Erdoğan ile Putin'i yaklaştıran faktörler neler? İlişki stratejik mi, taktiksel mi? Bu ve benzer sorulara, ünlü yazar Alev Alatlı AA ile yağtığı söyleşide ilginç yanıtlar verdi. Rus-Türk ilişkilerine de değindi. Muhabirin, "Türkiye-ABD arasında var olan gerilim yeni sistemde de devam ederse Ankara, Moskova ile sürdürdüğü iş birliğini stratejik iş birliğine dönüştürür mü, Erdoğan-Putin dostluğu ilişkilere nasıl yansıyor?" sorusuna Alatlı şöyle yanıt verdi:
Alatlı: Türkiye'nin Rusya ile sürdürdüğü iş birliği stratejik midir, taktiksel midir bilecek noktada değilim. Buna karşın ABD ile olan gerilim ifadesi, beklenen hatta kışkırtılan medeniyetler savaşında, İslamofobi cinnetinde bulan bir kışkırtmanın sonucudur. Trump nükleer denizaltının cinnet geçiren kaptanı gibi ipe sapa gelmez bir bitirim adam. Yeni ya da eski sistemin, cinneti rehabilite edebileceğine ihtimal vermem.
"Başkan Erdoğan'la Başkan Putin'in birbirlerinin değerlerine aşinalıkları var"
Öte yandan Başkan Erdoğan'la Başkan Putin'in birbirlerinin değerlerine aşinalıkları var. Bana sorarsanız bu aşinalık, özde Asya kökenli olmalarından gelir. Rusya nüfusunun beşte birinin Müslüman olduğunu hatırlayın. Hatta, "Bir Rus'u biraz kaşı, altından Tatar çıkar." diye bir söz bile vardır. Yine de ortak değerlerden ziyade, var olan değerlere aşinalıktan bahsettiğime dikkatinizi çekerim. Ne gibi mesela? Her iki liderin de ülkelerinin imparatorluk geçmişine duydukları saygı ve bu geçmişten devşirdikleri vakar her ikisi tarafından da anlayışla karşılanır.
Batı dünyasının yerli yersiz çıkışlarına hatta hakaretlerine şerbetli olmak gibi halklarının tevekkülü gibi benzer yaşanmışlıkları vardır. AB, ABD halklarını sokaklara döken mesela elektrik kesintileri, oralarda olduğu gibi Rusya'da insanları fırsattan istifade dükkan yağmalamaya sevk etmeyecektir. Devlete bağlılık gibi, ulusal gurur gibi, kişisel dayanıklılık gibi daha pek çok şey sayabilirim benzerlikler vardır. Hasılı mülahazat hanesini asla kapatmamak kaydıyla kişisel dostluktan değilse bile anlayıştan kaynaklanan edepli atmosfer, diyaloğu kolaylaştıracaktır.
Türkiye-Rusya ilişkileri
Rusya ile ilişkilerimizi derinleştirmeliyiz mi diyorsunuz? Rusya'nın en fazla savaştığımız ülkelerden biri olduğu da söylenir.
Alatlı: Kiminle savaşmadık ki? Eski defterleri karıştırmaya başlarsak, en uzun savaşlarımızı AB ülkeleri ile yaptığımızı kabul etmek zorunda kalırız. Papa II. Urban, "pis Türk" kavramını Batı literatürüne ilk soktuğunda, Ruslar orada bile değildi. Birinci Haçlı Seferi çağrısını hatırlayın. Malazgirt'ten hemen sonra "Tanrı'ya külliyen yabancı mel'un bir ırk" diye bizden bahsediyordu. Kendimizi bildik bileli, onlar bizi Anadolu yarımadasından sürüp atmaya çalışırlar, biz inatla tutunuruz. Keşke dünya daha rasyonel bir yer olsa da Rusya ile ilişkilerimiz derinleşebilse. Artık eskisi gibi de değil, sıcak denizlere inmek için ille de Boğazlara sahip olmaları gerekmiyor. Kaldı ki, küresel ısınma sayesinde Beyaz Deniz de eriyor. Rusların kuzey kutbunda istemedikleri kadar uzun sahilleri olacak.
"Dünya nöbeti tutan birileri vardıysa onlar Rus aydınlarıydı"
ABD, "dünyanın bekçisi" olmaya devam edecek midir? Batı dünyasını bekleyen sorunlar neler, bunun bölgemize ne tür yansımaları olacaktır?
Alatlı: İzin verirseniz hemen düzelteyim. ABD dünyanın bekçiliğini hiç yapmadı. Sermayenin bekçiliğini yaptı ki o sermaye, o ülkede yaşayan sıradan insanların birikimleri değil, oligarklar tarafından kölelerin canları pahasına oluşturulmuş sermayeydi. Hür dünyanın, insan haklarının, demokrasinin bekçiliği gibi söylemler, "westoxication" derler, Batı zehirlenmesinden muzdarip yoksul ülkelere servis edilen güzellemelerden ibarettir.
"Dünya nöbeti tutan birileri vardıysa onlar Rus aydınlarıydı"
Bakın, dünya nöbeti tutan birileri vardıysa onlar Rus aydınlarıydı. Enternasyonal sosyalist ideallerine gerçekten inanmışlardı. Partili oligarkların hantal ve acımasız uygulamalarının elinde çöktüğünde, müthiş bir düş kırıklığına uğradılar. "Bizden bu kadar, dünyayı bundan sonra Amerikan aydınları düşünsünler." dediklerini bilirim. Tabii böyle bir şey olmayacak. Amerika'nın aydınları organiktirler, Filistin dahil en galiz haksızlıklara bile karşı duramazlar. Bundan böyle gemisini kurtaran kaptandır. Kolay olmayacak ama bölge ülkeleri kendi başlarını bağlamayı öğrenecekler.
Söyleşinin tamamı için
TIKLAYIN
21.7.2018