Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAZARLAR

Ruslar, tatiller ve biz...

 

Perşembe veya salı  gününe  rastlayan resmi tatillerinde aradaki cuma veya pazartesi gününü de  köprü  yapıp 3 günlük tatil yapabilmek için hafta sonunda cumartesi veya pazar günlerinden birinden  fedakarlık ederek çalışmaya giderler.

Türkiye’de ise  durum farklıdır. şayet  resmi  tatil hafta sonuna gelmişse o hafta  sonunuz arada kaynamış demektir. Ek tatil sözkonusu değildir. Ancak resmi  tatillerin başlangıcı veya sonu ile hafta sonu arasında kalan bir gün varsa, o gün genellikle köprü yapılır ve bazı özel sektör çalışanları kafadan izin yapar. Devlet ise bazan aradaki günü de resmi tatil sayıp Türk turizmine katkı sağlamak amacı ile  uzun tatil kararı alır.

19 Mayıs 2009 Salı gününe rastladı ve devlet  pazartesini tatil etmedi, ancak bazı özel sektör çalışanları gibi ben de pazartesini köprü yapıp 4 günlük bir Antalya kaçmağı yapmaya karar verdim. Mart-Nisan aylarında Rusyada görüştüğüm Ruslar,  bu yıl ekonomik kriz nedeniyle yaz tatilinde Türkiye’ye rağbetin düşeceğini  iddia ediyorlardı ama benim  Antalya’da gördüğüm ilk  sinyaller onların  yanıldığı yönündeydi.

2000 yataklı bir tatil köyünde kalan 1600 misafirin 1400’ü Rus olunca insanın morali yerine geliyor elbette. Bu durum hem ekonomik, hem sosyal hem de görüntü bakımında moralleri yükselten bir durumdu.

1993-96 yılları arasında Antalya bölgesine ilk Rus turist gurubunu getirenlerden biri olarak aradan geçen bu süre zarfında  oluşan değişiklikler gerçekten şaşırtıcıydı.

Rusların zaten var olan seyahat kültürleri daha da gelişmiş.  Kadınlar gayet efendice deniz kenarındaki şezlonglarına uzanıp ellerinde kitapları ile güneşleniyorlar. Çocuklar etrafta kimseyi rahatsız etmeden kendi başlarına eğleniyor.  Erkekler ellerinde biraları ile “Her şey dahil”  tatilin keyfini çıkartıyorlar.  Yemek salonlarında asla itişme kakışma yok. Gayet medeni bir şekilde sıralarına girip yemeklerini alıp masalarında sessizce oturup yemeklerini yiyorlar.  Ne havuz başında,  ne de sahilde,   bağırıp çağıran, koşuşturan,  top oynayıp etrafı rahatsız eden kimse yok,  hatta  birbirleriyle yüksek sesle bile konuşmuyorlar, sanki burada.

Bir an kendimizi düşündüm. Bizim Türklerin yurt dışına tatile gittikleri bir beldede   müşterierinin % 80’inin Türk olduğu bir  otelde nasıl bir manzara çıkardı acaba?  Hele de 1400 Türk  çoluk çocuk hep bir yerde  kalınıyorsa oradaki curcunayı hayal bile edemiyorum.  şimdi bu yazıya hemen itiraz edebilecek insanlar çıkacaktır ama onlara şunu  hatırlatmak istiyorum, karşılaştırmalar  yapılırken her iki toplumun  gelir ve sosyal  seviyelerine göre  karşılaştırma yapılmalı. Elbette ki bizim de bazı  insanlarımız yurtdışı   tatillerinde  medeni davranışlar sergiliyorlar.  Örneğin, kayak yapmak için Avusturya’ya veya  Fransa’ya gittiklerinde  efendi efendi tatillerini  yapıyorlar. Ama  şimdi bu bir örnek  midir?  Elbette değildir. Türkiye’nin nüfüsunun yüzde kaçı yurtdışına tatile gidebiliyor? Gidenler de toplumun hangi kesimi  ona bakıp öyle karşılaştırmak gerekir düşüncesindeyim...

Kitle turizmi denilen,  orta ve alt gelir seviyesindeki insanların topluca yaptıkları tatillerden söz ediyoruz burada. Bırakın yurt dışını kendi memleketimizde  tatillerini geçiren vatandaşlarımızda da durum pek farklı değil,  Tatil beldelerindeki yöneticiler de bizimle aynı görüşü paylaşıyorlar.

Rusların tatil kültüründe geliştiremedikleri  bazı konular yok değil,  bunların  başında hala lisan yetersizliği geliyor. Bizim Antalya’daki turizmcilerimiz bunun da kolayını bulmuşlar, artık otellerde sadece ön bürolarda değil otelin  her bölümde Rusça bilenler veya  Ruslar çalışıyor.

Yaşadığım bir örneği vereyim.  Öğlen yemeği için self servis  restorana girdiğimde elindeki tepside bira olan genç garson kıza “Birayı nereden alabilirim?” diye gayri ihtiyari Türkçe sorunca cavabı, “Vi saditis, ya vam prinisu (siz yerinize oturun ben getiririm” oldu!

Hazır konu  yabancı dilden açılmışken unutamayacağım bir anekdotu sizinle paylaşayım. Yeni tanıştığım bir Rus ile konuşurken yanımızda  Rusça bilmeyenler olduğu için onlar da sohbetten uzak kalmasınlar diye  Rus’a dönüp ıngilizce bilip bilmediğini sordum.
- Köpek kadar biliyorum, dedi?
- Nasıl yani?
- Yani  anlıyorum ama konuşamıyorum,  Aynen  iyi eğitilmiş köpekler gibi!

ışte size bir Rus mizahı. Bayılıyorum bu insanların espiri anlayışına!

2/6/2009

 

 

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Yıl biterken Rusya'daki işlerinizi geçen yıla kıyasla nasıl değerlendiriyorsunuz?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама