Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
GÜNDEM

Rusya'dan zirveye bakış: "Ön şartsız ateşkes tuzağı bozuldu"

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump’ın Alaska’nın Anchorage kentinde gerçekleştirdiği üç saatlik buluşma, altı yıl aradan sonra yapılan ilk yüz yüze görüşme olmasıyla tarihe geçti. Zirvede ateşkes ya da kapsamlı anlaşma çıkmadı; ancak uzmanlar, görüşmenin sembolik öneminden olası jeopolitik sonuçlarına kadar farklı yorumlar yaptı. İşte önde gelen Rus uzmanların zirveye dair değerlendirmeleri:

M. Komsomolets yazarı Mihail Rostovski’ye göre Alaska zirvesi, iki liderin somut bir anlaşmaya varmadan da olsa “oyunun kurallarını değiştirdiği” bir dönüm noktası oldu. Putin, uzun süredir kendisine kurulan “ön şartsız ateşkes” tuzağından kurtulmayı başardı ve bu yaklaşımı artık Kiev’in üzerine yükledi. Trump’ın açıklamaları da, barışı yalnızca ateşkesle sınırlı görmeyip doğrudan kapsamlı bir anlaşma hedefi ortaya koyması, Moskova açısından taktiksel bir kazanım olarak yorumlandı. Bu durum, Rusya için diplomatik bir nefes alanı yaratırken, Kiev ve Avrupalı müttefiklerini yeni bir stratejik ikileme doğru sürükledi.

Rostovski, asıl mücadelenin bundan sonra anlaşmanın içeriği üzerine olacağını vurguluyor. Avrupa liderlerinin açıklamalarında “Ukrayna kendi toprakları konusunda karar verebilir” gibi muğlak ifadeler bulunduğunu, bunun hem taviz ihtimalini hem de yeni gerginliklerin zemini olabileceğini belirtiyor. Trump’ın Kiev’e kendi çizgisini dayatma gücü olsa da bunun için ciddi bir siyasi irade göstermesi gerektiğini, aksi halde sürecin yeniden çıkmaza gireceğini ifade ediyor. Rostovski’ye göre, Putin esasen ordunun sahadaki kazanımlarına güveniyor ve Kiev’i zorlayarak masada daha avantajlı konuma gelmeyi hedefliyor. Alaska zirvesi bu uzun oyunun yalnızca yeni bir raundunun başlangıcı.

Askeri uzman Stanislav Krapivnik’in değerlendirmesine göre, Rus ordusu sahada ilerlemeyi sürdürüyor ve yaz taarruzunu durdurma niyetinde değil. Krapivnik, “Bütün konuşulan ateşkes senaryoları Batı medyasının kurguları. Gerçekte cephede Rusya 10–15 kilometrelik atılımlar yapıyor, bazı bölgelerde bu mesafe 20 kilometreye yaklaştı” dedi. Uzman, Donbass hattında Ukrayna birliklerinin büyük kayıplar verdiğini, kritik ikmal yollarının da kısa sürede Rus ateş kontrolüne girebileceğini belirtti. Ona göre, devlet başkanları zirvede siyasi jestler sergilese de sahada savaşın seyri değişmeyecek; Rusya ilerleyişi sürdürecek ve yeni bölgeleri kontrol altına almaya devam edecek.

Natalya Tsvetkova (İSKRAN) görüşmelerin esasen sembolik bir karakter taşıdığını, ancak bu sembollerin diplomatik açıdan önemli olduğunu vurguladı. Rus uzmana göre Trump, kapıları kapatmayarak “çelici diplomasi”yi sürdürüyor ve Moskova ile Avrupa başkentleri arasında köprü rolü oynamaya devam ediyor. Tsvetkova, perde arkasında yaptırımların ve ekonomik işbirliğinin konuşulduğunu, ilerleyen dönemde Arktik bölgesi ile stratejik silah kontrolünün gündeme geleceğini öngörüyor.

İvan Timofeyev (RSMD) zirveden büyük beklentilerin olmaması gerektiğini ancak çıkan tablonun pozitif olduğunu söyledi. Timofeyev’e göre hem Moskova hem Washington kendi kamuoyuna bu görüşmeyi bir kazanım olarak sunabilir. Yaptırımların kısa vadede sertleşmeyeceğini belirten uzman, sürecin devam etmesi halinde kısmi iyileşme ihtimali gördüğünü, ancak görüşmelerin tıkanması halinde ikincil yaptırımların yeniden gündeme gelebileceğini ifade etti.

Pavel Koşkin (İSKRAN) buluşmanın beklenenin ötesinde bir sürpriz getirmediğini ve daha çok karşılıklı övgülerle sınırlı kaldığını söyledi. İki liderin birbirini destekleyen açıklamalarını Krylov’un fabllarındaki kahramanların karşılıklı iltifat yarışına benzetti. Koşkin, Putin’in Trump’ı Alaska’ya daveti için teşekkür etmesini, Trump’ın da Putin’i Moskova’ya davet etmesini diplomatik jest olarak değerlendirdi. Rus uzmana göre, basın toplantısında sorulara yanıt verilmemesi, sürecin “ideal tablo” olarak sunulması amacına hizmet etti.

Pavel Dubravskiy (Dubravskiy Consulting) görüşmede Rusya’nın daha güçlü göründüğünü savundu. Trump’ın hedeflediği “ya tam bir anlaşma ya da tam kopuş” stratejisinden hiçbirini gerçekleştirememesini başarısızlık olarak niteledi. Putin’in ise hem Amerikan kamuoyuna hem de Avrupa’ya yönelik ince mesajlar verdiğini belirtti. Dubravskiy’ye göre en dikkat çekici nokta, Putin’in ilk kez “Ukrayna’nın güvenliği” kavramını telaffuz etmesi oldu. Bu, ilerleyen dönemde toprak bütünlüğü ve statü konularında müzakere zemini açabileceği şeklinde yorumlandı.

Andrey Kortunov (Valday Kulübü) zirvenin öncesindeki yüksek beklentilerin karşılanmadığını söyledi. Görüşmenin “üçer kişilik” dar kadrolarla yapılması, ortak öğle yemeğinin iptali ve son derece kısa basın toplantısı, onun gözünde bunun en açık işaretleriydi. Kortunov, piyasalarda da bu hayal kırıklığının hissedildiğini, Rusya borsasında düşüşler yaşandığını kaydetti. Trump’ın kişisel siyasi sermayesini bu sürece yatırdığı için masadan kalkamayacağını, ancak Avrupa ve Kiev’den gelecek baskıların süreci zorlaştırabileceğini belirtti.

Oleg Hlopov (RGGU) Putin’in görüşmede Rusya’nın Ukrayna konusundaki tezlerini açık ve hazırlıklı şekilde aktardığını, bunun da iki taraf arasında yapıcı bir atmosfer yarattığını söyledi. Ona göre görüşme, Rusya için uluslararası izolasyondan çıkış fırsatı sundu, Trump içinse barış arabulucusu imajını pekiştirdi. Hlopov, kısa vadede ilişkilerin daha dengeli bir zemine oturabileceğini ve ekonomik alanlarda yeni diyalog mekanizmalarının gelişebileceğini ifade etti.

Publisist ve edebiyat eleştirmeni Andrey Rudalev, Alaska’da yapılan Putin-Trump görüşmesini değerlendirirken aşırı iyimserliğe kapılmamak gerektiğini vurguladı. Rudalev, zirveyi 1986’daki Gorbaçov-Reagan buluşmasına benzeterek, o dönemde olduğu gibi Moskova’nın ültimatomlara boyun eğmediğini ama kendini dinletmeyi başardığını hatırlattı. Ancak bugünkü tabloda Trump’ın Rusya’nın çıkarlarına ilgisiz olduğunu, görüşmelerin asıl amacının ne olduğunun belirsiz kaldığını savundu. Ona göre, bu tür temaslar gerilimi düşürmekten çok Avrupa’da büyük bir savaşı daha da yakınlaştırıyor. Yine de Rudalev, nükleer faktörün masadan kalkmasının tek olumlu gelişme olduğunu söylerken, Trump’ın desteğini kaybeden Kiev’in giderek yalnız kalacağını ve NATO’nun uzun vadeli askeri planlarının Rusya için ciddi tehdit oluşturduğunu dile getirdi.

 

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Trump'ın barış müzakerelerinden sonuca varmadan çekilme ihtimali...
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама