52 kişinin katili Çikatilo'yu sorgulayan kriminolog konuştu
Sovyetler Birliği'nin en kanlı seri katili Andrey Çikatilo’nun ismi hâlâ birçok kişi için dehşetin sembolü. 1990’larda en az 52 cinayetle suçlanan ve kurbanlarını acımasızca öldüren Çikatilo, yalnızca şiddetin değil, aynı zamanda akıl hastalığının da karanlık sınırlarını göstermişti. Onu yıllar önce bizzat sorgulayan ünlü kriminolog Yuri Antonyan, bu tecrübeye dayanarak tüm seri katillerde ortak bir dürtünün varlığına dikkat çekiyor: ölüm arzusuyla karışık nekrofil dürtüler.
92 yaşındaki Antonyan, onlarca yılını bizzat mahkûmlarla görüşerek ve adli psikoloji alanında araştırmalar yaparak geçirdi. M. Komsomolets'e konuşan uzmana göre, farklı nedenlerle cinayet işleyen seri katillerin hepsini birleştiren tek psikolojik mekanizma, ölüm anına duyulan saplantılı ilgi. Örneğin, Çikatilo, sadece kurbanlarının can çekiştiği anlarda cinsel tatmin hissettiğini itiraf etmişti. Diğer birçok katil de kurbanlarının çaresizliğinden zevk alıyor, adeta yaşam karşısında bir üstünlük hissi kazanıyordu.
Antonyan’ın “koleksiyonu”nda yer alan 104 seri suçlu arasında yalnızca kadınlara nefret beslediği için öldürenler değil, cinsel tatminsizlik, intikam arzusu ya da sadece şiddetten haz duyanlar da vardı. Ancak tamamının çocukluk döneminde duygusal yoksunluk, sevgisizlik ya da aşağılanma yaşadığı dikkat çekiyor. Bu kişilerin birçoğunda erken yaşta hayvanlara karşı eziyet, akranlara karşı şiddet ve empati yoksunluğu gibi alarm işaretleri bulunuyordu.
Uzmanlara göre, bu suçlular arasında yalnızca psikopatlar değil, aynı zamanda zeki ve sosyal görünüm sergileyen kişiler de yer alıyor. Tıpkı Çikatilo gibi. Üniversite mezunu, düzgün konuşan, hatta öğretmenlik yapmış biriydi. Ancak iç dünyasında gizlediği karanlık dürtüler, onu tarihin en acımasız katillerinden biri hâline getirdi. 1994 yılında, Rostov Mahkemesi tarafından 52 cinayetten suçlu bulunarak idam cezasına çarptırılan Çikatilo, Şubat 1994’te kurşuna dizilerek infaz edildi. Böylece Sovyet adalet sistemi, “Rostov Kasabı” olarak anılan bu sapkın dehşet figürüne son noktayı koydu.
Röportajda Yuri Antonyan’ın Andrey Çikatilo hakkında aktardığı bazı çok ilginç ve nadir anlatımlar da yer alıyor. İşte öne çıkanlarÇikatilo'nun sözde entelektüel görüntüsü:
Çikatilo'nun sözde entelektüel görüntüsü:
Antonyan, Çikatilo’nun sorgulamalar sırasında son derece "entelektüel" bir izlenim bıraktığını söylüyor. Yükseköğrenim görmüş bir pedagojik geçmişe sahipti, düzgün konuşuyordu, hatta diplomasını Aleksandr Radişçev’in eserleri üzerine yazdığını anlatmıştı. Bu dış görünüm, onun toplumda normal bir birey olarak algılanmasını sağlıyordu. Antonyan, onun konuşmalarında kibarlık ve açıklık olduğunu, kendini rahat ifade ettiğini belirtiyor.
Taklit edilmiş delilik hali:
Çikatilo’nun mahkemedeki "çırpınma ve yüz mimikleriyle" sergilediği davranışlarının aslında bir taktik olduğunu anlatıyor. Amaç, ölüm cezası yerine psikiyatrik tedaviyle kurtulma ümidi taşıyarak hayatta kalmaktı. Antonyan, bunun Çikatilo tarafından kurgulanmış bir davranış olduğunu ve cezadan kurtulmak için akıl hastası rolüne büründüğünü belirtiyor. Hatta mahkemeye bu yönde yazılı bir başvuru da yapmış.
Motifin doğrudan sorulamayacağı uyarısı:
Antonyan, pek çok uzmanın yaptığı büyük bir hataya da dikkat çekiyor: “Motive neydi?” gibi soruları doğrudan failden sormak bilimsel olarak yanlış. Ona göre gerçek motivasyon, kişinin yaşam öyküsünden, kişilik özelliklerinden ve klinik gözlemlerden çıkarılmalı. Çikatilo’nun kendi sözleri değil, yaşadığı çocukluk travmaları, kadınlarla kuramadığı sağlıklı ilişkiler ve sadist dürtülerinin toplamı, onun gerçek nedenlerini oluşturuyor.
Andrey Çikatilo vakası
Andrey Çikatilo, Sovyetler Birliği tarihinin en korkunç ve en bilinen seri katillerinden biriydi. 1936 doğumlu Çikatilo, 1978 ile 1990 yılları arasında çoğu çocuk ve genç kadın olmak üzere 52 kişiyi öldürmekten suçlu bulunmuştu. Kurbanlarını genellikle yalnız başlarına yakalıyor, önce güvenlerini kazanmaya çalışıyor, ardından onları boğarak ya da kesici aletlerle öldürüyor, işkence ediyor ve bazı vakalarda vücutlarını parçalıyordu. Suçlarının büyük bölümü Rostov bölgesinde gerçekleştiği için medya onu “Rostov Kasabı” olarak anmaya başlamıştı.
Çikatilo’nun yakalanması ise uzun yıllar boyunca soruşturma hataları, Sovyet yargı sistemindeki eksiklikler ve adli tıptaki teknolojik yetersizlikler nedeniyle gecikti. İlk cinayetten sonra başka bir kişi haksız yere suçlu bulunup idam edildi. Çikatilo ise polis sorgulamalarında soğukkanlı davranmış ve dikkat çekmemeyi başarmıştı. Nihayet 1990 yılında yeniden gözaltına alındıktan sonra yapılan detaylı psikolojik analizler ve delillerin birleşmesiyle suçunu kabul etti ve 1992 yılında mahkemeye çıkarıldı.
Duruşmalar sırasında gösterdiği davranışlar – garip yüz ifadeleri, bağırmalar, kendini yere atmalar – onu akıl hastası gibi gösterme çabası olarak yorumlandı. Ancak uzmanlar, onun cezai ehliyeti yerinde olduğunu ve tüm bu davranışları bilerek kurguladığını ortaya koydu. Psikiyatrist ve kriminal uzman Yuri Antonyan’ın da ifade ettiği gibi, Çikatilo cinayetleri, nekrofil sadist dürtülerden beslenen, ölüm anıyla cinsel tatmini birleştiren patolojik bir örüntüye sahipti. Mahkemeye sunduğu dilekçelerde bile ölüm cezasından kurtulmak için "bilimsel çalışmalara örnek" olarak yaşatılmayı teklif etmişti.
Andrey Çikatilo, 1994 yılında kurşuna dizilerek idam edildi. Onun davası, Sovyet sonrası dönemde kriminal psikolojiye olan ilgiyi artırdı ve seri katil profilleme çalışmalarına yön verdi. Aynı zamanda, Sovyet sisteminde yıllarca bastırılmış olan bu tür suçların varlığı, toplumsal travmaların üzerinin örtülmemesi gerektiğini gösterdi. Çikatilo vakası, insan doğasındaki şiddet potansiyelini ve bunun nasıl sistemli bir biçimde ortaya çıkabileceğini anlamak isteyen kriminologlar için hâlâ üzerinde çalışılan bir örnek.
29.7.2025

Реклама