Rusya’da bankalardaki toplam mevduat miktarı 75 trilyon ruble (850 milyar dolar) seviyesine ulaşarak rekor kırdı. Ancak bu büyük birikime rağmen, yüksek faiz oranları nedeniyle birçok vatandaş konut veya otomobil kredisi alamıyor.
Nezavisimaya'ya konuşan uzmanlar, Rusya Merkez Bankası’nın politika faizini düşürmesinin inşaat ve otomotiv sektörlerindeki krizi hafifletebileceğini belirtiyor. Ancak ülkedeki servet eşitsizliği nedeniyle bu adımın tek başına yeterli olmayacağı vurgulanıyor.
Verilere göre, nüfusun yalnızca yüzde 0,8’inin 3 milyon rubleden (34 bin dolar) fazla banka mevduatı bulunurken, toplam mevduatın yüzde 92’si en zengin yüzde 1’lik kesimin elinde toplanmış durumda.
Merkez Bankası’nın açıkladığı verilere göre, bireysel mevduatlar geçen yılın başından bu yana yüzde 26 artarak 57 trilyon rubleye (646 milyar dolar) ulaştı. Buna ek olarak, bireysel girişimcilerin ticari bankalardaki mevduatları yüzde 21,1 artışla 2,6 trilyon rubleye (29,5 milyar dolar), tüzel kişilere ait mevduatlar ise yüzde 35,4 artışla 9,8 trilyon rubleye (111 milyar dolar) yükseldi.
Ancak, bu devasa birikimlere rağmen ülkede konut ve otomobil satışlarında belirgin bir durgunluk yaşanıyor. İnşaat sektöründe yeni projelerin azalması ve konut satışlarının düşmesi, piyasalardaki likidite sıkıntısını gözler önüne seriyor.
Gayrimenkul sektöründeki uzmanlara göre, Merkez Bankası faizleri düşürse bile piyasadaki dengesizliğin ortadan kalkması kolay olmayacak. Konut piyasasında yaşanan arz fazlası nedeniyle, şu anda inşa edilen dairelerin yüzde 69’u henüz satılmamış durumda. Uzmanlar, mevcut konut stokunun tamamen eritilmesinin yaklaşık 2,8 yıl sürebileceğini belirtiyor. Fiyatların düşmesine rağmen, alıcıların alım gücü yetersiz olduğu için satışlar istenilen seviyeye ulaşamıyor.
Otomotiv sektörü de benzer bir krizle karşı karşıya. Rusya’daki bayilerde satılmamış otomobil sayısının 700 bin adede ulaştığı tahmin ediliyor. Bu araçların büyük bir kısmı Çin yapımı iken, iç piyasa talebinin düşmesi nedeniyle satışlarda önemli bir gerileme yaşanıyor. Uzmanlar, yüksek faiz oranları ve krediye erişimdeki kısıtlamaların tüketici talebini önemli ölçüde baskıladığını belirtiyor. Bankalar ve devlet yetkilileri ise kredi sınırlamalarının finansal istikrar açısından gerekli olduğunu savunuyor. Ancak, servet dağılımındaki eşitsizlik devam ettiği sürece, ekonomideki durgunluğun aşılması zor görünüyor.