Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAŞAM

"Duydum ki iflas etmişsin 'Moskova fatihi' S. Bey"

Hakan Aksay, T24.com.tr'deki köşesinde yazdı:  "Seninle yıllardır görüşmedik. Görüşmemiz de şart değildi zaten. Ama seyrek de olsa ortak tanıdıklardan haber aldığım oluyordu.
 
Sağlığının bozulduğunu, işlerinin kötü gittiğini, daha ciddi sağlık sorunlarını ve şirketinin çöküşün eşiğinde olduğunu duymuştum.
 
Dün iflas ettiğini ve moralinin çok kötü olduğunu öğrendim.
 
Elbette sevinmedim ama üzülmedim de.
 
Sen vaktiyle benim hayatımda farklı bir renk olmuştun.
 
Senin sayende birbirine yakın sanılan bazı özelliklerin aslında ne kadar farklı olduklarını anlamıştım.
 
Mesela dürüstlük ve açık sözlülük.
 
Sen hiç dürüst değildin, çıkarın olmadığında kimseye yardım etmezdin, bazen de durup dururken öylesine kötülük yaptığın ve bundan keyif aldığın oluyordu.
 
Ama akıllıydın. Ve şaşılacak kadar açık sözlüydün.
 
Hangi konuda ne düşündüğünü, neden öyle değil de böyle davrandığını kim ne der diye kaygılanmadan olduğu gibi açıklayabiliyordun.
 
Neden kötü olduğunu, kime nasıl kazık attığını senden benzeri olmayan mükemmel öykülerle dinlemiştim.
 
Başlangıçta – gençliğimin de etkisiyle – sana hayat ve dürüstlük dersleri vermeye çalışmıştım ama sen bunları çok kolay savuşturmuştun. Anlattığın rezillikler ile seni değil kendimi eğitme şansım olduğunu kısa sürede kavramıştım.
 
* * *
 
90’ların başındaydı. Sovyetler Birliği yıkılmıştı. Rusya’da büyük bir ekonomik ve ahlaki kriz vardı.
 
Benim hayatım da krizsiz geçmiyordu. Bir gazeteden atıldıktan kısa süre sonra bir televizyon kanalıyla anlaşmazlıklarım çıkıyordu. İşsiz kaldığım zamanlarda tercümanlık yaparak idare etmeye çalışıyordum.
 
O sıralarda benzersiz deneyimler kazandım. Birçok önemli Türk iş adamı ile tanıştım (gördüğüm iş insanlarının hemen hepsi erkekti, iş kadını yok denecek kadar azdı). Onların “bazı yönlerini” yakından tanıdım.
 
“Bazı yönler” derken ne kastettiğimi tahmin edebilirsiniz.
 
“Gerçek yüzlerini” de diyebilirdim.
 
Bu tablonun birkaç faktörü vardı.
 
Birincisi, seyahatler idi. İş seyahati bile olsa, her zamanki sıkıcı ortamlarından çıktıkları için yüzlerindeki maskeleri kolayca çıkarabiliyorlardı.
 
İkincisi, içki. Görece serbest ortam, Rus votkası ile sınırsız ve önceden asla öngörülemeyecek ufuklara uzanabiliyordu.
 
Üçüncüsü, kadın. Kadınlar. Rus kadınlar. Seyahat ve içkiden çok daha etkili bir faktördü bu. Hele hele seyahat ve içkiyle birleştiğinde “atom bombası” etkisi yaratabiliyordu.
 
Başlangıçta kimisi son derece “namuslu ve ailesine sadık”, kimisi “dindar, harama el uzatmayan”, kimisi siyasete veya felsefeye meraklı ve “küçük insani zaafları küçümseyen” çok sayıda patron ve şirket yöneticisi gördüm.
 
Bu “büyük adamlar”ın çoğu, birlikte içki içtiğimiz masalarda olağanüstü kısa sürelerde aslına dönerek görülmeyecek kadar küçülüveriyordu.
 
Sakın yanlış anlamayın, ben insanların içki içip eğlenmesine, canının istediği kişilerle tanışmasına ve ilişki kurmasına falan karşı değilim.
 
Ama bu “değişimin” nasıl gerçekleştiği ve çevreye nasıl “atıklar” bıraktığı önemliydi.
 
En yakından tanıma şansı bulduğum ve diğerlerine de tepeden bakan S. Bey ile enteresan bir ahbaplığımız olmuştu. Onunla uzun ve açık sözlü konuşmalar, benim yalnızca kendisini değil, tüm bu “cebi para dolu ama sürekli aç ve küstah” kitleyi daha iyi tanımamı sağlamıştı.
 
Ben bu arkadaşlara “Moskova fatihleri” adını koymuştum. Uzun yıllar önce bu başlıkla yazı da yazmıştım.
 
* * *
 
Paraları çok, zamanları azdı. Birkaç gün içinde her şeyi becermek zorundaydılar. Hem işleri hem de “öteki işler”i…
 
Tam da o sıralarda Rusya’ya yatırım yaparak vurgun vurulabileceğini, bir koyup on alınabileceğini duymuşlardı bir yerden.
 
Yerli iş ortaklarını hiç beğenmezlerdi. “Şu Ruslar”ı adam etmeye çalıştıklarını, ama başaramadıklarını anlatmaya bayılırlardı.
 
Otel odalarını beğenmezlerdi. Yemekleri de. Rusya’nın tuvalet kağıtları bile incitirdi onları.
 
Gönülleri engindi. Yoksul Ruslar’a acımakta tereddüt etmezlerdi. Bu halkın temsilcileriyle karşılaştıklarında, onlara tepeden bakmayı doğal sayarlardı. Tercümanları görgüsüz, garsonları cahil, taksi şoförlerini kaba bulurlardı. Verdikleri bahşiş ve rüşvetler karşısında insanların gözü parladığında, koskoca bir halkı önlerinde diz çökmüş gibi hissederlerdi.
 
Zaman zaman sıradan Rusların Tolstoylar’ı, Dostoyevskiler’i devirmiş olduğunu fark ettiklerinde kısa süreli şoklar geçirirlerdi. Ama ellerini ceplerine attıklarında, kültürden çok daha önemli şeylere sahip olduklarını hatırlayarak yatışırlardı. Kültürsüz ve paralı insanlar olarak, kültürlü ve parasız olanlara acımaya devam ederlerdi. Bu merhamet, onlara iç huzur veren yüce bir duygu haline gelmişti.
 
Öyle tiyatro, bale, müze gibi boş tutkuları yoktu. Manevi değerleri maddilerine tercih edecek kadar enayi değillerdi.
 
Rus kadınlarına bayılırlardı. Üç-beş günlük iş gezilerinin değişmez ikinci maddesi buydu. Hatta birincisi. Onları iyi tanırlardı. Ve kaz gelecek yerden tavuğu esirgemezlerdi.
 
Yazının devamı için TIKLAYIN
 
Hakan Aksay kimdir?
 
Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.
 
Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.
 
Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.
 
2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.

27.7.2025

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Trump'ın barış müzakerelerinden sonuca varmadan çekilme ihtimali...
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама