Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAZARLAR

ANALıZ/ Kafa karıştıran bayramlar: Rusyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?

 

Ben bu oyunu yıllardır oynuyorum. Çünkü 12 Haziran’da kutlanan, eski adıyla ‘Bağımsızlık Günü’, yeni adıyla ‘Rusya Günü’ milli bayramını, Rus halkının yüzde 84’ü ile birlikte, ben de anlamakta güçlük çekiyorum. ışimi kolaylaştıran tek faktör, Rusya’nın SSCB gibi bir süper güç dağıldıktan sonra yaşadığı ruh halini, kudretli Osmanlı’nın mirasçısı bir memleketin evladı olarak anlıyor olmam. Zirveden diplere düşüşlerin kompleksi ve şaşkınlığı feci oluyor.

ışin hikayesi biraz trajikomik aslında. Yeltsin, SSCB’nin temelini dinamitleyen kararı 12 Haziran 1990’da aldırtıyor, Rusya Sosyalist Cumhuriyeti ‘egemenliğini’ilan ediyor. Yani SSCB’ye egemen olan, herkesi demir yumrukla bir arada tutan Rusya’nın kendisi, ‘Küstüm, ben oynamıyorum, artık tek başıma bağımsız bir devletim’ diyor. Gerisi zaten çorap söküğü gibi geliyor. ımamdan cesaret alan cemaat birbiri ardınca bağımsızlık ilan ediyor ve 1991 sonunda da SSCB’nin tabutu ebediyyen çivileniyor. Komik olan ne? Baltık ülkelerinin ya da Orta Asya devletlerinin onca yıl Rus egemenliği altında yaşadıktan sonra bağımsız olması, onlar açısından sevinç gözyaşları döktüren bir bayram elbette. Ama Rusya 12 Haziran’da kimden ve neden bağımsız oluyor, anlayan beri gelsin!

1990’lar Rusya’da tümüyle kaos dönemiydi. Halkın neredeyse yüzde 70’i bugün Putin’in ‘kadife yumruk’ yönetimini destekliyorsa, bunun sebebini 90’larda aramak lazım. Önce çarların, sonra Sovyet diktatörlerinin sopası altında iyi-kötü bir ‘düzen’altında ve az da olsa ekmek bularak yaşayan halk, özellikle 90’ların başında siyasi ve ekonomik kaos altında inlerken, açlıktan ölürken, milli servet bir avuç insana alenen peşkeş çekilirken, Yeltsin ve ekibi sürekli “Demokrasi” nutukları çekiyordu. Millet bir dilim ekmeğe muhtaçken ‘serbest piyasa’ dendi. Sokaklarda kan gövdeyi götürürken ‘demokratik süreç’ dendi. Fabrikalar üç paraya satılırken ‘pazar ekonomisi’ dendi ve sonunda millet “Demek ki demokrasi buymuş, alın o zaman demokrasiyi de, serbest piyasayı da, özgür seçimi de başınıza çalın” diye yok yere soğudu evrensel değerlerden.

ışte yerel yöneticileri seçimle değil atamayla göreve getiren, özelleştirilen şirketleri bile yavaş yavaş devletleştiren, özgürleşen medyayı tekrar güdümlü hale sokan, ‘yönetilen, kontrollü demokrasi’ diyen, devleti birey karşısında tekrar yücelten Putin yönetimi bu yüzden halkın ezici çoğunluğu tarafından kabul görüyor. Millet, 90’ların başında ‘Cennete gidiyorum’ sanırken ‘ölümle’ yüzyüze geldi ve şimdi ‘sıtmaya’ razı oldu. Büyük beklentilerin düşkırıklığı da büyük oluyor.

ışte bu yüzden, SSCB dağıldıktan sonra Rusya’nın derdi bir ‘milli ülkü’ bulamamak. Yetmiş iki milletin federatif devletinde, dağılmadan, kırıp dökmeden herkesi kardeş kardeş bir arada tutacak bir ‘idea’ lazım deniyor. Kolay değil. ‘Toplum mühendislikleri’ devri kapandı. Yeltsin devrinde bunun için yarışmalar bile açıldı. Tanıdık sözler işitildi. Kimileri, “Biz Avrupa ile Asya, Doğu ile Batı arasında bir köprüyüz, Avrasyalılık bilinci öne çıkmalı” dedi. Kimileri, “Nüfus hızla azalıyor, bırakın siyaseti, bizim milli ülkümüz ‘aile’ olmalı. Sağlıklı çocuklar yetiştiren aileler yaratmalıyız” dedi.  Kimileri, “Milli ülkü hikaye, herkesin karnı doysun, mesela hallolur” dedi. Her kafadan bir ses çıktı.

O günden beri, halklara “Rusyalılık” bilinci aşılamak için icad edilen bayramlar hayatımızın önemli bir parçası. 7 Kasım’deki ‘Ekim Devrimi’ni bayramlıktan çıkarıp  onun yerine 4 Kasım’a ‘Ulusal Birlik Günü’ konulması da, 12 Haziran’ın ‘Rusya Günü’ yapılması da bu yüzden... Hayatın içinden çıkmayan, hayata zorla enjekte edilen bayramların fazla şansı olmuyor işte. Fazladan bir ‘tatil günü’ olarak milleti memnun etmekten başka rolü olmuyor...

Velhasılı Rusya’nın kasası dolu ama kafası karışık. Para her sorunu halletmiyor. Sipariş bayramlar, ‘toplumsal Japon yapıştırıcı’ olmuyor. şehrin göbeğinde polisleri, masum Tacik gençleri ölesiye dövmekten alıkoymuyor. Sovyet devrinin ‘halkların kardeşliği’ ülküsü, günümüz Rusyası’nda kar etmiyor. Rus milliyetçiliğinin şahlanışına gem vuramıyor. Sosyal dertler, tasalar halının altına süpürülüyor. Pandora’nın kutusu gün be gün doluyor... 12 Haziran bir gün gerçekten ‘Rusların’ değil, ‘Rusya’nın bayramı’ olursa mesela hallolacak...

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Yıl biterken Rusya'daki işlerinizi geçen yıla kıyasla nasıl değerlendiriyorsunuz?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама