Rusya izlenimleri: 'Mış gibi' yaşayan memleket ve akıp giden hayat...
Kandan sidiğe bir dolu tahlil istemişler evvela. O işi de, "Özel hastanelerden parayla sahte tahlil belgesi alınıyor" diye Sovyet gazisi, döküntü bir devlet hastanesine havale etmişler. Elinde isminin yazdığı, tahlil parasının ödendiğini gösteren kâğıt ve de dolu sidik kabıyla görevlinin karşısına gelmiş kahramanımız. Kadın yandaki bir odayı göstermiş. "Orada masada bir yer bulup bu kâğıdı, üstüne de kabı koyun. Analizi de haftaya gelin alın" demiş. Diyor ki:
"Odaya girince şoke oldum. Bir masa.. Üstünde de birbirinin aynı onlarca kap var. Herkes kâğıdının üstüne kendi kabını bırkakıp gitmiş. ışin dehşet verici tarafı, kapların üzerinde hiçbir yazı, etiket, işaret filan yok. Yani kötü niyetli biri kapları ve kâğıtları değiştirebilir. Sonra da sağlam adam ölümcül hasta olduğunu söyleyen analizi alıp gidebilir!".
Bu küçük anekdot, 'toplumsal ikiyüzlülük' koleksiyonunun toplandığı bir mahzenin kilidini açacak bir anahtar aslında! Bir düzen düşünün: Bireyi yeryüzünden silip deli gömleğinin içine hapsetmiş. ınsanlara güvensizlik üzerine kurulmuş. Devlet sizin 'suçlu' olduğunuzu kanıtlama zahmetine girmiyor; sizi baştan mahkûm ediyor ve 'suçsuz' olduğunuzu kanıtlamak çoğu kez size düşüyor. Havaalanından her giriş cehennem azabı... Bankalardan iş merkezlerine kadar hemen her yere girmek için pasaportunuzu göstermek zorundasınız. ınsanı amaç değil araç yapan bir düzende yaşıyorsunuz son tahlilde.
Ama öbür yandan, hayatınızı mahvedebilecek tıbbi hataya çanak tutulurken, sanki tam aksi mesaj verilmek isteniyor: "Biz insanlara güveniyoruz. Herkes kendi tahlil kabını doğru yere kor evelallah!" Halbuki, bu düşünülmüş bir şey değil; sadece boşvermişlik. ışte bu kelime, Rusya'da hayat karşısındaki konumlanışın kilit sözcüğü: Boşvermişlik.
Ben size işin aslını söyleyeyim mi? Ahlaksızca bir oyunun bile bile oynandığı bir âlemde yaşıyoruz biz. Adına 'mış gibi yapmak' denebilecek 'toplumsal ikiyüzlülük oyunu' bu. Anglo Saksonların 'to pretend' fiili hayatımızın her zerresinde... Hayatı iyi yönde değiştirmeye çalışıyor 'muş gibi' yapıyor düzenin efendileri. Ha bire kurallar koyuyorlar. Daha düzenli, daha güzel, daha adil, daha sağlıklı yani daha daha daha pozitif bir hayat vaat ediyorlar sözde. Vicdanları rahatlatmak umuduyla yapılan, ama küçük iktidar sahiplerine yeni 'kazanç kapıları açmak'tan başka işe yaramayan kurallar, yasaklar bunlar. Çünkü konulan her yasağı, kuralı aşmanın yeni bir maliyeti oluyor.
Bir yanda AB'nin, ABD'nin standartları bile 'alçak' bulunup et, tavuk, sebze, meyve, şarapta duvarlar örülüyor, 'Rus halkının sağlığını korumak için yasakladık' deniyor. Öbür yanda medya piyasadaki gıda ürünlerinin yarıdan fazlasının sahte olduğunu yazıyor, ama dert eden yok.
Bir yanda 'Halk sağlığı elden gidiyor!' diye döner satışı yasaklanıyor; ama kapatılan dönercilerin yanında yine susuz, sabunsuz barakalarda piliç çevirme mi ararsınız, sosis mi sorarsınız hepsi satılmaya devam ediyor! ıkiyüzlülük, yüzlerin hiçbirinin kızarmadığı bir hale işaret.
Kurallar objektif olsa, herkes için eşit uygulansa, ihlali durumunda yaptırımı kesin ve net olsa şapka çıkaracağız. Ama biliyoruz ki, esasa dokunmayan 'makyaj'larla geçiştiriliyor hayat. Pahalı arabası olan trafikte kural ihlaline hak buluyor kendinde ve polis görmüyormuş gibi yapıyor. Minik bir dairenin tamiratı için yüz tane belge-izin istenirken, Moskova'nın devasa birçok iş merkezi aslında ruhsatsız, tapusuz, ama sanki her şeyleri tamammış gibi çalışıyor.
Bu pencereden bakınca, Rusya dünyanın en özgür ülkesi aslında. 'Miş gibi' yapanların düzeninde, ayrıcalığı satın alacak gücünüz olmak kaydıyla birçok kavram hayatınızda manasını yitiriyor: Kırmızı ışık, ruhsat, belge, standart, izin vs vs... Biz "Ne olacak bu memleketin hali?" diye hayıflanırken, hayat 'mış gibi' yaparak kendi mecrasında akıp gidiyor.
Реклама