Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
GÜNDEM

Kritik soru: Rusya çok kutupluluktan ne kazanabilir?

Rus yetkililer, Amerikan hegemonyasını eleştirerek sık sık çok kutuplu bir dünya düzenine geçişi savunuyor. Peki Rusya söz konusu geçişten beklentisi ne? Çok kutuplu düzene geçiş Rusya'ya neler kazandırabilir? BRICS'in bu geçişte rolü olabilir mi? Nezavisimaya Gazeta'nın ekonomi sayfasını yöneten Mihail Sergeyev soruların yanıtını aradı:
 
"Mevcut dünya ekonomik düzeninin dönüşümünün çok kutuplulukla mı yoksa iki güç merkeziyle mi sonuçlanacağı henüz belli değil. Çin’in baskın güç olup olamayacağı veya sadece bölgesel ekonomik merkez olarak mı kalacağı da belirsiz. Önde gelen Rus bilim insanları ve ekonomistler, bu konuda çeşitli tahminlerde bulunuyorlar. Ancak dünya ekonomisinin dönüşümüne dair bazı eğilimler konusunda fazla tartışma yok. Bunlar arasında BRICS ülkelerinin ekonomik güçlenme perspektifi, teknolojik yeniliklerin önemi ve ekonomik yönetim ve devlet müdahalesinin neredeyse evrensel hale gelmesi yer alıyor. 
 
Rus ekonomisinin bu yeni iki kutuplu ya da çok kutuplu düzenden nasıl avantaj elde edebileceği ise hala belirsiz. Çünkü Rusya’daki post-Sovyet ekonomi yapısının oluşumu, esasen tek kutuplu dünyada gerçekleşti.
 
Dünya ekonomik düzeninin dönüşümünün sonuçları ve olası senaryoları henüz öngörülemiyor. Analistler, büyük bir savaş olmadan yeni dünya düzeninin kurulma olasılığı konusunda bile net yanıt veremiyorlar. Bu aşırı belirsizliğin kabul edilmesi, Rusya Bilimler Akademisi akademisyeni ve IMEMO Başkanı Aleksandr Dınkin’in güncel makro trendler ve dünya dönüşümünün kısa vadeli eğilimlerine dair araştırmasından çıkan temel sonuçlardan biri. "Bu kadar yüksek belirsizlik koşullarında, olayların her türlü gelişme senaryosuna hazırlıklı olmak gerekiyor. Bu hazırlığın temel ön koşulu, ABD ile stratejik askeri dengeye dayanan Rusya’nın stratejik özerkliğidir," diyor bilim insanı.
 
Bununla birlikte, Rus akademisyen, birçok Rus uzmanın Çin’in ekonomik liderliğini hızlı şekilde ele alacağına dair umutlarını gerçekçi bulmuyor. Bilim insanı "Amerikan liderliğinin çöken sistemi yerine nasıl bir düzenin geleceği hiç de net değil. Çin, ABD’yi küresel hegemonya pozisyonundan çıkarıp yeni kurallara göre dünya lideri olabilecek mi? Dünya, ABD ve Çin'in liderliğinde iki kutuplu yapıya mı dönüşecek? Yoksa birkaç ülke ya da koalisyonun neredeyse eşit güçlerde olduğu çok kutuplu bir dünya mı ortaya çıkacak?" diye soruyor.
 
Bir diğer belirsiz soru ise Rusya vatandaşları ve ekonomisinin bu iki kutupluluk ya da çok kutupluluk senaryolarından ne kazanabileceği. Ancak soru henüz tam anlamıyla araştırılmamış durumda. Bunun nedeni muhtemelen Rusya liderliğinin, Amerikan liderliğinin kaybını mutlak bir kazanç olarak görmesi ve sıradan Rusların da bu duruma sevinmesi gerektiğine inanmasıdır.
 
"Rusya, kötü şöhretli tek kutuplu dünya düzenine ilk meydan okuyan ülke oldu. Bugün, Küresel Güney'in çoğunluğunun bu meydan okumayı desteklediği ve Batı'nın Ukrayna çatışmasını yorumlayış biçimiyle hemfikir olmadığı söylenebilir. Yeni dünya düzeni gözlerimizin önünde şekilleniyor. Rusya gibi gelişmiş, kendine yeten ve egemen bir ülke için çok kutuplu dünya daha avantajlı. Ancak böyle bir dünya, BRICS, G20, Şanghay İşbirliği Örgütü) ve Avrasya Ekonomik Birliği gibi kurumların gelişimi ve güçlendirilmesini gerektiriyor. Örneğin, EAEU üyeleri (Rusya, Belarus, Kazakistan, Ermenistan, Kırgızistan) ekonomik açıdan diğer beş eski Sovyet ülkeden (Azerbaycan, Moldova, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan) daha iyi durumdalar. 2022’de Avrasya Ekonomik Birliği ülkelerinde kişi başına düşen GSYİH, diğer beş Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkeye göre 3,5 kat daha fazlaydı," diye açıklıyor akademisyen Dınkin. Ancak bilim insanı, günümüz Rusya'sını "gelişmiş, kendine yeten ve egemen" bir ülke olarak nitelendirirken, Rusya’nın derin teknolojik geri kalmışlığı, ham madde ihracatına aşırı bağımlılığı ve ülke dışına sermaye kaçışı gibi zorlukları göz ardı ediyor gibi görünüyor.
 
Rusya'yı, dünya ortalamasına kıyasla 15 kat daha az robotlaşma oranına ve sanayileşmiş ülkelere kıyasla yüzlerce kat daha düşük bir seviyeye sahipken gelişmiş bir ülke olarak adlandırmak mümkün mü? Yoksa "gelişmiş, kendine yeten ve egemen" terimleri burada gelecekteki bir hedef olarak mı kullanılıyor, gerçekliği mi yansıtıyor?
 
Bilimler Akademisi üyesi ayrıca "2020'lerin ilk yarısı, 'Avrupa güvenliği' olarak bilinen şeyin sonunu kesin şekilde getirdi. Bu 'kırık fincanı' Rusya olmadan birleştirmek imkansız. Ukrayna tarafının ve Batı’nın silahlı çatışmayı durdurmayı reddetmesi, NATO’nun kendi 'kırmızı çizgilerini' sürekli olarak ihlal etmesi, İsveç ve Finlandiya'nın Kuzey Atlantik İttifakı'na katılması – tüm bunlar, Avrupa güvenlik sisteminin transatlantik bir yapıya dönüştüğünün göstergeleridir. Aynı zamanda Avrasya güvenlik sistemi de şekilleniyor. Vladimir Putin'in Çin'e yaptığı ziyaretin sonuçları, 'siyasi Doğu'nun şekillenmeye başladığını göstermektedir – bu, uzun süredir var olan 'siyasi Batı'ya bir alternatif olmasa da, onunla eşit bir ortak olarak şekillenmektedir. Bu yeni yapılar hesaba katılmadan küresel güvenlik ve 'kurallara dayalı' dünya düzeni hakkında konuşmak boş bir hayal olur," diye yazıyor. Akademisyen, "post-Ukrayna" dünyasını, mevcut kurumlara dayanan yeni, bölünmez bir Avrasya güvenlik mimarisine geçiş olarak görüyor.
 
BRICS, bazı önemli sektörlerde (metaller, otomotiv üretimi, petrol, mineral gübreler vb.) genişleyen bir ülkeler birliği olarak, potansiyel bakımından G7 ülkelerini ya geçiyor ya da onlarla rekabet edebiliyor. 2024 yılında BRICS'e başkanlık edecek olan Rusya’nın önündeki en büyük görev, BRICS ülkeleri arasında uyumlu bir ekonomik ve teknolojik politika oluşturmak olacak. Bu tür bir politika, gelecekteki çok merkezli dünyanın kurumsal bloğunu oluşturacaktır, diyor Rus bilim insanı. Ayrıca, iki kutupluluk ve çok merkezlilik yönündeki hareketlerin "örtüşme" ihtimalini kabul ediyor. Akademisyene göre, Kuzey'de sert bir iki kutupluluk, Güney'de ise çok merkezlilik hâkim olabilir. "Kuzey'de iki kutupluluk – askeri, ekonomik ve teknolojik – şimdiden kendini gösteriyor," diyor Aleksandr Dynkin. Ayrıca, bazı Küresel Güney ülkelerinin, çağdaş Çin'i Küresel Kuzey'e dâhil ettiklerini de ekliyor. Bu görüş, özellikle birçok Hintli uzman tarafından savunuluyor.
 
Kuzey’de iki kutupluluğun oluşumu, özellikle ABD ve Çin ekonomilerinin bilinçli olarak ayrışması anlamına geliyor. Bu ayrışma şu anda ticaret alanında değil, teknoloji ve yatırımlar alanında gerçekleşiyor. Geçen yıl Çin'e gelen doğrudan yabancı yatırımlar, tersine bir süreçle – yani daha önce yatırılan fonların geri çekilmesiyle – yer değiştirdi. Aynı zamanda, geri çekilen yatırımlar yaklaşık 1,5 trilyon dolara yaklaştı. Akademisyene göre, Asya-Pasifik bölgesi, Avrupa ve Kuzey Amerika'dan farklı olarak içsel bir dinamizm kazanıyor.
 
5.10.2024

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Yıl biterken Rusya'daki işlerinizi geçen yıla kıyasla nasıl değerlendiriyorsunuz?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама