Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAZARLAR

Moskovalı kadınların gözyaşları ve ihtiyat

 

Sağ çaprazımdaki masada oturuyordu. Sabahın henüz 11'i bile değildi, ama Moskovalıların en büyük alışveriş mabedi kalabalıklaşmaya başlamıştı. Yılbaşı hediyesi peşindeki şehrin insanı, kovana girip çıkan arılar gibi koşturuyordu. Benim bu saatte burada olmam tamamen mecburiyettendi. Yolun karşı tarafındaki servise arabamı bırakmıştım. "Üç saatten önce hazır olmaz, bizi sizi cepten ararız" demişlerdi. Dışarıda ıslak bir soğuk vardı. Vakit öldürmek için girmiştim buraya.

Görüş açımda, paten pistinin yanındaki masalarda kayda değer olmayan birkaç kişi daha oturuyordu. Ama ben bir tek onu fark etmiştim elbette. O sırada Pontuslu Pilatus ile ilgili bir sayfa okuyordum. Yahudilere ısa'yı gösterip "ışte sizin kralınız!" diye bağırıyordu. Kahvemden bir yudum aldım, kafamı kaldırıp tekrar ona baktım. Mendilin gölgesinden kurtulan biçimli yüzünde kan çanağı gözlerini ve ıslak yanağını gördüm. ırkildim.

"Hem güzel olan, hem de usulca ağlayan bir kadından daha çekici ne olabilir ki" diye düşündüm. "Sabah sabah bu kadın ne diye ağlar" diye akıl yürütmeye kalktım. ıçimden cılız bir ses "Cesaretin olsa gider sorarsın" diye akıl veriyordu. Bende olmayan bir şeyi arıyordu. Bu arada elleri paketlerle dolu kadınlar, yüzlerinde genellikle tatminsiz bir 'Başka alacak ne kaldı' bakışıyla, hızlı adımlarla oradan oraya koşturuyordu. 'Ağlayan kadın'ın da dizinin dibinde birkaç pahalı markanın paketini görünce aklıma bambaşka şeyler geldi.

Uzun yıllar önceydi. Henüz parmağımda halka, tepemde Maksim Suatoviç yok iken. Yine Moskova'daydım. Bir sevgilim vardı. Adı Larisa'ydı. Bir akşam eve geldim ve yatağa kapaklanmış hüngür hüngür ağlarken buldum. Bir felaket havası vardı ortada. Sarsıp güçbela kendine getirdim. Birkaç yudum su içtikten sonra, olup biteni anlatacak gücü buldu. Ama yine de kesik hıçkırıklarla. Pahalı ve şık bir ıtalyan çanta beğenmişti. Günlerce işe giderken mağazanın önünden geçmiş ve almayı kafasına koymuştu. Neredeyse maaşı kadardı çantanın fiyatı. Aybaşı gelip de maaşını aldığı gün ilk iş mağazaya dalmıştı. Ama çanta satılmıştı. Bundan büyük felaket

ne olabilirdi ki? Gözyaşlarının sebebi hikmeti o çantaydı.

Aslında bu olayı bana hatırlatan, birkaç gün önceki bir başka trajikomik tablo olmuştu. Sekreterim Tanya sürekli bir yerlere telefon ediyor, aldığı her kötü haberle tekrar çöküp yerine oturuyordu.

En son kapanan telefondan sonra gözlerinin dolduğunu gördüm ve sordum: "Hayrola?" "Olacak şey değil" dedi titreyen bir sesle, "En az beş güzellik salonuna manikür için telefon ettim, yılbaşından önce hiç boş saatleri kalmamış.

Ben şimdi ne yapacağım?"

Larisa ve Tanya'yı hatırlayınca, çaprazımda oturan ve burnunu silmekle meşgul olan kadına bir kez daha dikkatle baktım. Neden ağlıyordu acaba? Başına bir felaket mi gelmişti? Sevgilisi mi terk etmişti? Yoksa sabahın köründe sabırsız ilk müşteri olarak girdiği mağazada tezgâhtar, "Sözünü ettiğiniz kürk maalesef satıldı, elimizde başka yok" mu demişti? Moskova mevzubahis olunca, kadınların gözyaşlarının neden aktığını kâhinler bile bilemezdi. Kitabıma indirdim başımı. Pilatus, "Ne yazdımsa, yazdım" diye bağırıyordu.

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Hayatınız ve işiniz için 2023'e kıyasla genel 2024 beklentiniz nedir?



©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама