Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAZARLAR

şeytan da olsa, birisi olmalı yanında...

 

şimdi daha yağlıboyası bile kurumamış sıcacık dairesinin pencere pervazına oturmuş, şehr-i Moskova'yı seyreyliyor. Dışarıda buza kesen ayaz, içeride sıcacık bir huzur var. Gerçi dairede mobilya namına hiçbir şey yok. Rahat bir koltuğa değil de pervaza oturması mecburiyetten. Bir de yalnızlık var ağırına giden. Evde tek başına. ıki günde bir, ailenin yetişkin kızları nöbetleşe yemek getiriyor. Sanki ölümü onları bir yükten kurtaracakmış, mutlu edecekmiş gibi bir his var içinde. Bu durum, Moskova'daki çoğu ihtiyarın kaderi işte; elden ne gelir?

şehir ahalisinin çoğu, metrekaresi 4 bin doları vurmuş dairelere gücü yetmediği için ya kirada, ya da it bağlasan oturmaz apartmanlarda yaşıyor. Ona piyango vurdu. Hayatının tamamını geçirdiği Kruşçev devrinden kalma, afet konutundan farksız apartman yıkıldı. Oradaki evleri üç odalıydı. Devlet, nadiren de olsa kendi kanunlarına sadık kaldı: Mal sahibine biri iki, öbürü tek odalı, toplamda üç odaya tekabül eden iki ayrı daire verdi.

Aslında böylesi iyi mi oldu, kötü mü; emin değil. Ortada bir gariplik olduğunu seziyor. Ama yaşlılıktan ağır işleyen kafası, durumu tam olarak kavrayamıyor. Canının sıkıldığı zamanlarda, ıçinden bir ses, "Aç değilsin, açıkta değilsin. 65 metrekarelik yepyeni bir dairen var. Haline şükredip otur!" diye azarı basıyor.

Dairenin büyük olanına evin annesi, bekâr kızını da alarak taşındı. Yepyeni mobilyalarla 'ikinci hayat'a başladı. Eski eşyaları yanına almak istemedi, o da eski eşyadan sayıldı! Evlenip uzun zaman evvel ayrılan büyük kızının bir seferinde "O ne olacak?" diye sorduğunu duymuştu, "Bizim ev küçük, yerimiz yok, hem kocam istemiyor!" Yıllarca dizlerinin dibinde yaşadığı insanlar hayatlarından çıkarıyorlardı onu.

Sonunda geçici bir çözüm bulundu. Devletin verdiği ikinci daireye onu yerleştirdiler. Başka birisine kiraya verilene kadar orada yaşayabilirdi. ıki kız kardeş anlaştı. Günaşırı her gün biri yemek götürecek, temizliğiyle ilgilenecekti. Ve mesele şimdilik halloldu.

Neyse. Yaşanan, katıksız bir dram değil aslında. ışin içinde trajikomik bir yan var. Bu hikâye bana, Bulgakov'un 'Usta ve Margarita' romanını hatırlatıyor. şeytan Woland'ın yardımcısı olarak yeryüzüne inen, iki ayağı üstünde yürüyen ve insan gibi konuşan devasa 'Kot Begemot', yani o kara kedi geliyor gözümün önüne. Öldürdükleri Mihail Aleksandrovç Berlioz'un evine el koyan çetenin o hain kedisi.

Ama bizim kedimizin bir hainliği yok. Kaderin sillesini yemiş bir kedi o. Adını sormayı unuttum. Yaşının 15 olduğunu biliyorum. Bir kedi için hayatının son demleri. Arkadaşım olan damat, "Bir veterinere götürün, iğne yapıp uyutsun, siz de kurtulun o da kurtulsun dedim, ama dinlemediler. Ne de olsa 15 yıllık kedileri. Çocukları gibi..." diyor. Onu gece yarısı evine bırakırken dinledim ihtiyar kedinin hikâyesini. Arabadan inerken şakayla karışık uyardı arkadaşım: "Sakın yazayım deme, hanımla papaz olurum!"

Moskova'da 65 metrekarelik pırıl pırıl bir dairede, tek başına yaşayan yegâne kedi o. 'Kot Begemot' görse muhakkak kıskanırdı. Ama bizimkisi, güngörmüşlüğün verdiği olgunlukla mırıldardı herhalde. "Hiç özenme halime" derdi, "şeytan Woland bile olsa, yanında birilerinin olması hiç yoktan iyidir. Yalnızlık çekilir gibi değil."

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Yıl biterken Rusya'daki işlerinizi geçen yıla kıyasla nasıl değerlendiriyorsunuz?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама