Sezer'in gezisi başlarken Ankara-Moskova hattında 'yeni ufuk' çağrısı
![]()
ıki ülke, siyasi liderlerinin artık her vesileyle ifade ettikleri dostluğu ve işbirliğini somut temellere taşımak için daha fazla çaba göstermeli. Türkiye ile Rusya arasında gittikçe artan ticari dengesizliği makul bir seviyeye çekebilmek için ‘mevcut pastadan kim ne kadar parça koparacak’ anlayışı değil, ‘Pastayı birlikte daha da büyütmeliyiz ki, herkes daha fazla pay alabilsin’ anlayışı egemen olmalı.
En zor eşik, çok kısa bir zaman diliminde geçildi. ıki ülke ilişkilerine yüzyıllardır damgasını vuran ‘güvensizlik’ önemli ölçüde kalkmaya başladı. Herkesin bildiği noktalara ayrıntısıyla girmek gereksiz: Sadece enerjiden turizme, inşaattan üretime kadar her alanda hızla gelişen bir trend yakalandığı herkesin malumu. Mevcut tabloyla övünelim, ama “Neden daha fazlasını yapamıyoruz?” diye de yerinelim.
Bu noktada iki tarafa da düşen, ticaretten sanata kadar, her alanda irili ufaklı “somut projeler” üreterek ilerlemektir. Herkes kendi alanında üzerine düşeni yapmalıdır. Milyarlarca dolarlık enerji projeleri de, birkaç bin dolarlık kültürel aktiviteler de aynı şevkle yürütülmelidir. Rus sermayesinin Türkiye’ye çekilmesi için esaslı “Road Show”lar düzenlenmesinden, Rusya’da orta ölçekli Türk şirketleri için pilot KOBı projelerine; üniversitelerarası burs ve değişim programlarından, bir Türk-Rus Üniversitesi kurulmasına; karşılıklı Türkiye ve Rusya yılı kutlamalarından Türkiye’deki Sovyet devri sanayi kuruluşlarının birlikte modernize edilmesine kadar geniş bir yelpazede projeler için “beyin fırtınası” yapılmalı, bunlar adım adım hayata geçirilmelidir.
Rus tarafının özellikle enerji projelerinde kendi açısından çok daha aktif olduğu gözden kaçmıyor. Türkiye de buna aynı aktif duruşla karşılık vermeli. Ankara, her alanda kendi projelerini Moskova’ya sunmalı ve “karşılıklı çıkar” temelinde daha aktif olunmalı.
Dünya, taşların yerinden oynamaya, güç dengelerinin yavaş yavaş yeniden şekillenmeye başladığı bir döneme giriyor. Bu dönemde Rusya ve Türkiye, Avrasya coğrafyasında birbirleri için hem “şans” hem de “mecburiyet” olmaktadır. Kafamızı kuma gömmeden, Türkiye’nin bugünü kadar yarınını da düşünen uzun soluklu politikalar düşündüğümüzde Rusya her zaman bu planların içinde önemli bir yer alacaktır, almalıdır. Avrasya’nın iki ülkesinin gelişen işbirliğinden herkes kazançlı çıkacaktır.
Siyasi çizgileri ne olursa olsun, son yıllarda heyecanla Rusya’ye gelen Türk siyasetçilerin hepsinin ortak paydası, bu ülkeden ayrılırken verdikleri mesajdı: “Rusya’yı yeniden keşfettik!”. Sezer’in gezisiyle bu “keşif” sürenin artık tamamlanmasını ve devletin koordinasyonunda Rusya için “yeni bir ufuk ve açılım dönemi” başlamasını umud ediyoruz. Rusya’nın her fırsatta vurgulanan öneminin lafta kalmaması için daha fazla somut proje ile daha hızlı adımlar atılmasını diliyoruz. Çünkü gecikilen her gün, Türkiye için kayıp hanesine yazılıyor.
Реклама