelim, ne de var olanla yetinelim. Zaten, ilerleme dediğiniz şey bir menzile varış değil, yolculuğun kendisi. Yeter ki durmayalım.
Реклама