Putin’in son sözleri, krizden beri "en ileri adım": Ankara karşılık versin, bu fırsat kaçmasın...
![]()
TÜRKRUS.COM'UN GÖRÜŞÜ// Başkan Putin’in Atina ziyareti sırasında Türkiye ile ilişkilere dair yaptığı açıklamalar, umutsuz ve moralsiz geçirdiğimiz altı aydan sonra, krizin “çözülebilir” olduğuna ve "köprülerin henüz yakılmadığına" dair ilk “umut ışığı” olarak yankı yarattı.
Başından itibaren Putin Su-24 uçağının düşürülmesinden dolayı “kendilerini sırtından bıçaklamakla” suçladığı Ankara’ya, daha doğrusu Erdoğan’a karşı sert tutumunu korumuş, ama “Türk halkını ayırdığını” söylemişti. Genel olarak bu tavır ve kırgınlık içten içe değişmedi, korunuyor.
Ancak dün Putin belki de ilk kez konu açıldığında öfkesinden arınmış olarak, sorunun sağduyulu bir şekilde çözümü için kapının tamamen kapalı olmadığı mesajını verdi.
Aslında Rusya’nın Türkiye’den taleplerinde bir değişiklik olduğunu düşünmek için neden yok. Ama Moskova’nın bu talepleri “son derece sert bir üslupla” gündeme getirip Ankara’nın “alenen geri adım atmasını” beklemesi başka şey ve zayıf ihtimal. Oysa ilişkileri normalleştirme arzusunu “yapıcı bir üslupla” ifade edip, adım atmak için topu Türkiye’nin sahasına “yumuşak bir pasla” bırakması bambaşka bir şey...
Putin’in dün sesinin tonunu düşürerek, “köşeli” sert suçlamalar yerine daha “yuvarlak”, makul eleştiriler getirerek, “Biz (Türk tarafından) ilişkileri normal döndürme arzusuna dair açıklamalar duyuyoruz. Biz da aynı şeyi istiyoruz” diyerek, hem Moskova’ya hem de Ankara’ya “çıkmaz sokaktan çıkma” zemini hazırladı.
Bu fırsat iyi kullanılmalı. Heba edilmemeli. Kriz başladığından beri Putin’in bu açıklaması tansiyonu en dibe düşüren, “bu yanlıştan birlikte dönebiliriz” dedirten ilk “işaret fişeği” oldu. Çünkü yaşanan kriz, "nalda da var, mıhta da var" sözünü hatırlatan iki taraflı bir krizdi.
Bu günden sonra beklenen, Erdoğan’ın da, “kimin haklı kimin haksız olduğu” tartışmalarını körükleyip ateşi harlandırmadan, sadece “işbirliği ve dostluk çizgisine geri dönüş arzusunu bir kez daha tekrarlayacak” açıklamalar yapması ve başlayan “yeni sürece” katkı sağlamasıdır.
Şu an masanın üzerinde biriken ve hepimize hayatı dar eden her şeyi atıp, masayı devirip "Tabula rasa" deyip, yeni ve beyaz bir sayfa açma zamanıdır.
Eğer karşılıklı adımlarla bu yol açılırsa, yolumuzun üstüne düşen büyük “iletişimsizlik” taşı kaldırılırsa, normal diyalog kanalları perde arkasında bile olsa çalışmaya başlarsa, bu çıkmaz sokaktan hep beraber çıkmanın bir yolunu bulabiliriz...
Bunun yöntemi kazayı soruşturacak bağımsız bir komisyon mu olur, siyasi hatalar-sorumluluk birilerinin sırtına yıkılarak “memleketin bekası için” verilecek kurbanlar mı olur, usulüne uygun şekilde karşı tarafı memnun ve teskin edecek irade beyanları mı olur, onu bilemeyiz.
Ama önemli olan, bugün manşet haberimizde aktardığımız Putin’in sözleridir. İlk önemli adım atılmıştır. Bu sözler Ankara’da aynı yankıyı geç kalmadan bulursa, krizden çıkmak için paha biçilmez bir fırsatı kullanmış oluruz. Aksi takdirde, tünelde ve karanlıkta geçireceğimiz yıllar uzadıkça uzar...
Bundan sonra duymak istediğimiz "hamaset edebiyatı" değil, "sağduyunun sesi"dir.
28.5.2016
Реклама